Gücünü kullanma!🧚‍♀️

238 29 0
                                    

Ders bitmeden hemen önce kitaplarımı toplamaya başlamıştım bile, profesör dersin bittiğini söyler söylemez de hızla kapıya yöneldim. Herkes bu hareketim hakkında yorum yapacaktı, bundan emindim ama artık umrumda değildi. Zaten günlerdir hakkımda konuşulanların sınırı yoktu.

Eşyalarımı odama yavaşça koydum. Flora hala yatağında uyuyordu, onu uyandırmak istemiyordum. Kendine gelene, iyileşene kadar derslere katılmamak üzere raporluydu. Bir süre uyurken onu izledim, hala hayatta olduğu için şükrettim odadan çıkmadan önce. 

Kendimi teras katına atmak istiyordum. Herkesten uzak olmam gerekiyordu. Bugün adımı fısıltı şeklinde etrafımda çok duymuştum, bunalmıştım. Hava almam gerekiyordu. Ondan daha önemlisi ise içimdeki savaşa son vermem gerekiyordu.

Kızlara olanlar ve kaybetmemiz yüzünden kötü hissediyordum. Büyümüz geri teptiğinde Tecna ve Stella da benim gibi başka ağlar sayesinde kurtulmuştu, Miusa Bulutlu Kule'nin teras katına düşmüştü, Flora'yı ise binaya giden merdivenlerde bulmuştu uzmanlar. Gücüm en çok onu etkilemişti, hepimiz öleceğini sanmıştık. 

Bugün kötü hissetmem ise bundan dolayı değildi sanki. Tabiki de olanlardan dolayı hala kendimi iyi hissetmiyordum. O günden sonra gücümü eşyaları oynatmak ve hatta yanımdakileri hissetmek için bile kullanmamıştım. Sanki gücümü kullansam bir şeyler ters gidecek gibi hissediyordum ama bugün daha farklı gibiydi. Bugün biri ruhumu boğuyor gibiydi, kalbim küçülüyor gibiydi.

Hala kendimi o kara bulutların arasındaymış gibi hissediyordum bu yüzden terasa çıkmam gerekiyordu. Belki de bu his beni boğuyordu. O kara bulutların arasında yaşadıklarım ruhuma travma olarak eklenmişti belki de. Açık gökyüzünü, Magix ile aramızda duran ormanı görünce rahatlayacağımı biliyordum. Sadece derin bir nefese ihtiyacım vardı beni boğan bulutlardan kurtulmak için.

Gün içinde adımı çok sık bir şekilde duyuyordum insanların arasında ama bu oldukça farklıydı. Fısıltı değildi diğerlerinin aksine, biri bana sesleniyordu. Koridorun ortasında durup arkamı döndüm. Gözlerin her zamanki gibi üstümde durakladığını hissedebiliyordum. Bana bakan kişilerin içinde olan hisleri merak etsem de gücümü kullanmak istemiyordum. Bana acıma ile mi bakıyorlardı? Belki de Bulutlu Kule'deki cadılar gibi benim başarısız biri olduğumu düşünüyorlardır.

Sesin sahibi hiç beklemediğim biri çıktı. Avalon köşeyi dönmüş, bana doğru geliyordu. Gözlerin neden üstümde olduğu daha iyi anlaşılıyordu. Aynı kaderi paylaşıp aynı şekilde Codex'i kaybeden iki kişi karşılaşmıştı koridorda.

"İyi hissetmediğini okulun öbür ucundan hissedebiliyorum."

İç çekip kafam öne eğdim öylece. İyi hissetmediğimi herkes söyleyebilirdi. Sadece yüzümden değil, okulda dolaşan konuşmalardan ve tüm okulun üstüne çökmüş karamsarlıktan anlaşılabilirdi.

"Siz iyi misiniz?" diye sordum kafamı kaldırmadan, hafifçe gülümseyerek kafasını salladı.

Palladium ve Avalon araştırma için sık sık ormana gidiyorlardı, ikisinin de çalıştığı alanlar benzerdi. Biz Bulutlu Kule'deyken yine gittikleri bir araştırmada Avalon dokunmaması gereken bir bitkiye temas etmişti ve bitki onu kör etmişti. O an yakınlarda bulunan mini peri Livy ise gizlice Mini Peri Köyü'ne gidip panzehir alabileceğini söylemişti. Panzehir alınmış, Avalon'un gözleri düzelmişti fakat Codex elden gitmişti. İkimizde körlük etkisindeyken önemli birer kayıp yaşamıştık.

"Yine güçlerin hakkında tereddütte olduğunu görebiliyorum." dedi kafasını yana eğerek, kafamı hafifçe kaldırdım. 

"Güçlerimi kullanmak istemiyorum." dedim bıkkın bir ses tonu ile. "Onları bir türlü kendime ait hissedemiyorum. Ablamın içime koyduğu ateşim, varlığını yeni öğrendiğim sevgim. Bir de üstüne kara büyü eklendi, kendimi iyice boşlukta buldum."

Ejderha Cesareti ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin