26 Final...

842 69 22
                                    

  

     İnsanın bu dünyadaki yorgunluğunu gideren sevdikleridir. İyi de olsa kötü de olsa yanında durması, tek söz etmese dahi tebessümüyle şifa olmasıdır. Hayat işte budur. Yolda çekilen çileyi hafifleten budur. Sevdiklerimiz. Ailemiz.

   İçinde doğup büyüdüğüm evin her köşesini inceledim, ayağım kapının eşiğindeyken. Her köşede bir kahkaham bir izim bir anım vardır. Evin her yerindeydim. Öyle de bu ev, annem, babam, Zeynep ve Süleyman. Öyle içime işlemiş ben olmuştu.

   Eski gözyaşlarım kurumadan biri daha akarken yanağımdan, babam sırtımı sıvazlayıp kulağıma yaklaştı. Fısıltıyla karışık bir sesle ve sesinden anladığım kadarıyla her an ağlayacakmış gibi bir tınıyla,
" Bura her zaman senin evin. Bir anahtarı sende. Biliyorsun. Öyle veda eder gibi bakma. Ha biraz daha bakarsan vermem seni."
Demesiyle yutkundum. Biraz daha babamın yanında durursam feryad figan ağlayacaktım. Elimle yüzümü silip toparlandım. Hayır beni korkutan kararından vazgeçmesi değildi, asla. Babam koluma girip,
" Bismillahirrahmanirrahim. Zekiye'm salavat çek kızım."
Deyince bahçeyi dolduran kalabalık bir anda salavat getirmeye başladı.  Ayaklarım titrerken babam sağ olsun beni dış kapıdan çıkartınca onunla göz göze geldim. Ne yapacağını bilemeden öylece hazır olda dikilmiş duruyordu.
" Damat. Kapıyı aç."
Deyince hızla kapıyı açtı. Takım elbise ona çok yakışıyordu. Olması gerekenden fazla ve ben biraz daha bu kalabalıkta kalırsa kıskançlık krizine girebilirdim.

   Açılan kapıyla arabaya güç bela geçip oturdum. Okan yine babamın talimatıyla otururken robot gibi kalmıştı yanımda. O öylece kalınca şoför koltuğundaki Furkan ona dönüp,
" Nefes al kardeşim. Nefes."
Demesiyle nefes almaya başladı. Allahım. Burada heyecandan bayılmazsak bugün evleniriz. Yani evlendikte düğün olacak işte.
" Ay Furkan, ben kusacağım."
Demişti Çiğdem ve şenlik tamamlanmıştı. Şu kız bulduğu her fırsatta kusuyordu. Her fırsatta. Furkan arabayı çalıştıracakken ona dönüp poşet uzattı. Sonra anahtarı çevirdi.
" Ya Allah Bismillah. Sen kus Çiğdem. Sende bayıl Okan."

Ben galiba olaysız bir düğün yaşamayacağım. Hayır canım zaten kimin düğünü olaysızdır ki. Her düğün kendi içinde bir üç beş savaş atlatıyordur. Ama benimki... Of Çiğdem! Of! Mideni üşütecek zaman mıydı?! Yüz kere dedim ona, yeme şu dondurmalara üçer beşer. Yok neymiş canım çekiyor. Al çekti mi canın...!

Ortamda aklı çok yerinde olmasa da kendinde bir ben olduğuma göre iş bana düşmüştü. Hadi bakalım Zekiye. Derin bir nefes alıp Okan'ın elini tuttum. Nefes alıp verirken bana dönüp,
" Zekiye'm, ben galiba bayılacağım."
" Sakin ol. Bak sen böyle yaparsan ben daha kötü olurum. Lütfen. Hadi bakalım."
Dedim ama diğer elini kalbinin üstüne koyup, derin derin nefes alırken,
" Ama Zekiye'm ben kalbim,"
Demesiyle telaşlanmıştım. Elini sıkıca kavrayınca da,
" Çok hızlı. Çok. Bende yaptığın etkiyi görüyor musun?"
Deyip göz kırpmasıyla da elimi çekip bir tane vurdum dizine,
" Okan! Senin derdin beni kalpten götürmek mi?"

Allah'ım. Bu çocuk bir gün beni korkudan bayıltacak ya. Ben sinirlenince Furkan da ona kızıp arabayı sürmeye devam etmişti. Ah Çiğdem sende kus rahatla. Ha bire midem bulanıyor deyip duruyordu ya.

" Ama Zekiye'm bu halini ilerde evlatlarımıza anlatıp, aha ananız böyle yaptı diyeceğim."
" Bende babanız beni öldürmeye teşebbüs ediyordu, diyeceğim."
" Aşktan mı?"
Demesiyle Çiğdem bize dönüp,
" Sizi böyle görünce-"

Keşke görmeseydin be Çiğdem! Keşke! Sağ olsun, sabahtan beri söylediği eylemi gerçekleştirmişti. Furkan bir yandan ona bakıp diğer yandan araba sürerken, Okan'a dönüp,
" Bunu da anlat tamam mı?"
Dedim. Çiğdem'e bakarak iğrenir gibi yüzünü buruşturup,
" Bunu anlatmasam daha iyi..."

ZekiyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin