Ayrı Düşenler🧚‍♀️

281 36 6
                                    

Stella en önde hala peri formunda kalma konusunda ısrarcı bir şekilde yürüyordu. Hepimiz asasındaki güneşin batmak üzere olduğunu görebiliyorduk fakat Stella fenerler ile yolumuza devam etmek istemediğini söylüyordu kızgın bir şekilde.

Layla kapıya engeller koyduktan sonra insan formuna geri dönmek zorunda kalmıştı gücünü tükettiği için. Ben ise tekrar yürümeye başlamadan insan formuma geri dönüştüm, kendimi zorlamak istemiyordum. Stella ise bir türlü kabul etmek istemiyordu.

Önümde sendeleyince hemen yakaladım Stella'yı. "Artık eski haline dönmelisin. Gücünü tüketiyorsun."

"Bana bir şey olmaz. Karanlıkta kalırsam asıl gücüm tükenir."

"Saatlerdir peri formundasın. Bu senin için tehlikeli." dedi Layla.

"Haklılar bebeğim. Beni dinle bari. Sana bir şey olmasını istemiyorum."

"Ah Brandon, ben de sana bir şey olsun istemem."

Stella sonunda pes edip insan formuna dönse de asası hala elindeydi, ucundaki cılız ışık kendini bile aydınlatamıyorken Stella ondan kopmak istemiyordu bir türlü. Koluna girip destek oldum yürümesine. Gücünü tüketmek konusunda ısrarcıydı.

"Doğru yolda olduğumuza emin miyiz acaba?" diye sordu Riven. "Kapının kale mağaralarına açılacağını söylemiştin ama hala ulaşamadık."

"Az kalmış olmalı." diye yanıtladı Layla. "Birazdan tünellere ulaşacağız."

Riven gözlerini devirdi. "Daha ulaşacağımız tüneller de mi var?"

Ben de aynı onun gibi hissediyordum, artık yürümenin son bulmasını diliyordum. Kapıya ulaşana kadar saatlerce yürümüştük, kapıdan sonra da neredeyse bir saattir yürüyorduk fakat hala bir yere ulaşamamıştık. Mağaranın duvarlarında hiç değişiklik yoktu, kaybolsak farketmeyecektik bile.

"İşte!" diye çığlık attı Layla. "Tünellere ulaştık!"

Kubbeli bir açıklığa ulaştığımızda karşımızda neredeyse on kadar geçit bulunuyordu, hepsi birbirinin aynısı görünüyordu. Layla hangisinden gideceğimiz konusundan emin değildi. Önceki sefer geldiğinde yanında yön bulucu bir mini peri olduğunu o yüzden yolunu kolaylıkla bulduğunu söylemişti. Bu sefer yanımızda yönümüzü gösterecek herhangi bir şey yoktu, her geçiti denemeliydik sırayla. Bu da daha çok vakit kaybı demek oluyordu.

Brandon ve Riven birer geçite girip karanlıkta kaybolurken geri kalanlarımız Layla'nın yöneldiği geçite ilerledik. Geçitin içinde de farklı yönlere ayrılmış koridorlar vardı. Sanki labirentin içinde labirent var gibiydi. Koridorlara girmek yerine yolun sonundaki loş ışığa gitmeyi tercih etti Layla.

Tıpkı araçtan indiğimiz mağara girişi gibi kayaların uzayıp gittiği bir yere açıldı yolun sonu. Silindir şeklinde olan duvarların ne dibi görünüyordu ne de başı. Duvarlarda belirli aralıklarda üzerinde bulunduğumuz toprak parçası gibi parçalar çıkıyordu geçitlerle bağlantılı. Sanki boşluğa açılan küçük bir balkondaydık.

Brandon biraz aşağımızdaki çıkıntıdan bize bakıyordu, Riven ise üstümüzde bulunan bir yere ulaşmıştı.

"Bunların hepsi birbiri ile bağlantılı." diye seslendi Brandon aşağıdan. "Tünellerin hepsi bu boşluktaki bir yere açılıyor."

Sky Layla'ya ne yöne gideceğimiz konusunda sorular sorarkan güçlü bir kükreme sesi boşlukta yankı yaparak etrafımızı sardı. Hemen geldiğimiz yöne doğru döndüm, gelen hiçbir şey yoktu. Sky açıklığa koşarak diğerlerinin olduğu yere baktı iyi olduklarından emin olmak için. Yaratıklar da buradaydı ama hangi balkona çıkmışlardı bilmiyorduk.

Ejderha Cesareti ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin