Ee hadi damadımızı biraz edepsizleştirelim de Çınar delirsin, :)
**-**
Bir aşka bir bakış yetermiş...
Bir bakışa gittim kalbimi kaptırdım...
Bir kadına bir masal yazmıştı babam,
Ben bu adama destanlar yazdırırım...
***Birlikte yemeklerini yerken kız aklındaki soruyu nasıl soracağını düşünüyordu. Çağan ise kızın kıvrandığını fark edip ağzını peçete ile silerek arkasına yaslandı, “Hadi sor,” dedi.
Ecem gülümsedi ona, “Çok mu belli oluyor?”
“Fazlasıyla.”“Neden dedeme ve babama o teklifi yaptın? Abim çok uçuk bir teklif olduğunu söylüyor, babam senin bana sulandığından şüpheli, dedem sana ‘damat’ diye iftira atıyor.”
Çağan kısık ve nadir görülen kahkahalarından birini attı, “Öyle mi? Demek abin iyi bir iş adamı, baban zeki, deden de iftiracı. Söylediklerinden bunu mu anlamalıyım?”“Yani o teklif gerçekten uçuk, bana sulanıyorsun ama evlenmeye niyetin yok! Bende anladıklarından bunu anladım!”
Adam başını sağa sola salladı, “Bak o teklif evet uçuk, farkındayım. Ama babamın hayaliydi dedenle çalışmak. Sen de farkındasın deden bu sektörde gerçekten bir numara.”“Efsane.”
Çağan’ın kaşı havalandı, “Peki öyle olsun, efsane. Bende o efsane ile çalışmak istedim. Hepsi bu.” -Bu kızın o küçük seksi burnunu daha fazla kaldırmaya niyetli değildi. Resmen peşinden koştuğunu ima ediyordu. Hayır, o İtalyan mutfağını sevmişti. Ondan gelmişti buraya kadar.Ecem’in dudakları büzüldü, “İyi, anladım. Cumartesi akşamı dedemin evine mi geleceksiniz?”
“Evet. Yarın öğlen de imzalar atılacak.” Hesabı ödemek için elini kaldırdığında Ecem gözleri ile geri çevirdi garsonu. Çağan kızın bu hareketi ile kaşlarını çattı, “Hayır, kesinlikle kabul etmem!”“Misafirimdin. Lütfen. Hem artık babalarımız da ortak. Bir yemeğin lafı olmaz.”
Çağan gülümsedi, “Olmaz. Bugün kendim geldim. Birgün sen davet edersin, o zaman ödemem,” deyip garsonu yeniden çağırdı.
“Ne inatçı adamsın! Hayır kabul etmiyorum,” diye çıkışarak ayağa kalktı.
“Bende bir daha asla gelmem.”
“Of! Sen gerçekten inatçısın.”“Sen daha bir şey görmedin, iyi akşamlar baş belası,” diyerek gülümseyince Ecem başını sağa sola salladı ve saçını savurarak mutfağa gitti.
“O havanı varya!” dedi sinirle. Hayır bu kızın her hareketi neden onun kalbini harekete geçiriyordu?Ecem ise mutfakta ellerini tezgaha koymuş önündeki brokoliye bakıyordu, “Hayır, hem baş belası diyor hem sevgili değiliz. Bu saçma bir şey değil mi?” brokoliyle oynamaya başladı, “Hayır o mesela sen davet edersin ne deme yani? Benden davet mi bekliyor beyefendi? Daha neler!” sonra ne yaptığını fark edip elini ateşe değmiş gibi brokolinin üzerinden çekip, üstünü düzeltirken etrafa bakındı. Neyseki kimse yoktu. “İyi saatte olsunlar, brokoli ile dertleşmeye başladım! Yemin ederim iyi değilim.” Bir an düşündü ve gözleri kısıldı. “Anneannemde bilgisayarla konuşurdu zamanında, kesin aşığım ben kesin! O yüzden öyle ‘yok çok bekler’miş, ‘davet etmem’miş gibi çok büyük konuşmaya gerek yok. Malum sonrasında bir güzel yeniyor o laflar.”
***
C: “İyi akşamlar nasılsın Buse?”
B: “İyiyim Cem, sen nasılsın?”
C: “Sesini duyamadım, iyi değilim. İki kere aradım seni.”
B: “:( babam hep yanımdaydı, açamadım.”
C: “Ya Buse, sen Mardin’den ne zaman döneceksin?”
B: “Var daha, neden? Buradan Karadeniz’e bir daha geçeceğiz.”
C: “Karadeniz olmaz! Tüm tehlikeli kişiler orada. Mardin’e gelsem, seni görmeye olur mu?”
B: “Olur, gel.”
C: “Gerçekten mi?”
B: “Evet.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA BUSESİ * MASAL SERİSİ IV - FİNAL
Romance"Ben mi asla evlenmem!" * "Evlenmeden! Asla elimi bile tutturmam!" * "Saçma. Aşk nedir Allah aşkına?" * "Aşk, ilk gördüğün an 'BAŞIMIN BELASI' dediğindir... *** Bazen ne çok büyük laflar konuşuruz... Sonra biri çıkar karşımıza ve bir güzel susturur...