Bir kız çocuğu gördü rüyasında genç kadın saçları omuzlarından beline doğru lüle lüle. Bir kız çocuğu gördü rüyasında hep annesinin en güzeli babasının nazlı çiçeği. Sokaktaki insanların ona piç olarak değil de imrenerek baktığını gördü. Kaldırım kenarında babasıyla yürüdüğünü gördü. Bazen yağmur yağdı rüyasında babası onu ceketine sakladı , bazen güneş açtı babası başındaki kasketi çıkarıp başına koydu. Mutlu bir kız çocuğu gördü rüyasında hep o. Kimsesizliği tatmadı rüyasında acı çekmedi böylesine. Allah ona bir kız çocuğu yolladı sonraları. O rüyaları görmek yerine gerçek yapabileceği bir kız çocuğu. Kızıyla kendine bir dünya kurdu gördüğü tüm rüyaları gerçek kıldı genç kadın. Sadece tek bişey eksikti o da güven kokan baba.... Alparslan bu hikayenin babasıydı...onun kadar bile olamamıştı kendi babası.Alparslan Berrin için dünyayı ona zehir ederken kendi babası yokluğuyla sınamıştı annesini. O annesine çaktırmadan yamalıklı yastık yüzüne hıçkırıklarını bastırmıştı mesela ama Alparslan kızım demiş tutmuştu hem onun elini hem Berrin'in elini bir daha ağlamalarına da müsade etmemişti. En çok zararı kanından kan aldığı canından can aldığı adam vermişti ona."Alparslan..."
Dünyanın kinini öfkesini yumru misali tutan kocası ona öyle boş bakıyordu ki içi yandı.
"Arabaya bin."
"Konu..."
"Arabaya bin dedim sana !"
Sert sesi aralarındaki boşlukta şaklayıp kulaklarında çınlarken o itaat etmekten yana kullandı hakkını. Bedenini arabaya sürükleyip yolcu koltuğuna oturdu. Şoför kapısı da açılıp Alparslan binip arabayı büyük bir hızla hareket ettirdiğinde ona tek kelime etmiyordu.
"Alparslan ben..."
"Şu an araba kullanıyorum. Konuşacağız ama şimdi değil Diyar. Şimdi değil."
"Diyar mı ?"
Anın şokundan yaşanılanlardan sonra Alparslan'ın ona hitap şekline neden takılmıştı bilmiyordu ama yirmi altı yıllık ismi ona hakaret gibi gelmişti.
"Adın Diyar değil mi senin ?"
Sert sesi onun duyguların daha da alt üst ederken Diyar sessiz kaldı. Şu an belkide en sonra takılması gereken konuydu Alparslan'ın ona ismiyle seslenmesi. Alparslan hız ibresinin canına okurken Diyar koltuğuna sinmiş tırnaklarını koltuğun deri döşemesine batırmıştı. Korkuyla geçen yolculukları bir uçurumun kenarında biterken Alparslan uçuruma santimler kala durdurmuştu arabayı. Diyar'ın dudaklarından bir çığlık firar ederken koltuktaki ellerini çekip yüzüne siper etmişti. Arabanın aniden durmasıyla kemer onun öne doğru fırlayan bedenini tuttu. Bir süre öylece kalakalan bedenini uyandıran Alparslan'ın arabadan dışarı çıkması ve kapıyı yerinden sökmek ister gibi çarpması olmuştu. Titreyen elleriyle kemeri çözüp dışarı çıktı. Titreyen bacaklarına inat Alparslan'ın karşısına dikildi.
"Ne yaptığını sanıyorsun adam sen ! İkimizi de öldürmek mi istiyorsun !?"
Alparslan burnunun dibine kadar girmiş kadına sinirle baktı. Şu an bişeyleri kırıp dökmek hatta yakıp yıkmak istiyordu öyle hınç öyle sinir doluydu.
"Nasıl hoşuna gitmedi mi ? Sende o herifi salarak ailemizi bu uçurumun kenarına attın! Hoşuna gitmedi mi Diyar ? Benimde hoşuma gitmiyor anladın mı her saniye size bişey olacak diye yaşamak benimde hoşuma gitmiyor birazda sen yüzleş nasıl bir hismiş!"
"İki etti bu."
Alparslan onun ne dediğini anlamazken Diyar doldurduğu çeşmelerini silerek açıkladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimdeki Kan İzi ❄️ #wattys2020
AçãoBazı kadınlar vardır bu hayatta bir gece de yirmi yaş birden büyüyen kadınlar gücünü kadın olmasından iki ayağından mangal gibi yüreğinden alan kadınlar ve siz o kadınlara ne vaadederseniz edin onları karakteriniz dışında hiçbir şeyle etkileyemez v...