Sabah namazımı kıldıktan sonra Şevki bey babacığımın yanına gitmiştim. Salatalıkları yüklenip kasabadaki Pazar'a gitmiş tezgahı kurmuştuk. Bana dediklerini harfi harfine yapmaya çalışıyordum. Belime bağladığım pazarcı önlüğünün içine para koydu. Tartarken çok dikkat etmemi söylüyor, hakka girmekten çekiniyordu. Dedikleri ona olan sevgimi artırırken,
" Tamam amca. Elimden geldiğince dikkat edeceğim."
Dedim ve tezgahtaki salatalıkları düzeltmeye başladım. Kilosunu 4 TL'den satıyorduk salatalığın. Eşref gelmemişti. İşi varmış beyefendinin, hayır bir iş karıştırıyor gibi ama neyse...Ben tezgah ile uğraşırken diğer tezgahtaki abiler bağırmaya başlamıştı.
" Gel ablaaaa! Gellll! Derya kuzusu bunlar!"
Dedi balıkçı. Ona bakıp gür çıkan sesine şaşarken Şevki amcanın gülme sesi geliyordu arkamdan. Karşımızdaki tezgahta yeşillik satan abi,
" Bakma sen ona ablaaaa! Batan geminin malları onlar! Gel gel! Anadolu'nun bağrında yetişen yeşilliğe gel! Gelllll!"
Demiş ona bakıp gülmüştü. Balıkçı,
" Ot yiye yiye sulandırma beynini, ye hamsiyi aç beynini!"
Deyince omzuma dokunan Şevki amcaya döndüm.
" Aşık, sen bakma onlar atışır. Sen müşteriyle ilgilen."
Demiş tezgaha gelen teyzeyi göstermişti. Onu başımla onayladıktan sonra teyzeye döndüm.
" Hoşgeldiniz teyze, ne kadar alırdınız?"
" 2 kilo ver. Ama çürük bunlar..."
Demiş taze salatalığı elinde sallayıp bana göstermişti.
" Çürük mü? Tam olarak neresi teyze? Dün topladık biz o salatalığı. Lütfen almayacaksanız olmayan şeyi söylemeyin."
" Aman iyi be!"
Demiş bırakıp gitmişti. Hasbünallah. Ne teyzeler var ya! Ondan sonra elinde Pazar arabasıyla gelen teyze,
" 3 kilo ver oğlum."
Deyince elimdeki poşete salatalıkları koyup teraziye koydum ama Şevki amca,
" Besmele çek Aşık, ilk siftah."
" Tamam."
Dedim ve besmele çekip salatalıkları tartıp teyzeye uzattım. Parayı uzatınca hemen para üstünü geri verdim. Şevki amca başıyla onaylarcasına bakarken bende tebessüm ettim. Biliyor musun biz baba oğul olsak ne anlaşırız...Pazardaki işimiz ikindiye kadar sürmüştü. Tezgahı yavaş yavaş toplayıp, çöpümüzü temizledikten sonra arabaya geçtik. Fakat Şevki amca aniden sıkıntıyla bana döndü.
" İyi misiniz?"
Dedim. Arabayı çalıştırıp yola koyulurken,
" Şu hani tezgahı toplarken yanıma geldi ya biri."
" Evet."
" İşte bizim kıza talip oldular. İyi insanlar. Çocukta iyi ama... Ne bileyim. Kız vermek çok zor."Talip mi? Kız mı? İyi mi? Allah'ım. Zekiye'me talip çıkmış! Ne yapacağım ben? Allah'ım sen bana doğru yolu göster. Sakin ol Okan. Sakin.
" Aşık? Yüzünün rengi gitti yine. Görende senin kızı istediler sanar."
Tabii, benim kızı istediler amca. İstediler ama ben bu işi bozarım!
" E amca-"
Dedim durdum. Ben iyi bir insan olacaktım... Bunu yapmam ne kadar doğru olur... Başımı eğdim, ellerimi sıktım. Zaten... zaten sevmiyormuş ki beni... Belki... Şu boğazıma yumru oturmasa aslında... Ama... Ben insem şurada çok mu şey olur?" Neyse, biraz radyoyu açalım da kafamız dağılsın."
Deyip radyoyu açtı Şevki amca. Arabanın içine dolan sesle kendimi toplamaya çalışıp gülümsedim ta ki şarkının sözlerini duyana kadar...Zor dostum zor
Sevilmeden sevmek
Onu bir başkasının yanında görmek
Zor dostum zor
Gülerken ağlamak
Sevip sevip sonunda yabancı olmak
Sev seni seveni
Aşk nedir bileni
Arama hiç boşuna
Bırakıp da gideni
Sev seni seveni
Aşk nedir bileni
Arama hiç boşuna
Bırakıp da gideni
Zor dostum zor
Sevilmeden sevmek
Onu bir başkasının yanında görmek
Zor dostum zor
Gülerken ağlamak
Sevip sevip sonunda yabancı olmak
Zor dostum zor
Sevilmeden sevmek
Onu bir başkasının yanında görmek
Zor dostum zor
Gülerken ağlamak
O aşk dolu günlerin ardından bakmak
Sev seni seveni
Aşk nedir...