17. BÖLÜM - VE BÜYÜK DÜĞÜN

5.5K 621 242
                                    

ooooo.... Bölüm gelmiş... :)

**-**
“Beni öpmek için benim mekanıma mı getirdin beni Aykut? Bravo,” dedi yapmacık bir beğeni edasıyla.
Aykut gülerek başını salladı ve önce gömleğini çıkarıp, beyaz tişörtü ile kaldı. “Hımm... Öpmek, yapacaklarımın yanında çok basit kaldı. Tabi ki sadece öpmek için getirmedim.”

Ece yandaki çömleği eline aldı, “Bak giy o çıkardığını valla bunu kafanda kırarım.”
“Ece bırak şunu,” diyerek elinden alıp, kızı kendine çekti ve “Gel benimle,” diye fısıldadı. Çömlek koltuğunda kızı önünde oturttu, kızın saçlarını tepede dağınık bir şekilde topladı, kazağını yavaşça çıkarıp onu beyaz atleti ile bıraktı.

“Birlikte çömlek mi yapacağız?” diye sordu Ece gülümseyerek.
“Evet. Evimize...” dedi kulağının yanına bir öpücük bırakarak. “Sonra başka bir yere gideceğiz.”
“Nereye?”
“Sürpriz.”

Ece yandan çömlek hamurunu alıp, ortaya yerleştirdi. Birlikte çömlek yaparken çok eğlenmişlerdi. Ece ilk defa bir erkeğin yanında bu kadar mutluydu, bu kadar özgürdü.
“Ya yamultuyorsun dur!”
“Ya bunun modeli böyle, simetrik.”

Ece başını geriye doğru çevirdi, “Yamuk bu!”
“Simetrik,” diyerek burnunu öptü. “Hadi dön önüne de yapalım şu çömleği. Daha çok işimiz var.”
“Tamam.”

***

Çınar elinde telefon bir şeyleri inceliyor, sürekli saate bakıp duruyordu. Eva elinde meyve tabağı ile içeri girdi, “Sanırım bu akşam baş başayız sevgilim.”
“Hiç sanmam sevgilim,” dedi Çınar ona bakmadan.
“Birileri mi gelecek?”
“Yok. Ben, tepemdeki cinlerim, kafamdaki tilkiler ve içimdeki kurtlarla biz bayağı kalabalığız şuan.”

Eva ofladı, “Ay Çınar çok abartmıyor musun?”
“Hah! Şuan bizde saat sekizse, orada on iki. Ama ben bunu ne yapmıyorum?”
“Ne yapmıyorsun? Anlamadım.”
“Tabiki bilmiyorum Eva!” diye bağırdı ve kızını görüntülü aradı. İkinci çalışta açılmıştı telefon. Bu iyiydi.

“Efendim babacığım?”
“Ne yapıyorsun kızım? Öyle sekizde arayım dedim, uyumadan kızımın sesini duyayım yüzünü göre-”
Çağan arkadan Ecem’e sarılmış, terasta oturmuşlardı ve birden başını uzatıp, “Aaa sevgili babacığım, yatmadan yakaladın bizi valla,” dedi. “Malum burada on ikiyi geçti de!”

“Aman ne hoş! Ben kızımı görmek için aradım, seni değil! Sen çekil aradan.”
“Arada olan kızınız. Ben arkadayım,” deyip göz kırptı. Sonra da bir tane üzüm alıp, ağzına attı.
Adam karısına döndü, “Cibilliyetsiz bu Eva!”
“Sende babama ‘aa babacığım ağzımız doluydu diye geç açtık kusura bakmayın’ demiştin. Böyle çıkar işte acısı.”

“Sus sen! Damat yanlısı Ecrin’in kızı!” sonra kızına döndü, “Kızım özledim ben seni ne zaman geleceksin?”
“Daha bugün geldik babacığım,” dedi dudaklarını büzerek.
Arkasında oturan Çağan yaptığı şeyi görünce eliyle dudaklarını kıstırdı, “Yapma şunu!” dedi yalandan bir azarlama ile.

“Çek o ellerini kızımın dudaklarından, dokunma!”
Çağan başını sağa sola salladı, “Ya ben size saygısızlık olmasın diye ellerimle sıktım yoksa elimi sürmüyorum. Ne kadar edepli bir damadım, maşallah bana!”

“Çağan!” dedi Çınar telefonu dibine kadar getirip, “Allah sana edepsiz damat değil, o damadın edebini bozacak kız versin!” deyip telefonu kapattı. Sonra da karısına bağırdı, “Eva!”

“Efendim kendi kaşınan kocacığım.”
“Elma soyma! Beni soy! Sakinleştir, yoksa delireceğim!”
Eva elindeki elmayı tabağa attı ve “Canım bu akşam hiç salatalık soymak istemiyor Çınar!” deyip odadan çıktı. “Adama bak, çemkir çemkir sonra gel sakinleştir! Çok beklersin.”

VEDA BUSESİ * MASAL SERİSİ IV - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin