ve upuzun bir aradan sonra upuzun bir bölüm sizlerle :)
*-*
“İmdat! Adam öldürüyorlar!”
Çınar adamı yakasından duvara bir daha itti, “Sus lan!” kızına baktı, “Şu çıtkırıldıma mı aşık oldun Allah aşkına?” diye bağırdı. “Daha bir yumruk bile atmadım.”
“Baba bırak Allah aşkına dur! Ne yapıyorsun?” dedi adamı kurtarmaya çalışarak.“Durmam! Öldüreceğim. Bunu aleme -yok damatlara ibret olsun diye öldüreceğim!”
Aykut’un gözleri kocaman oldu, “Ya ilk damat Çağan, git bana ibret olsun diye onu öldür! O benden önce aldı kızını.”Çınar gözlerini kıstı, “İkinizi de öldüreceğim lan. Damat falan istemiyorum oğlum ben. Aha denedik, gördük, yok kaldıramıyorum ben. Yaramadı bana! Benden kayınbaba olmuyormuş demek ki, hadi herkes yoluna! Ben kayınbaba olmak için doğmadım!”
Ece ayaklarını yere vurdu, “Ya baba evlenmeyelim mi biz?”
“Yok kızım, ben size el değmemiş, hadımlı damat alacağım. Tam benlik. Temiz, mis, ak pak, oh!”
Aykut yüzünü buruşturdu, “Hadımlı adamdan damat mı olur ya?” diye inledi. “Vermem ben Ece’yi kimseye.”
“Edepsizden oluyor da öbüründen niye olmuyormuş?”O sırada içeri Burak ile Karahan girdi ve ikisi aynı anda koştular. “Çınar amca, ne yapıyorsun?” dedi Karahan adamı ellerinden alarak.
“Çınar delirdin mi?”
“Delirdim, delirttiler çünkü. Birini alıyorum bir kızımın üstünden bir bakıyorum diğeri üstünde. Böcek gibiler! Sevmedim ben bunları.”Burak gülerken Karahan adama “İyi misin?” diye sordu.
“İyiyim de sen avukattın değil mi? Ben bu adamı kasten adam öldürmeye teşebbüsten içeri atılmasını istiyorum.”
Çınar kaşlarını çattı, “Lan öldürürüm seni velet! Asıl ben bundan şikayetçiyim. Kasten kızımı alma, öpme ve aklını çelme suçundan atsınlar içeri.” Sonra dibine kadar gelip, “Müebbet yersin inşallah!” dedi.Aykut geri çekilirken Burak genç adama baktı, “Benim oğlumun alanı cinayet değil, daha çok aldatılan kocalarla ilgileniyor o. Davacı adam, davalı benim oğlum.”
“Baba yeter ama tamam.”
Ece ofladı, “Ya tamam susun ya,” deyip babasına döndü, “Baba ben Aykut’u seviyorum. O da beni seviyor. Lütfen biraz rahat bırakır mısın artık bizi?”“Ha bu rahat olmamış haliniz? Maşallah, rahatınızdan Allah korusun beni o zaman! Bir de rahat olsanız Allah Allah!” dedi bağırarak.
Aykut oflayarak arkadaki duvara yaslanırken, Karahan ona “Hiç şansın yok,” diye mırıldandı.
“Diyorsun?”
“Yani.”
“Söke söke bak nasıl alıyorum ben kızı.”***
Buse’nin odasına giren Cem küçük valizi yana bırakıp, etrafında döndü. “Buse ne bu?”
“Ne, ne bu?”
“Burası çok pembe... Yani... Of sevgilim evimize gidelim ya. Ya da ev temizlenene kadar bir otele falan gidelim iki gün. Bu ne?”
Perdelerden halıya, yataktan dolaba kadar her şey pembeydi.
“Niye aşkım ne güzel işte. Aşkın rengi.”“Ama tutkunun değil!” diye sözünü kesti. Montunu çıkarıp kenara bıraktı. “Bari şu ayıcıklı yatak örtüsünü değiştir. Seninle sevişirken yastığın üstündeki ayıcıkla yüz yüze gelmek istemiyorum.”
Buse kıkırdadı, “Tamam. Çiçekli var. Onu serdirtirim.”
“İyi.” Oflayınca kız gelip onun boynuna doladı ellerini.
“Sakin ol ama...”“Sen iyi misin?” diyerek elleri ile yanaklarını tuttu.
“İyiyim,” dedi fısıltı ile. “Ne kadar iyi olduğumu göstermemi ister misin?”
Cem derin bir nefes aldı, “Çok isterim,” dediği an dudakları aynı anda birleşti. Cem onu arkadaki yatağın direğine yasladı ve bir ayağını kaldırıp, beline doladı. Bu pozisyonla Buse inlemişti. “Şişş... Sessiz ol prenses...” baskısını arttırınca, elini kızın ağzına koydu ve pantolonunun düğmesini açmıştı ki kapı tıklatıldı. “Siktir!” dedi birden kızdan uzaklaşarak. “Bir saniye!” düğmesini kaparken Buse de üstünü düzeltiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA BUSESİ * MASAL SERİSİ IV - FİNAL
Romance"Ben mi asla evlenmem!" * "Evlenmeden! Asla elimi bile tutturmam!" * "Saçma. Aşk nedir Allah aşkına?" * "Aşk, ilk gördüğün an 'BAŞIMIN BELASI' dediğindir... *** Bazen ne çok büyük laflar konuşuruz... Sonra biri çıkar karşımıza ve bir güzel susturur...