| Ege |
"Hamdullah embesil misin nesin oğlum ya?"
"Oğlum gelmen gerek diyorum. Bir şey oldu."
"Ne olduğunu söyle gelirim."
"Söyleyemem çok acil gel."
"Lan tam çekecektim amına koyayım, valla rahat yok ya."
Kolumdan tutup yataktan kaldırdığında söve söve peşinden ilerledim. Abim sabahtan beri "Temizlik yapıyorum sakın odadan çıkma," diyerek içeride tutmuştu. Bu da "Çok acil dışarı gel," diye ısrar ediyordu. Baba oğul deli bunlar ya.
"Lan söylesene noldu?"
"Kardeşim sabretsene."
Bahçeye açılan kapıya yaklaşırken kolumu kavradı. Perdeyi çektiğinde bahçedeki kalabalığı görmemle kaşlarım çatıldı. Etraf süslenmişti.
"Noluyor lan," dedim çıkarken. Herkes bana bakıp "Ooo," diye güldüğünde ben de güldüm ama ne olduğunu anlamadan bakıyordum etrafa.
"Neyi kutluyoruz?"
Atay, Yekta, Mert ve Bihter olmak üzere dörtlü grup kalabalığın arasından öne çıkarken Behlül elinde sünnet kıyafetiyle belirdiğinde "Ananızı sikeyim," diyerek içeri kaçmaya çalıştım. Abim ve Enes Amca "Gel buraya," diye bağırırken Hamo sıkıca tutuyordu. Tam arkamı dönmüştüm ki Battal'ı görmemle bu işin kaçınılmaz olduğunu anladım. Ninjalığın sökmediği tek insan (şüpheli) kendisi.
Sıkıca beni tutup yere yatırdıktan sonra sünnet kıyafetlerini zorla giydirmişler bir de utanmadan elime o süslü sopayı vermişlerdi. Herkes bana bakıp gülerken Hamo, abim ve enişteme dönüp ölümcül bakışlar attım.
"Bu yaşa kadar atlattın, artık zamanı geldi."
Hamo bilmiş bilmiş konuştuğunda Mert gülerek ağzını kapattı.
"Lan sen ne gülüyon?"
"Sünnet olmamışsın amk."
"Kestirmeyeceğim ya!"
Bihter kahkaha atarak kafama şapka takarken "Sırrını da öğrenmiş olduk Ege Bey," dedi. "Bu kadar büyütülecek bir şey miydi? Sen de yani o kadar meraklandırdın bizi. Azıcık ucundan keseceğiz sadece."
"Ya abi! Alın şunları şurdan."
Ben debelendikçe Battal daha sıkı tutuyordu.
"Battal, aşkım birtanem nolur bırak ya. Valla ne istersen yaparım ya."
"Enes Amca kızar, yapamam."
"Ya beni bırakır mısınız! Çin'e gideceğim ben ya! Bıktım bu Türklerden! İmdat adam kesecekler!"
"Sağlık için oğlum."
"Ben gayet sağlıklıyım oğlum. Bak bırakın beni bir göstereyim."
Atay pişmiş kelle gibi sırıtırken "Ne gülüyon lan," dememle dil çıkardı. Eliyle makas işareti yapıyordu. Hamo gülerek onun yanına giderken "Allah belanızı versin lan," dedim. "Bitireceğim oğlum sizi."