19.BÖLÜM - TOPLUCA ATEŞ EDİYORUZ ;)

5.3K 638 243
                                    

ve bomba gibi upuzun bir bölümle geri döndüm :)

***-***


Mutlu sonların hikayesine yakışıyoruz.
Ailecek edepsizlikte yarışıyoruz.
Biz buyuz, yerinde cesur, fazla ukalayız...
Ateş ettik mi topluca ediyoruz...


Cem annesini aramıştı ve annesi ona önce duşa sokmasını sonra eğer düşmezse hastaneye götürmesini söylemişti. Cem de denileni yapıp duşa sokmuştu onu. Havluyla çıkarıp, yatağa yatırdığı an ise kapının açılma sesini duymuştu. Annesine yedek anahtar vermesine sevinmişti sevinmesine ama evin hali için aynı şeyi diyemeyecekti. Gördüklerine emindi ki sevinmeyeceklerdi.
Ki öyle de olmuştu...

Eva, Yaz, Çınar ve Boran kapıda kalakalmışlardı. Her yer çamurdu, gelinlik salonda, hele damatlığın ceketinin bahçe kapısının önünde olduğunu gören Çınar elini alnına koyup, ovaladı ve içinden “Gerzek benim oğlum ya, bari delilleri yok etseydi,” dedi.
Yaz “Ne olmuş bu eve?” diye inledi resmen.

“Ay ne bileyim Yaz, dün çiçek gibiydi ev.” Eva da elini alnına koyup, ‘Ne yaptın acaba Cem?’ diye geçirdi içinden ve o an kocası ile göz göze geldi. Bakışlarından onun da aynı şeyi merak ettiğini anladı.
Boran gözlerini yumup açtı, “Çiçek olan yerde solucanda oluyor demek ki!” deyip, merdivene doğru yürüdü. “Kızım nerede benim?”

“Tamam sakin ol, sadece çok ateşlenmiş,” dedi Çınar onu sakinleştirmek adına. Bir taraftan da yukarı çıkıyorlardı.
Odaya girecekken Yaz kocasını durdurdu, “Kapıyı mı çalsak önce hayatım?” diyerek onu uyardı ve kapıyı tıklattı.
Cem endişe ile karısını giydiriyordu ki çalınan kapı ile derin bir nefes alıp verdi. İşte başlıyorlardı…
“Allah’ım sen koru ya Rabbim.” Sonra “Bir saniye,” diye seslendi. Kızın üstünü de giydirip, “Girin,” dedi.

Annesi endişe ile “Cem oğlum ne oldu? Buse ateşlenmiş-” demişti ki arkadan gelen diğer bir ses Eva gibi çok da şefkatli değildi.
“Daha on iki saat olmadı Cem Soylu! Kızımı sana teslim edeli on iki saat olmadan nasıl onu hastanelik ettiğini bana açıklayabilir misin?”

Cem üzgün bakışlarını annesi ile babasına çevirdi ve sessizce, “Ya anne yemin ben bir şey yapmadım,” diye fısıldadı. O sırada kendi tişörtünü giydi sinirle.
Boran sabırsızca elini saçlarından geçirip Cem’e bağırdı, “Cem Soylu! Cevap ver. Bak bir de kızımı yıkamış! Delireceğim ya!”

“Ya Boran amca, cevap veremem!” dedi inler gibi. Gözlerindeki tedirginlik elle tutulacak kadar somut, okunacak kadar netti. “Ayrıca kim yıkayacaktı? Benden başkası mı var evde? Kocasıyım ben!”
Sabır çekti adam ve karısına dönüp, “Yaz!” diye gürledi, “Bu adam ne demek istiyor? Ne demek veremem!”

Yaz ile Eva birbirlerine bakıp ‘Yandık’ der gibi başlarını sallarken Çınar adamı sakinleştirmeye çalışıyordu. “Boran düğün telaşı, stresi falan üst üste gelmiştir. Beslenmelerine de dikkat edememişlerdir. Ondandır-“
“Eğer hamileyse-”
“Hayır!” diye bağırdı Cem, “Yemin ederim yok öyle bir şey, biz bu geceye kadar bekle-” demişti ki adamın kararan bakışları ile sesi kısıldı, “-miştik. Yani şey oldu… Of ya!” ağlayacaktı neredeyse.

“Tamam şimdi bırakın onu bunu da, ateşi düşmediyse hastaneye götürelim.”
Cem ateş ölçeri kızın alnına koyup ölçtü. Hala kırktı, “Düşmemiş anne ya, baygın gibi delireceğim,” dedi.
“Hadi gidiyoruz,” dedi Çınar Cem’e talimat vererek.
Cem kızı kucaklarken Boran hala homurdanıyordu, “O veremeyeceğin cevabı istiyorum.”

Cem adama ters ters bakıp, “Cevabı verirdim ama kalbinize yazık!” diye çıkışıp merdivenlere yöneldi. “Zorla ateş et, öldür diyor ya!”
Eva merdivendeyken “Oğlum bu çamur ne Allah aşkına?” diye sordu.
“Anne sormayın bir şey Allah aşkınıza sormayın ya!” dedi ve babasının kapıyı açması ile dışarı atmışlardı kendilerini.

VEDA BUSESİ * MASAL SERİSİ IV - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin