| atay |
"Hocam Yekta uç yiyor."
"Salak salak konuşma be!"
Hamdullah, Yekta'yı ispiyonladığında Yekta yediği 0.5 ucu cebine koymuştu. İğrenç herifler.
"Sen de kırmızı kalem emiyorsun amk? Dudağının altı hep kırmızı boya."
"Salak salak konuşma be."
"Benimle uğraşma abisi."
"Dersi bölmeyin bir daha!"
"Tamam canım hocam özür dileriz."
Hamdullah hocaya yalakalık yaptıktan sonra gülümseyerek tahtaya bakmaya devam etmişti. Hoca arkasını dönünce yine Yekta'yla uğraşmaya başlamıştı.
Sıranın altından poposuna tekme attığımda yerinde sıçrayıp bana döndü. "Ne vuruyorsun?"
"Dersi dinleyemiyorum sessiz ol."
"Senin okula böyle gelmene bir şey demiyorlar mı?"
Saçlarımı kastettiğinde bir şey demeden ona bakmaya devam ettim. O da tip tip bakmaya devam ettiğinde "Dersi dinleyemiyorum," dedim.
"Önde otur o zaman."
Bu sefer cevap vermeyip bakışlarımı tahtaya çevirdim. O da söylenerek önüne dönmüştü.
"En arkaya oturmuş bir de dersi dinleyemiyorum diyor... Allah'ım yarabbim..."
Sıranın altından tekrar vurduğumda susmuştu. Amk yavşağı.
"Atay, kafanı azcık geri çek Bihter'i kesemiyorum."
Behlül'e dönüp tip tip baktığımda öfleyip kafasını sıraya koymuştu. "Ne biçim arkadaşsın ya."
"Beğenmiyorsan siktir git."
"Bura benim sıram. Gelip oturan sensin."
Haklı olduğu için duymazlıktan gelip tahtaya bakmaya devam ettim. Bir süre sonra bakışlarımı önümde oturan salağa çevirmiştim. Sıranın altından Yekta'yla birlikte Subway Surfers oynayıp kapışıyorlardı. Mal herifler. Mal ama tatlı herifler. Mal herifler. Mal Hamdullah. Yavşak Hamdullah.
"Hocam, excuse me. Hocam?"
Ege, elini kaldırarak hocaya seslendiğinde herkes kafasını ona çevirmişti. Yine komik olmayan esprisini yapacak ve komik olduğunu düşünüp gülecek. Daha sonra hoca onu dersten atacak. Her çarşamba ingilizce dersinde olduğu gibi...
"Noldu Ege?"
"Can i ask a question?"
"Sure."
"Where is the Sultanahmet? I'm from China but no corona relax."
Ve mal mal gülmeye başlar. Çinlisin diye neden her ders turist şakası yaparsın amk?