18. BÖLÜM - KRALLIK MI BABADAN OĞULA GEÇERDİ, YOKSA KRALİÇELİK Mİ ANNEDEN KIZA?

5.4K 635 179
                                    

Bu sefer ateşler yakmıyoruz :) hafiften serinleyelim mi?


“Yılları ezdik...
Hatıralardan süzdük!
Bardağı doldurduk şimdi içmek zamanı! -derken tüm güçleri ile bağırdılar.
Hayat bir şarkı
Biz eskidik dinlerken!
Ne hicaz, ne nihavent
Artık hüzzam makamı!”
(ZAKKUM- HÜZZAM)


Cem bütün şarkıyı dedesine sarılarak söylemişti. Onu gören Ecem koşarak diğer tarafına yerleşti, derken diğerleri de koşarak gelmişti ve Cem bütün torunları ve torunu gibi gördüğü herkesle ölümsüz bir kare oluşturmuştu. Bunu gören Burak hemen Cem’in fotoğraf makinesini alıp hem kameraya çekmişti, hemde fotoğraflarını çekmişti.

Hepsinin de gözlerinden yaş aktığının kimse farkında değildi.
Şarkı bittiğinde Cem torununa sarıldı, “O kızı sakın üzme.”
“Dedem... her şey için teşekkür ederim. Hayatımda olduğun için de.”
“Seni çok seviyorum Cem Soylu,” diyerek torununun omuzlarını sıktı. “Deden gibi bir hergele olmadın, ama deden gibi bir koca olup o kızla bir ömür mutlu olun.”

“Söz veriyorum,” dedi gözündeki yaşı silip, gülümseyerek. Sonra da yumruklarını çakıştırdılar.
Cem cebinden bir anahtar çıkarıp, uzattı. “Bu da düğün hediyem.”
“Dede o kadar şey alıp, taktın buna ne gerek vardı?”
“Hadi al şunu. Çok istediğini biliyorum.”

Cem kafasını kaşıdı, “Bu o motor mu?” emin olsa da çok ihtimal vermiyordu. Çünkü istediği motordan dünyada sayılı kadar vardı. Bulmuş olması mucizeydi.
“Hayalin.”
“Ama nasıl? İmkansız gibi...”
“Çok sevenimiz var diyelim,” deyip çaktırmadan Boran’a bakıp göz kırptı. O motoru Cem satın alsa da alabilmesini Boran sağlamıştı. Ama gizli kahraman olmaya bayılıyordu (!)

Ve düğünün sonuna gelmişlerdi...
Karahan Cem’e sarılırken cebine attığı şeyi Çağan görmüştü. “Ne atıyorsun oğlum onu, belki adam çocuk istiyordur?”
Cem elini cebine sokup, paketi çıkardı, “İğrençsin lan. Bu ne?”
“Oğlum sen Cem Ernez’in torunusun, korunmak önemli. Hiç mi ders almadın? Önce bir hayatını yaşa, sonra boklu bezlerle uğraşırsın.”

“Ben ona daha çok ‘bebeğimle ilgilenmek’ diyorum Karahan. Boklu bez senin annenin uğraştığına denir.”
Karahan yüzünü buruşturdu, “Çok gereksiz.”
Çağan da adama sarıldı, “Beş gün herkesi uzak tutarım, sonrasına karışmam,” dedi gülerek.

“Boran babayı tutun siz asıl. Evlerden uzak!”
Çağan kahkaha attı, “Ya samimi değiliz adamla, yoksa basitti.”
Karahan araya girdi, “O bende tamam. Ben her akşam dedemi alır, geceye kadar orada otururum.”

“Süpersiniz yemin ederim, herkese sizin gibi dost lazım.”
O sırada Aykut geldi yanlarına, “Cem araba hazır. Kapının önüne geldi.”
“Tamam, Buse nerde?” dedi etrafına bakınırken, sonra diğer kızlarla sohbet ettiğini görünce yanına gidip elini beline yerleştirdi ve kulağına doğru eğildi, “Buse! Bitti mi vedalaşman bebeğim? Hadi gidelim.”

“Ya biraz daha kalsak?”
“Uçağa yetişemeyeceğiz sevgilim.”
Karahan kaşlarını kaldırıp, Boran’ın duyacağı şekilde bağırdı, “Lan sizin uçak sabah yedide değil miydi? Neyine yetişemeyeceksiniz?”

Cem adamın ayağına tekme attı, “Sen bi kessene sesini. Sözümü de geri aldım, sizin gibi dost düşman başına!” Sonra Boran’a baktı. Ona çok sevimli (!) bir şekilde bakıyordu. “Öldürtecekler beni adama lan gider ayak!”
Kaan kahkaha attı, “Sorun uçağın kalkışında değil Karahan. Sorun inişte. O uzun sürebilir.”

Karahan ile Kaan çakıştılar, “Çok haklısın. Evdeki uçuşlar daha mühim.”
Cem yüzünü sıvazladı, Buse ise şaşkın şaşkın bakıyordu, “Ne diyor bunlar Cem ya? Bir şey anlamadım.”
Cem kızın kulaklarını kapattı, “Duyma hayatım, edepsiz bunlar.”
Buse adamın ellerini itti, “Ee biz evlendik! Rica ediyorum artık sende edepsiz ol! Aa! Yeter edep de bir yere kadar Cem, ben edepsiz koca istiyorum valla. Kusura bakma.”
“Edepsiz bir mevta olacağım az sonra, hadi gidelim evimize. Milletten önce karım öldürtecek beni.”

VEDA BUSESİ * MASAL SERİSİ IV - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin