Bölüm şarkımız : Şevval Sam - Hey gidi Karadeniz.***
Sözler verirdik çevremizdeki insanlara yapmayacağım , bir daha olmayacak diye hatta kendi kendimize yeminler bile ederdik bu son diye... Hangisinde kim başarılı olurdu... Kimse!
Beyin ve kalp ikilisinin girdiği bir savaşta akıl hep kaybetmeye mahkumdu. Yürekteki sevda hep bu savaşta galip geliyordu. Tıpkı şu anda Tarık'a olduğu gibi. Günlerdir gözüne ne tek damla uyku girmişti ne de ağzına tek lokma yemek. Kaybetmek nasıl da kolaydı kazanmanın aksine. Çabaya gerek yoktu uğrunda ter dökülmezdiki mağlubiyetin. Uzaktan seyretmeye hep razıydı Tarık Diyar'ı kıyıdan köşeden izlemeye aralarında başkası olmadan. Bazen yel getirirdi kokusunu, bazen gülümserdi ona ama başkası varken nasıl dayanacaktı? Diyar'ı Alparslan'a kendi elleriyle nasıl teslim ederdi ? Hilmi'nin uyarıları tehditleri hiç bir işe yaramamıştı geldiğini duyar duymaz gene soluğu yüreğinin getirdiği yerde Diyar'ın yanında almıştı. Çakıl taşlarıyla dolu avluda Diyar'ın çıkmasını beklerken bir o yana bir bu yana sağa sola sallanıyordu. Çevresindeki korumalar temkinli bakışlarla onu izliyordu. Hafif aralıklı kapı açıldığında beklediğinin aksine dışarı çıkan Diyar değil Alparslan'dı."Diyar'la görüşmek istediğimi söylemiştim."
Alparslan büyük adımlarla Tarık 'ın yanına gelip ellerini pantolonun kemer köprülerine yerleştirdi.
"Yok Diyar ne söyleyeceksen bana söyle."
"Alparslan bey bakın cidden kavga etmeye gelmedim buraya. Diyar'ı görmem lazım çağırır mısınız ?"
Alparslan avını izleyen aslan gibi sinsice Tarık'a bakarken Diyar etekleri uçuşan elbisesiyle kapıdan çıkmıştı. Çıplak ayaklarında ince bantlı bir terlik vardı. Saçları eteklerine uyup dalga dalga dağılırken iki adamda ona hayranlıkla bakmıştı.
"Sana içerde kalmanı söyledim !"
Alparslan gördüğü kadından etkilense de her zaman yaptığı gibi öfkesinin arkasına sığınmayı tercih etmişti. Böylesi daha kolaydı onun için. Dolambaçlı yolları yoktu , çetrefilli oyunları yoktu öfkesi onun en güzel zırhıydı. Kükreyip çevresindeki herkesi dağıtmaya alışıktı da Diyar her şey gibi bu huyunu da değiştirmeye yeminliydi sanki. Dediğinin zıddını yapıp burnunun dikine gitmekte üstüne yoktu.
"Tarık bey."
Diyar aralarında çıkacak savaşı biliyordu. Buraya gelene kadar tek tesellisi Tarık'ın sakin yapıya sahip olmasıydı. Köprüde çakışan iki keçi gibiydiler Tarık ve Alparslan ya da bölgelerini işaretleyen iki yırtıcı. Diyar Alparslan'ın derdinin Berrin olduğunu bilse de Tarık'ın bu sabah burda oluşunu kavrayamadı.
"Diyar kime konuşuyorum ben !?"
Tarık Alparslan'ı umursamadan Diyar'ın yanında soluğu aldığında genç kızı kendisine çekip sarılmamak için zor duruyordu.
"Telefonların kapalı. Dünden beri hastaneyi Amerika'dan arıyorlar Canan hanım diye birisi acilen ona ulaşman gerektiğini söyledi."
Diyar'ın içine endişe kurtları bir bir düşmüştü. Annesine bişey mi olmuştu ? Canan Hoca neden yana yakıla ona ulaşmak istiyordu ki ?
"Sana bişey söylemedi mi Tarık ?"
"Annenle alakalı sanırım ama birinci derece yakından başkasına bilgi veremiyorlarmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimdeki Kan İzi ❄️ #wattys2020
AçãoBazı kadınlar vardır bu hayatta bir gece de yirmi yaş birden büyüyen kadınlar gücünü kadın olmasından iki ayağından mangal gibi yüreğinden alan kadınlar ve siz o kadınlara ne vaadederseniz edin onları karakteriniz dışında hiçbir şeyle etkileyemez v...