Tanrılara açılan kapı🧚‍♀️

256 28 11
                                    

Başka bir derin nefes alarak bir kez daha denemeye hazırladım kalbimi. Karşımda duran üçüncü saksıya ellerimi uzattım. Bu sefer olmalıydı. Tüm harfleri doğru söylediğimden emin olmalıydım, hata olmamalıydı.

"Contabeish morbi egrotatun!"

Sihrim uzattığım ellerimden çıkıp bitkiye yönelirken heyecanım artıyordu. Bu sefer doğru söylediğimi biliyordum, her harfi doğru telaffuz ettiğimden emindim.

Bitki gözlerimin önünde çürümeye başladı tekrar. Sanki canını verirken attığı çığlıklar odada yankılanıyordu. Bir cana daha kıymıştım.

Çalışma masamdaki sandalyede arkama yaslandım, sinir ve beceriksizlik fışkıran gözlerimi tavana diktim. Bu üçüncü olmuştu, üçüncü kez bir bitkiyi öldürmüştüm.

Masamda duran kitabı aldım ve sinirle odanın bir ucuna fırlattım, kendimi de yatağa attım. İçimdeki gücün yaşam vermesi gerekiyordu ama saatlerdir uğraşmama rağmen sayısız bitkiyi öldürmüştüm. Kitapta yazılan her kelimeyi doğru telaffuz etmeme rağmen olmuyordu, hata nerede anlamıyordum. Belki de benim iyileştirme gücüm yoktu, belki de Sky'ı başka bir güç ile kurtarmıştım.

Yatağımda kalp kırıklığım ile uzanırken çalışma masamda duran bitkilere baktım. Flora Faragonda'nın yaptığı gibi saksıların iyiyleştirme pratiklerimde yardımcı olacağını söyleyerek bazı bitkileri üzerinde çalışmama izin vermişti. Gün geçtikçe yüzündeki hayal kırıklığı ve üzüntü katlanarak büyüyordu. Çiçeklerine işkence yapıyordum resmen.

İçimde bulunan doğa gücü Flora'nınki kadar fazla değildi. Bitkileri öldürürken onlara üzülüyordum, kendimi kötü hissediyordum ama Flora onları ölü görünce daha kötü oluyordu. Ben de Flora'yı görünce içimden kendime lanetler okuyordum.

Odamızın kapısı tıklatılınca yataktan kalkıp ortak alana yürüdüm hızla. Kızlar odada değildi ve odamıza çok fazla kişi uğramazdı Layla dışında. Kapıya varınca beklediğim gibi Layla olduğunu gördüm.

"Layla! Kapıyı tıklatmana gerek yoktu. Gelebilirsin."

"Amore seninle mi?" diye sordu nefes nefese bir şekilde.

Kafamı sağa sola salladım. "Hayır saatler önce çıktı. Bahçede kızların yanındadır. Ne oldu?"

"Bahçeye inmeliyiz o zaman."

Kafamı salladım koridora çıkarken. Hızlı adımlarla yürüyordu ve beni endişelendiriyordu. Merdivenlerden inerken bir kez daha sordum ne olduğunu.

"Hiçbir mini periyi bulamıyorum. Saatler oldu ve bir tanesini bile göremedim. Hepsi nereye gitmiş olabilir?"

"Kızların yanındadır." dedim umutla. Okuldan çıkmaları yasaktı mini perilerin ve sürekli izlendiklerini düşününce bir yere gitmediklerini düşünüyordum.

Kızlar derslerden sonra Stella'nın güneşlenme ihtiyacını gidermek için bahçeye inmişlerdi, ben ise işe yaramaz iyileştirme güçlerim için odada kalmak istemiştim. Saatlerdir bir hiç için çabalıyordum ve arkadaşlarımla geçireceğim vakitten de mahrum kalmıştım.

Yanlarına vardığımızda Layla yine endişeli bir ses tonuyla mini perileri sordu. Onlarla beraber oturmuyorlardı, başka bir yerde olmalıydılar. Kızlar bir süre bakıştı.

"Ben de Chatta'yı bir süredir görmüyorum." dedi Stella düşünceli bir ses tonuyla. "Saatlerdir dedikodu yapmıyoruz. En son sabah odada görmüştüm. "

"Ben de Digit'i görmüyorum. Dersten sonra oyun oynamak için aradım ama bulamadım. Attığım mesaja da hala geri dönüş yapmadı."

"Diğerleri de yok." dedi Layla, ellerini kahverengi saçlarının arasında soktu. "Kurtardığımız hiçbir mini periyi görmedim uzun zamandır."

Ejderha Cesareti ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin