"Sen..." diye baktığı yüze şok olmuş bir şekilde kekeliyordu Akın. Ne yapmıştı bu salak herif? Nasıl yapardı böyle bir şeyi? Kimsenin fark etmeyeceğini mi düşünüyordu? Şimdiye bütün mahalle ayağa kalkmış olmalıydı.
"Sen... Sen kafayı yemişsin, sen." dedi önündeki sandalyede baygın vaziyette oturan genç kızı gösterek.
"Bu ne lan?" diye bağırdı birden kızı göstermeye devam edip.
"Kes lan, g*t lalesi." diye ağzı bozuk şekilde hırladı Kamber.
"Senden izin mi alacaktım?"
"Hayır da..." diye bilmiş bir tavırla ellerini beline attı Akın.
"...çok merak ettiğim bir şey var ya. Kapıya başka biri çıksaydı, ne olacaktı acaba, hı, hiç düşündün mü?" sorusu cevapsız kalmıştı. Onun sessizliğiyle öne doğru eğilip:
"Gelişi güzel iş yaptın yani?" diye sorarak hızlıca sinirle geriye çekildi.
"Çok güzel. Bravo, gerçekten bravo." diye alkış tutmaya başladı. Bu adam bu kadar titiz bir olaya hiç düşünmeden bodoslama girecek kadar süzme salaktı.
"Peki sorarım sana. Sultan sence, sen olduğunu anlamaycak mı?"
"Onu da alacağım." diye kesince konuştu Kamber. Yanılıyordu. İşte o, o kadar kolay değildi.
Bu adamla işi bitmemişti henüz. Fakat o raddeye gelmeyecekti. Sultan'ı götürmesine izin vermeyecekti."Ne?" diye sordu duydukları sonrası ilk şaşkınlıkla
"Duydun." dedi Kamber boştaki sandalyeye otururken. Bu arada bu depoyu nereden bulmuştu. Hayır bulmuştu da, daha temiz bir yer yok muydu yani?
Kürşat'ın kıytırık spor salonu bile buradan daha temizdi."Onu da alacağım, gideceğiz memlekete." diyen adama elinde olmadan güldü.
"Yapma ya, eee, sonra?" diye sorduğunda:
"Sonrası..." diye kendince durumdan memnun bir şekilde konuşan adamı susturdu:
"Sonra, çok mutlu bir aile tablosu, bu mu yani, buna mı inanıyorsun?" dedi daha fazla sabredemeyerek.
Hangi boyutta yaşıyordu bu adam?"Ha bir de ciddi ciddi inanıyorsun." diye hayrete düştü sessiz adama karşı.
Gerçekten Sultan'ın onunla geleceğine, gerçekten mutlu olacaklarına inanıyordu ha?"Sultan, benim karım." diye oturduğu yerde ağzındaki kürdanla konuşmaya başlamıştı Kamber. Şiş göbeğine, ağzındaki kürdan ve ellerindeki yağa bakılacak olursa yemek yemişti.
"Bunca yıllık hasret bitecek. Bundan gayrı da, dizimin dibinden ayrılmayacak." diyen adama karşı parmaklarını birleştirip elini uzatarak salağa laf anlatırmış gibi anlatmaya başladı.
"Sultan senden kaçıyor kaçıyor, şunu bir anla artık. Bunca yıl kaçmış, bir günde dize gelir mi sence?"
"Gelecek." diye gürlediğinde baygın bekleyen Çağla'ya baktı. Zavallı kız. Hiçbir şeyden haberi yoktu.
"Yoksa..." deyip susan adama döndü yeniden.
"Ne yoksa?" diye sordu. Aklındaki neydi bu öküzün?
"Getirmesini bilirim."
...
Akın'ın düşündüğü gibi, mahalle çoktan ayaklanmıştı. Kız evi kapısında oturmuş orta yaştaki kadın dizlerini dövüyor, ağzından düşürmediği kızının adıyla ağıtlar yakıyordu. Pelin'in ağlayarak getirdiği bir bardak suyu alıp kendinden geçmiş kadının dudaklarına götürdü Sultan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KADIN SEVDİM
General FictionDİKKAT! SABIRLA OKUNMASI GEREKİR! Durdu. Derince bir nefes alıp derin sulardan aldığı yeşil gözlerini karşısındaki adama dikerek söylendi. "Benim ateşim seni ısıtmaz." Sözleri başka konuşurken, gözleri başka konuşuyordu. Gözlerini bir an bile bu...