| hamdullah kaan |
"Sen niye böyle bir çocuk oldun ya? Ben senin yaşında dağa ava giderdim."
"Baba hangi mal sana tüfek verdi?"
"Hamdullah benim paramı yiyorsun biliyorsun değil mi? Seni evden bir atarım, sokaklarda yaşamak zorunda kalırsın."
"Babam da öyle diyordu."
"Sina hiçbir şey diyemez! Bu evde benim sözüm geçer, o kadar!"
"Noluyor burada?" Sina, içeri girdiğinde Enes hemen kalkıp yanıma gelmiş yanaklarımı sıkarak bana sarılmıştı.
"Hiçbir şey hayatım, çocuğumuza hayat bilgisi öğretiyorum biraz. Baba oğul konuşuyoruz işte."
Sina'ya bakarak yalan söylüyor anlamında kafamı sağa sola salladığımda Enes hızla kafama vurmuştu. "Ya baba," diyerek Sina'nın yanına giderken Enes mırıldanarak sövmeye başlamıştı.
"Enes, yemin ederim döverim seni. Şu çocuğa bir daha vurma."
"Buna dayak şart. Babam bana vurmadı da ne oldu? Mal oldum ama ben bunu adam edeceğim."
"Hani sen ava gidiyordun?"
Sina gülerek "Hangi mal bunun eline silah verir," dediğinde ben de gülmüştüm. "Bu salak köpekbalığına bile sopa atmıştı."
"ZAAAAAA MAAAL."
"Hamdullah babanla düzgün konuşur musun oğlum?"
"Terbiyesiz işte ya. Gel lan buraya."
Enes üstüme doğru gelmeye başladığında Sina'nın arkasına geçip korunmaya çalıştım. Enes beni yakalamaya çalışırken koşuşturup duruyorduk.
Sina'yı onun üzerine doğru ittiğimde Enes Sina'yı tutmuştu. İkisi bakışıp öpüşmeye başladığında "IYYYYYY," diye bağırıp gözlerimi kapatarak koşmaya başladım. "İĞRENÇ."
Bahçeye çıkıp daha demin gördüklerimi unutmaya çalışırken yan bahçeden gelen seslerle kafamı kaldırıp oraya baktım. Bizim kızlar havuz başında partiliyordu, vay vay vay.
HALISAHA
H.Kaan: beyleeer şölen var gelin amk
Behlül: benim gördüğümü sen de mi görüyorsun hamdullahcığım
H.Kaan: madem benden önce gördün niye yazmıyorsun amk çocuğu
Behlül: herkes kendine müslüman u know
Mert: no i dont know
Behlül: ok
Atay: bihteri kesiyordur amk sapigi
Behlül: konuşma lan pembik biz birbirimiz için yaratıldık
Oğuzhan: NE OLUYOR NE ŞÖLENİ