| tarık yekta |
"BEN GELDİM. BENİ BEKLEMESEYDİNİZ BAŞLASAYDINIZ KEŞKE YEMEĞE."
"Başladık zaten."
"Tamam o zaman."
Behlül, soluklanarak boş sandalyelerden birine oturduğunda gülerek "Şefi çağırmamı ister misiniz," demişti. Ama gerizekalı buraya koşarak gelip daha soluklanamadan konuşmaya kalktığı için konuşurken oksijensizlikten boğulup tıkanmıştı.
"Tamam iyiyim, panik yapmaya gerek yok."
"Yapmadık zaten."
"Tamam o zaman."
Behlül, ceketini çıkardıktan sonra sessizce beni dürtüp telefon kabını göstermişti. Cidden bastırmış salak ya.
"Sıkıntılı bir çocuksun Behlül."
"Baksana çok güzel oldu."
"Büyük sıkıntıların var."
"Odama asacağım da çok güzel olacak."
"Çok büyük sıkıntılar."
"Sus ağzına çatal sokacağım."
"Çatal ağıza sokulur zaten."
"Sus götüne çatal sokacağım."
"Kulağa ilginç geliyor."
"Ooo gençler hoşgeldiniz." Emret amca ellerini yana açarak masaya doğru yaklaşırken Behlül ayağa kalkıp "Merhaba babacığım," demiş ve yeniden oturmuştu.
"Selam Behlül, az ye."
"Ben de seni seviyorum babacığım."
Bu çocuk niye her konuştuğunda ayağa kalkıyor?
"Siparişlerinizi verin, ben mutfaktayım. Hepinize afiyet olsun."
"Sağ ol Emret Amca."
"Teşekkürler Emre Amca."
"Emre Abi diyeceksiniz adam daha kaç yaşında ne amcası ayol. Değil mi Emre Abi?"
"Ege seni hep bi' ayrı sevmiştim zaten."
"Teşekkürler Emre Abiciğim. Ben de seni eniştemden daha çok seviyorum."
"Seni babama söyleyeceğim Ege. Şerefsiz Ege. Seni besmelesinler boşu boşuna hain Ege."
"Hamdullah künefe yer misin?"
"Olur Emre Amcacığım. Emre Amcacığım size baba diyebilir miyim?"
"HAYIR DİYEMEZSİN. O BENİM BABAM."
Geldiğimizden beri Emre Amca'nın bizi dükkandan kovmasını bekliyorum...
"Hamdullah ve Behlül önünüze dönün." Emre Amca gittikten sonra Oğuzhan'ın uyarısıyla Hamo ve Behlül birbirlerine son ölümcül bakışlarını atıp önlerine dönmüştü. Atay kankamın deyişiyle "Hamo yavşağı" mal mal sırıtarak Oğuzhan'a sırnaşıp "Sen dedin diye döndüm," demiş ve ardından "Sevgili olalım mı," diye sormuştu.