-20-

548 53 61
                                    

Sabahın erken saatlerinde yeni bir günle birlikte, yeni bir hayat da başlamıştı artık. Mahallenin eski abisi geri dönmüş, kendisiyle birlikte iki ayrı sırrını da beraberinde getirmişti.
Yalnızca sırlarıyla gelseydi yine iyiydi. İstenmeyen adamları da tıpkı, onun gibi mahalleyi adımlıyorlardı şimdi.

"Yeminle kalkıp iki tane çakıcam mk ha." diye söylenerek çattığı kaşlarının altındaki öfkeli gözlerini karşılarına kurulmuş gençlerden bile isteye çekmiyordu Mert.
Gerçi o kadar genç sayılmazlardı. Ne de olsa kendilerinden büyüklerdi ki, Çeri'ye bile yaş atlatanları vardı.

Ne eksilmiş, ne de artmışlardı.
Ne buralı olmuş, ne yabancı kalmışlardı.
İşte, kanlı canlı, tüm kurnazlıklarıyla buradalardı.

"Sen mi ben mi mk?" diye onay veren İbo'nun ardından Tekin oturduğu yerden komut veriyordu.

"Olaya gerek yok neferler, sessizce oturun."

"Olay da o ya mk. Sessizce oturmak kanıma dokunuyor." diye söylendi Mert. Zevzeklikleriyle herkesin neşe kaynağı olan bu genç adam, şimdi tüm ciddiyetiyle öfkesini kusacakmış gibiydi.

O sırada dükkandan içeri giren genç kızla gözler ona yönelmiş, rakiplerin birbirine kenetlenmiş öfkeli bakışlarının dikkatleri dağılmıştı.
Kucağındaki tepsiyle durup bir köşeye dizilmiş genç adamları şöyle bir süzdü Çağla. Hemen hemen hepsinin yüzleri tanıdıktı ki, neden tanımasındı?

Onlar akıncılardı.
Onlar, tanınırlardı.

İçlerinden birinin attığı bakışlarla tek kaşını kaldırıp saçlarını savurarak diğerlerinin yanına adımladı.

Neferlerin.

Kendiside bir nefer sayılır mıydı bilmiyordu ama, her ne kadar kavga etseler, birbirlerine bağırıp çağırsalar da, onlardan yana olduğunu belli etmiş olmalıydı.
Tepsiyi mahallenin has ve gerçek gençlerinin arkasındaki tezgaha bırakarak onlardan yana baktı. Hepsi transa geçmiş gibi gözlerini karşılarındaki adamlara dikmiş öylece oturuyorlardı.

Bunların işleri güçleri yok muydu?
Tüm gün burada, böylece oturup birbirlerine meydan okuyan bakışlar mı atacaklardı?

"Doldurayım." diye sorarcasına konuşan İbo'ya:

"Yok, bende demledim." diyerek gitmek üzere dönmüştü ki, geri dönüp sordu.

"İşiniz yok mu sizin?"

"Var." dedi oturduğu yerden istifini bile bozmadan Tekin.

"O zaman ne oturuyorsunuz oğlum, kalkınsanıza. Bütün gün onları mı keseceksiniz?" diye son sorusunu sorarken, omzunun üzerinden şöyle bir gerisinde kalan akıncılara göz attı.
Bakışları bile değişmemişti.

Bir tanesinin bile..

Sözlerini söyleyip:

"Hadi." diye masaya hafifçe vurarak gitmek üzere kapıya adımladı. Tam çıkmak üzereydi ki akıncılar arasından birinin, kendisine seslendiğini duydu. Genç adam isim belirtmemişti ama, genç kızdan yana attığı bakışlar, onunla konuşmak istediğini belirten cinstendi.

"Büyümüşsün." diye dudağının bir yanını yukarı kıvırarak konuşan uzun boylu adama döndü Çağla.
Tek kaşı havalanırken, kendinden yana ağır adımlar atan genç adamı baştan aşağı süzdü. İçlerindeki en uzunu olarak korkusuz adımlar atıp, bir gram tedirginlik hissetmeden hareket etmesi, şaşılacak şey değildi. Ki o, akıncıların en genciydi.
Bu usul yakınlaşmaya şahit olan İbo öne doğru bir adım attığında Cingan kendisini durdurmuştu ama, omzundaki bezi yere fırlatıp burnundan solumasına bir yapacağı yoktu.

BİR KADIN SEVDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin