Bir bakış ki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiçbir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır
Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder,
seven insanlar daima gözleriyle yemin eder.*Ben bu gözlere bakmanın ağırlığını atlatamamışken bir ikincisi daha oluyordu. Neden bütün nefesimi yutup, beni tüketiyor gibi hissediyorum? Nefeslerim yarıda kalıyordu. Boğazıma takılan yumruyla başımı eğince gözlerimden firar etmişti gözyaşlarım. Zeynep'in kolundan çıkıp arkamı döndüğüm gibi yürümeye başladım.
Hayır! Hayır! Bu kadar kolay değil. Ben bu kadar çabuk ve tek bir bakışla ikna olmak için mi döktüm onca gözyaşını?! Hayır. Öyle kolay değil. Öyle... Öyle...
" Abla! Dur lütfen! Abla!"
Birden bana dolanan kollarla durdum. Zeynep başımı omzuna yaslarken,
" Ağlama artık abla. Ben ikna oldum."
Deyince ayrılıp gözlerimi sildim,
" Neye?"
" Şimdi desem döversin beni. Ama ben bağ gördüm. Gönül bağı. Böyle senden çıkıp ona koşan bir bağ."
" Zeynep! Valla sen dayağı hak ettin."
Demiştim ki kollarımdan tutup,
" Boşuna bu çaban biliyorsun,
Sen ne kadar kaçarsan hep ona dönüyorsun."
Demiş böylece şiir defterimi karıştırdığını anlamıştım. Şimdi güzel bir köteği hak ettiğini deliliyle göstermişti ki hızla atağa geçip sağ elimle sol kolunu cimcikledim. Zeynep bağırıp kolunu çekince,
" Oh olsun! Bir daha eşyalarıma karışmazsın."
" Ablaaaaaaa."
Deyip kolunu ovarken arkamdan gelen sesle döndüm. Eşref amca koşarak yanımıza gelince durup kollarımdan tuttu. Şaşkınlıkla gözlerimi açarken yüzündeki ciddi ifade beni korkutmuştu.
" Ayçiçek! Ayçiçek! Sen! Sen ondan kaçtın! Şehirli oğlan sever seni! Sever! Gülürsün böyleeee kocaman! Kocaman!"
Demiş sinirle beni sarsmaya başlamıştı ki, Zeynep onun ellerini ayırmaya çalışıyordu. Kollarım acırken onun bu halini ilk defa gören ben ne yapacağımı bilemiyordum.
" Eşref amca bırak ablamı! Bırak!"
" Canım acıyor amca."
Dedim belki sakinleşir, bırakır diye ama,
" Onunda acıdı. Çok! Çok acıdı!"
Deyince bir şey diyemedim. Dudaklarım büzülürken tekrardan ağlamaya başlayınca,
" Ama o benim canımı çok yaktı amca. Küle çevirdi beni. Hiç düşünmedi. Anlamadı hissettiğim şeyleri."
Demiş öylece gözlerinin içine bakmıştım ki birden kolumu tutan kolunun üstüne bir el kapandı. Başım mıhlanmışcasına karşıya takılı kalırken dönemedim." Bırak Eşref, canını yakıyorsun Ayçiçek'in."
Demesiyle Eşref amca çekti hızla ellerini sonra da ayaklarını yere vura vura gitti. Öylece olduğum yerde kalmıştım. Bir adım ötemdeydi. Her şey yapabilirdim. Onu dövmek için ettiğim yeminleri yerine getirebilirim. Ha? Olmaz mı? Bir adım geri gitti. Yüzüme bakıyor muydu? Hep gözlerini üstüme dikerdi, yine öyle yapıyor mu?" Sizden özür dilerim. Benim yüzümden canınız yandı. Hakkınızı helal edin."
Sesi. Kadife gibi sıcacık. Yazın esen ılık rüzgarlar gibi...
Başımı zor bela Zeynep'e çevirdim. Koluna girdim. Adımlarımı çivilendikleri yerden çekip çıkardım. Yürümeye başladım. Ben ondan uzaklaşıyor muyum; yoksa yakınlaşıyor muyum?
Eve nasıl geldim bilmiyorum. Ağzımı açacak halim yoktu. Sanki omuzlarıma dağları vermişlerdi. Hafiflemek yerine eziliyordum. Ben bu dert ile ölmüşüm.