Düzenlendi ❄️Bölüm şarkımız: Aysel Yakupoğlu - Gün gelir
Yarim Gezdin Yola Bakarım Uzun Uzun Gözlerim Doldu Yine Aklıma Geldi Yüzün, Oy... Al Gözümden Yaşları Gün Gelir Kurutursun Yaz Bunu Bir Kenara Gidersen Unutursun Limanın Gemileri Demir Aldı Gidecek Benim Gözyaşlarımı Kim Gördü Kim Bilecek, Oy... Al Gözümden Yaşları Gün Gelir Kurutursun Yaz Bunu Bir Kenara Gidersen Unutursun
🌸🍀
Bir hafta koskoca bir haftadır o sedyenin üzerinde kolundaki serumla yatıyordu Alparslan Diyar'ın da tahmin ettiği gibi yarası enfeksiyon kapmış işini daha da zorlaştırmıştı. Bu zaman zarfında kapıdaki adamlarda eksilme olmazken Diyar varlıklarının farkında bile değildi. Eymen ile Nazmi gün içerisinde gelip giderken sürekli kalmıyorlardı. Diyar kaç kez eli jandarmayı aramak telefona gitse de kendine mani olmuş bu adamlardan kurtulmak için bu sedyedeki yatan adamı iyi etmekten başka çaresi olmadığını anlamıştı. Kızını deli gibi özlemişti mesela ona doya doya sarılmayı kokusunu oyunlar oynamayı onunla ama gidememişti yanlarına güvenlik için gidememişti kendi bile nasıl bir pisliğe bulaştığını bilmezken ailesini de peşinde sürükleyemezdi. Bu süre zarfında en zor olanda Berrin hanımı idare etmekti ille de gel diyordu Diyar telefonda kekle oyunla oyuncakla kandırmaya çalışsa da artık Berrin yemiyordu 'sadece sen gel annem ben bişey istemem' diyordu ağlayarak.
Diyar kızına duyduğu özlemle dolan gözlerini silip elindeki pansuman malzemeleriyle içeri girdi odadan. Alparslan'ın uyandığından ve gözleri kapalı yatmaya devam ettiğinden bir haber işini yapmaya koyuldu . Önce eldivenlerini giyip adamın kazağını sıyırdı yarasındaki bantı kaldırıp kirli gazlı bezleri çöpe attı. Antiseptik ile yarayı temizleyip dikişleri kontrol etti ve temiz gazlı bezle yarayı kapattı.
Sedye de yatan adamın uyanıklığından bir haber fısıldadı acı dolu sesiyle"Nolur artık uyan "
Uyan ve git...
***
Berrin elindeki boya kalemini sehpanın üzerine koyup önünde tekerlekli sandalyede oturan anneannesine baktı. Günlerdir annesi yanında değildi. Onu öyle çok özlemişti ki minik kalbi çocuk aklı bu özlem duygusuyla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. Kısa yaşamı boyunca hep annesiyle beraber geçirmişti günlerini minik kız. Şimdi aniden gelişen bu ayrılığa çocuk aklı ermiyordu. Minik tombul elleri üzerine somurtan yüzünü koydu. Parmak uçları boyalarla renklenmişti.
"Anneanne sende annemi özledin mi?"
Nuray hanım torunundan bir haber pencereden dışarıyı izliyordu. Her zaman yaptığı gibi...yaşlı kadının hastalığı onu adeta bir cam güzeline dönüştürmüştü. Oturduğu sandalyeden dışarıyı izliyor çevresini olan biteni görmüyordu fakat Berrin sanki anneannesi onu dinliyormuş gibi anlatmaya devam etti korkusunu.
"Biliyor musun annemde babam gibi bizi bırakıp gidicek bence... oda sıkıldı benden"
Son günlerde bir de aklına bu ihtimal geliyordu. Çocuk olması korkuları olmadığı anlamına gelmiyordu ki ! Pastel boyayla boyanmış ellerini yüzüne koydu gök mavisi gözleri hemen dolmuştu. Annesi kılıklı sulu gözün tekiydi minik kız.
"Ama ben onun gitmesine izin vermicem Fadik teyzem annen çalişii diyo ama beni kandıramazlar."
Kalkıp anneannesinin yanağını öptü.
"Sen üzülme tamam mı pamuk anneannem"
Berrin aklına gelen fikirle yerinden zıplayıp hızla mutfağa koştu. Fadik ona arkası dönük yemek yapıyordu. Annesine kavuşmasının yolu bu kadından geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimdeki Kan İzi ❄️ #wattys2020
AcciónBazı kadınlar vardır bu hayatta bir gece de yirmi yaş birden büyüyen kadınlar gücünü kadın olmasından iki ayağından mangal gibi yüreğinden alan kadınlar ve siz o kadınlara ne vaadederseniz edin onları karakteriniz dışında hiçbir şeyle etkileyemez v...