| atay |
"Atay, dur!"
Lavaboya doğru giderken Bihter koşarak sınıftan çıkmış ve önüme geçip geri geri yürümeye başlamıştı.
"İyi misin?"
"İyiyim."
"Emin misin? Bence kötüsün."
"Neden kötü olayım?"
"Şeyden işte," diye mırıldanmıştı kaşları havalanırken. Neyi kastettiğini net bir şekilde anlamıştım ama Bihter'in neden üzüleceğimi düşündüğüne anlam verememiştim.
"Neyden Bihter?"
"Biliyorsun işte, söyletme bana..."
"Bir şey bilmiyorum. İyiyim, sorun yok."
"Kimi yiyorsun amk?"
"Bihterciğim, iyiyim. İşeyeceğim sadece."
İkna olmamıştı ve peşimden gelmeye devam etmişti. Bir an önce erkekler tuvaletine girip kurtulmak istiyordum çünkü şu an kaldıracak bir ruh halim yoktu. Daha çok saatlerce yatakta yatmak ve boş tavanı izlemek istiyordum.
"İnanmıyorum iyi olduğuna."
Son üç adım... ve içerdeyim.
Şükürler olsun deyip lavaboya girerken durup Bihter'e bakmamıştım bile ama o da peşimden içeri girmiş, konuşmaya devam ediyordu.
"Üzülme tamam mı ayırırız onları ben bir plan kurarım."
"Ya ne diyorsun, çık dışarı," diye isyan ederek onu dışarı itmiştim. Biz kızlar tuvaletine girsek olay çıkar.
"Kanka halledeceğiz hiç üzülme."
"İşemek istiyorum yürü git şuradan."
"Tamam kapını tutayım mı?"
"Kapı yok Bihter, ayakta işiyoruz biz."
"Ben de klozetin üstüne çıkıp işiyorum, aynı sayılır."
"Gider misin artık?"
"Tamam sınıftayım, ağlama sakın."
Kapıyı suratına kapatıp iç çekerken ne kadar pis olduklarını bilsem de elimi lavabonun kenarlarına koydum. Üzerimde hem bedenen hem de zihnen bir yorgunluk vardı. Sınıfa gitmek yerine boş bir sınıfta uyumak istiyordum. Hatta ders başlamadan eve gitmek...
Bok gibi hissetmemin sebebi az çok belliydi: Gerizekalı Kaan ve yavşak Oğuzhan'ın saçma ilişkisi. Bir günde ne değişmişti amına koyayım diye düşünmekten duramıyordum. Görmeye ne kadar katlanabileceğim hakkında da pek bir fikrim yoktu.
Siktir etmeliyim, umursamamalıyım. Bir şey olmamış gibi davranmalıyım. Hiçbir şey belli etmemeliyim. Her zaman yaptığım şeylere devam etmeliyim sadece, Kaan salağından hoşlanmak dışında.