21.BÖLÜM - MİNİK BİR KUŞ MESELESİ

4.8K 554 175
                                    


“Çağan ben çok korkuyorum. Ne yapacağız?”
Çağan başını direksiyona yasladı, “Hiçbir bok bilmiyorum. Ne yapacağımızı da bilmiyorum.” Etrafına bakındı. Nerede lan o her dizide çıkan kulübeler. Bir ona mı denk gelmemişti? Sonra arkasına baktı, “Aslında evden çok uzaklaşmadık. Yarım saatte yetişiriz. Yürür müsün?”

“Çağan delirdin mi? Kurdu var kuzusu var, ayısı var öküzü var Allah korusun!”
“Kuzu sıkıntı değil de diğerleri tehlike evet.” Arkadan montunu aldı ve kıza uzattı, “Şunu sar üstüne bari. Donma!”

***

Aykut Ece’yi yavaşça mindere uzandırdı ve öpücüklerini derinleştirdi. “Seni istiyorum. Gördüğüm ilk andan beri, o yüzüne baktığım ilk saniyeden beri istediğim tek kişi sensin...”
Ece onun ensesini okşayıp, kendine daha çok bastırdı, “Aykut korkuyorum.”

“Korkma...” diye fısıldarken üstündeki kazağın bağını çözdü. Omuzlarından sıyırırken yavaş ve yumuşak bir şekilde dudaklarını gezdiriyordu bedeninde.
Sonra kendi de kazağını çıkardı. Ece dudağını ısırdı, bir cesaretle adamın göğsünde gezdirdi ellerini ve o andan sonra çekinmeden devam etti dokunuşlarına. Her an nefesi kesilecekmiş gibi hissediyor, ama adamın tutku dolu bakışlarında yeniden hayat buluyordu.

Aykut sinsice sırıttı ve pantolonunu çıkarıp tam kızın bedenin üzerindeki yerini aldı.
Ece adamın sırıtması ile, “Sakın Aykut,” dedi.
Aykut başını sağa sola salladı, “Ama sen büyük konuştun güzelim.”
“Aykut tamam.”
“Olmaz... Bir şey soracağım.”
“Hayır.”
“Minik miymiş?” dedi en çarpıcı ses tonuyla ve kendini biraz daha bastırarak. Bu kız onu deli ediyordu.
“Aykut sus lütfen’”

“Susmak yok bebeğim. Sana bu sözleri ikimizde zirvedeyken hatırlatacağımı söylemiştim.”
Ece gözlerini kısıp “Adi, oyuna getirdin beni değil mi?” diye sorunca, Aykut kahkaha atıp, onun çenesini ısırdı.
“Evet bebeğim, hepsi o lafları sana yedirip, seninle yatmak içindi.” Bu sefer yüzünün her yerini öptü. Onu ömrü boyunca böyle öpebilir, bir saniye bile bıkmadan sevdiğini söyleyebilirdi.
“Valla beklerim senden öyle bir manyaklık.”

Aykut şaşkınlıkla kaşlarını havalandırdı, “Ha yani manyağım ben, sende bu manyağa aşık olan normal bir insansın? Asıl benim gibi bir edepsize aşık olarak en büyük manyaklığı sen yaptın!” elini en kuytularında hiç çekinmeden gezdirirken Ece nefes nefeseydi. Evet edepsizdi, hemde çok seksi bir edepsizdi.
Kızın iç çamaşırlarını çıkarıp, “Şimdi bakalım ne kadar manyağız,” dedi.

“Aykut...”
Aykut onun boynunu, dudaklarını öptü, “Şişş... Sadece kendini bana bırak.”
“Tamam...”
Aykut gülümseyerek “Seni seviyorum,” dedi ve kızı öpücüklere boğarak ona sahip oldu. İkisi de birbirlerinin adıyla inlerken, o saatten sonra ne olacağı çok da umurlarında değildi.

Aykut yandaki mindere kayıp, hafifçe uzandı ve iki odun attı şömineye. “Burada uyuyalım, diğer odalar sabaha anca ısınır çünkü.”
“Tamam,” dedi örtüyü üzerine çekerek.
Aykut da ona sokuldu ve ikisi de örtüyle sıkı sıkı örtünerek birbirlerine baktılar, “O zirvede yalnız değildin fark ettin sanırım.”
“Aykut ne kadar sürecek bu?” diyerek kıkırdadı.
Aykut elini kızın başının altından geçirip, kucağına çekti. “Bir ömür inşallah...”

***

Çağan başını arkaya yasladı ve “Ecem, bebeğim hadi bu böyle olmaz. Sabaha kadar burada böyle kalamayız. Kar yağışı arabayı gömer, arabadan da çıkamayız sonra,” dedi.
“Ne yapacağız?”

“Aykut’la Ece’nin yanına gideceğiz. Ne yapacağız başka?” Torpidoyu açıp, silahını çıkarınca Ecem’in gözleri kocaman oldu, “Merak etme ruhsatlı,” dedi gülerek. “Ayrıca kurt gerçekten çıkabilir.”
“Aman ne kadar rahatladım.”

VEDA BUSESİ * MASAL SERİSİ IV - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin