8.BÖLÜM - PLANLARIN EFENDİLERİ

6.8K 684 142
                                    

Uzun, eğlenceli bir bölüm sizlerle :)

***
Çınar park ettiği arabasından kızının lokantasına bakmaya çalışıyordu. Cem ise şaşkındı, bu adam az değildi, “Baba? Burada ne işimiz var? Hani eve gidiyorduk, miden ağrımıştı?”
“Seni kandırdım. Yoksa sen damat yanlısısın. Hemen arar haber verirdin. Sen beni Cem Ernez’le karıştırdın her halde, ben yaş tahtaya basmam. Can da sizin gibiydi, hep bizim tarafımızı tutardı.”

Cem eli ile alnını kaşıdı, şimdi mesaj çekse görürdü. Ne yapacağını bilemiyordu. Sonra aklına gelen şeyle sırıttı ve çaktırmadan elini cebine koyarak kız kardeşini aradı, açıldığını görünce de hemen konuşmaya başladı. Bağıra bağıra... “Ne yani babacığım şimdi sen Ecem’in lokantasına geldin, içeri girip baskın mı yapacaksın kıza?”

“Ne bağırıyorsun kulağımın dibinde? Ayrıca baskın değil bu. Kontrol.”
“Kontrollü baskın,” dedi alay eden bir gülümseme ile. Telefonuna baktığında kapandığını gördü. İnşallah anlamıştır, diye düşündü.
“Işıklar yanıyor, bu saatte ne işi var ki kızımın burada?” gözlerini kıstı ve hemen indi arabadan. “Kesin o soykırım tipli adam burada kesin!”
Cem başını sağa sola salladı, inşallah durumu kurtarırlardı.

*

“Babam gelmiş!” dedi Ecem mutfakta dört dönerken.
“İyi olmuş. Boşver. Anlatır kurtuluruz.”
Ecem inanamıyormuş gibi baktı ona, “Sen babamı zerre tanımıyorsun-” dediği an Çağan kızın sözünü kesti.
“I-ıh! Yanlış tespit. Sen beni zerre tanımıyorsun. Kimseden korkmam ben.”

“Yok ben seni çok iyi tanıdım, korkusuz olduğunun da farkındayım, maşallah da ama şimdi olmaz, bu halde bu şekilde olmaz Çağan.”
“Peki, bir arka kapın var mı?”
“Yok,” dedi çaresizce.

Çağan ‘Ya,’ der gibi bakıp, “Ne yapacaksın? Her halde dolaba ya da masanın altına saklanacak değilim,” dedi kendi ile alay eder gibi.
“Tamam sen mutfaktan çıkma, ben bir şekilde göndereceğim onları. Anlaştık mı?”
“Peki tamam. Bu kadarını yapabilirim sanırım.”

Ecem hemen kendini mutfaktan dışarı attı ve kapıdan giren ikiliye gülümseyerek baktı, “Babacığım abiciğim bu ne güzel sürpriz.”
Çınar huysuzca oğluna söylendi, “Sevimli sevimli babacığım, dedi. Kesin bir halt karıştırıyor.”

“Bence bizi gördüğüne çok sevindi (!)” dedi kız kardeşine sarılarak. “Canım kardeşim nasılsın? Nerelerde-sin?” derken aslında Çağan’ı sorduğunu kız anlamıştı.

“Mutfakta tabi ki, nerede olacak-ım canım abiciğim,” dedi yapmacık bir sevgi gösterisi ve abartılı bir coşkuyla.
“Oh oh, ocaklar sönmez inşallah. Yani hep hayırlı işlerin olur.”
“Sağol abiciğim. Allah seni de başımdan eksik etmesin, yokluğunu, acını göstermesin. Hep sağolasın.”

Çınar dehşet ve arada yüzünü buruşturarak bakıyordu ikiliye, en son dayanamadan bağırdı, “Eh! Kesin! Neler oluyor burada?”
“Bir şey olduğu yok babacığım,” dedi Ecem gülümseyerek.
“Sen bu saatte ne arıyorsun tek başına?” sonra şüpheyle mutfağa baktı, “Yoksa misafirin mi var?”

Ecem önce tedirgin oldu, sonra Cem kahkaha atınca, Ecem de kahkaha attı. “İlahi baba ya!” dedi Cem babasının omzuna vurarak. Sonra kız kardeşine dönüp, alayla durumu anlattı, “Babam senin Çağan’la aranda bir şeyler olduğunu sanıyor. Hadi bunu geçtim, olabilir de, güya sen Çağan’ı restorana atmış, onunla baş başa buradaymışsın. Bak bak bak teoriye bak. Duy da inanma. Hatta görsem inanmam. O derece yani. Hayal gördüğümü sanırım.”

Ecem de kahkaha attı, “Ben ve Çağan mı? Ne alaka? Hiç alakamız yok bir kere. Çağan yani yakışıklı, başarılı, karizmatik, cool, tutku- yani tutku derken bisküvi olan tutku. Çok seviyor onu. Akışkan çikolatası da var, ondan. Bisküvi sever de o. Akışkan çikolatalı...“

VEDA BUSESİ * MASAL SERİSİ IV - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin