50. Bölüm: Kartanem

9.4K 827 98
                                    

Her gün ayrı bir sevince gebeydi onun hayatında dün yaşadıklarına inat bugünü huzur doluydu. Kahkahalar eşliğinde edilen bir kahvaltıdan sonra kendi elleriyle hazırlamıştı Hikmet beyin kahvesiyle kocasının kahvesini. Bir kahve yapmak ona neden bu kadar ait hissettirmişti bilmiyordu ama o kahvenin köpüğü kabardıkça onunda içinde duyguları kabarmıştı, sessizce bir damla mutluluk gözyaşının akmasına izin vermişti yanağından.
Oturduğu koltuktan karşısında oturan kocasını izliyordu  dalgın dalgın bugün neyi varsa bu aksi adama borçluydu.

"Ağabey  Kulaksızın kızı gelecek ağırlayalım mı ağırlayacak mısın ?"

Hakan'ın sorusuyla gözleri kocasından mecburen kopup ona dönmüştü. Kimdi ki bu Kulaksızın kızı?  Niye onlar karşılıyordu.

Alparslan fincanı masaya bırakırken Diyar'a manidar bir bakış atıp gülümsedi.

"Siz halledin Hakan benim işlerim var."

Diyar'ın teni kızarırken yüzünü ellerine indirdi. 

"O kızda hoş olmayan şeyler var ağabey burnuma hiç hoş kokular gelmiyor ama neyse..."

Hikmet bey uyarır tonda oğullarına ve torununa baktı.

"Benim varım yoğum sizsiniz evlatlarım. Bana bir daha o acıyı yaşatmayın. Gerekirse herşeyi olduğu gibi bırakın ama bana bu yükü bir daha yüklemeyin."

Hikmet beyin dile getirdiği ihtimal herkesin  kanını dondururken Diyar böyle bir ihtimalin varlığı var mı dercesine medet umarcasına baktı Alparslan'a.

"Bize ömre kaftan kesilmez diyen sendin baba. Şimdi bu kadar yaklaşmışken vazgeçmem biliyorsun. Bu mevzu bittiğinde hepimiz rahat bir nefes alacağız."

"Senin aklında bişey var değil mi ?"

Hikmet beyin merakını gidermek istese de ortamın müsait olmayışı dilini bağlıyordu. Gözleriyle Hakan'ı işaret edip.

"Var bir bildiğim baba sen endişe etme." dedi ve oturduğu koltuktan kalktı.

"Hadi Eymen, Hakan gidelim Doğu'yla Murat bekliyor."

Onlar ayağa kalktığında Merve de Diyar'ı kolundan tuttu kaldırdı.

"Oturdun lök taşı gibi kalk hadi bizde gidelim hazırlan."

Genç kadın başını sallayıp oturduğu yerden kalktı ve hazırlanmak için kendi evine geçti. Aklındaki tek düşünce her şey bitti kurtulduk derken yeniden bişeyin var olmasıydı ki o zaman katlanamazdı. Yıllardır savaşta olan  bir şövalyeden farksızdı ve o artık huzur istiyordu.

***

Girdikleri onuncu giyim mağazasında artık daha fazla dayanma gücü kalmayan Diyar isyan edercesine ellerindeki çatal bıçak takımının bulunduğu torbayı salladı ve ayaklarını yere çocuk gibi vurdu.

"Tüküreceğim senin geceliğine ha ! Ne ilginç fantezileriniz var ! Yeter yoruldum."

"Tamam tamam buraya da bakalım. Hem sende kendine bişeyler bak beğendiğin bişey olursa alalım."

Diyar vitrinde duran binbir çeşit geceliğe iç çamaşırı takımların baktı ve başını olumsuz yönde iki yana salladı.

"Yok ben almayım."

Diyar bunu söylediğinde Merve askıdaki ürünleri karıştırıyordu. Diyar'ın sayamadığı itirazlarına yenisi eklenirken sinirle ona döndü.

"Sabah beri sana belli etmeyim diye uğraşıyorum yahu sen beni niye yoruyorsun? Ağabeyim akşama sana sürpriz yapacakmış valla detayları bilmiyorum yengeciğim sorma ama çaktırmadan hazırlanmasına yardımcı ol dedi."

Yüreğimdeki Kan İzi ❄️ #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin