Kovalamaca🧚‍♀️

295 32 26
                                    

Karşımızda kocaman bir şehir vardı, mağaranın açıklığına inşa edilmiş büyük bir krallık. İrili ufaklı binalar soluk renklerdeydi ve renklerin hepsi cansız renklerdi. Stella'nın bahsettiği şeyler şu an anlam kazanıyordu. Karşımda uzanan şehir karanlık ve loş bir havadaydı.

"Geçen geldiğimde şehrin öbür tarafına çıkmıştım. Kale orada, yani Brandon'ın tutulduğu yer. "

"Pekala, planın ne Riven?" diye sordu Sky duvara yaslanmış şekilde duran Riven'a, şehre girmeden önce duraklamıştık.

"Binalar birbirine yakın. Aralardan görünmeden kaleye varabiliriz. Önceliğimiz kaleye varmak, orada Brandon için yeni bir plan hazırlarız."

Tek sıra halinde Riven önderliğinde karanlık şehre giriş yaptık. Binalar gerçekten birbirine çok yakındı, duvarlar arkasına gizlenerek ilerleyebiliyorduk. Ayrıca şehrin loş olması da lehimizeydi, gizlenmemizi kolaylaştırıyordu. Riven önden giderek bize liderlik yapıyordu ve yolumuzda bizi görecek birilerinin olup olmadığını kontrol ediyordu.

"Şimdiden gücüm tükendi." diye sızlandı Stella, en arkada mini periler ile yürüyen Layla'nın önündeydi.

Çok uzun süre geçmeden büyük kale görüş açımıza girdi. Kalenin soluk renkli uzun duvarları mağaranın tavanına kadar ulaşıyordu. Dev gibi gardiyanlar kalenin etrafında nöbetteydiler ve sayıları oldukça fazlaydı.

Sky arkamdan uzanarak önümdeki Riven'a beyaz büyük bir mücevher verdi. "Büyük ihtimalle zindana sen girersin, sen de durması daha iyi."

Kalenin etrafına yaklaştıkça risk artıyordu, etraf kalabalıklaşıyordu. Artık evlerin birbirine yakın duvarları bitmişti, kalenin önünde bir açıklıktaydık. Kale ile evler arasında gezen çok fazla gardiyan vardı.

İlk giden Riven oldu tabiki. Yürürken sanki uçuyor gibiydi, bir anda açıklığın karşısına varmıştı. Hızlı hareketlerle açıklığı geçtikten sonra kalenin duvarına yaslanmış, doğru anın gelmesini bekliyordu bana işaret verebilmek için. Gözleri yola kilitlenmiş bir şekilde elini salladığında hemen koşarak yanına vardım onun kadar hızlı olmasa da. Uzmanlar gerçekten çok hızlı ve atiklerdi, Riven bu konuda uzman olduğu için o daha da hızlıydı.

Hemen Riven'ı geçerek kalenin duvara yaslanmış bir şekilde diğerlerini beklemeye başladım. Riven gelmelerine dair işaret vermek için doğru anı gözlüyordu, ben de duvara yaslanmış bir şekilde nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. Adrenalin kanımdaki ateşe karışıyordu var gücüyle.

Aniden Riven beni sertçe kolumdan yakaladı, yaslandığım duvardan çekti ve bulunduğumuz yerden uzaklaştırmaya başladı.

Geldiğimiz evlerle kale arasındaki geniş yola büyük bir yük aracı park etmişti. Soluk toprak renkli devler arabadan kırmızı şişeli kutuları alıp Riven ile olduğumuz yere getiriyordu. Kiler tarzı bir yerde durmuş olmalıydık. Diğerleri evlerin arasında kalırken bizim kaçmamız lazımdı yakalanmamak için.

Tekrar başka bir kale duvarına yaslanıp durakladığımızda "Ne yapacağız?" diye sordum fısıltıyla.

"Diğerlerini Sky idare eder. Bizim kaleye girmemiz lazım." Eldiveninden kaldırdığı gözlerini şaşkın bakışlarıma dikti. "Biliyorum, biliyorum. Bunlar korkunç, daha önce yapmadın falan. Ama şu an yapmalıyız, başka şansımız yok."

Kafamı hızla salladım onaylar gibi. Bunu yapabilirdim, cesaretli olmalıydım. Kalenin dibindeydik ve diğerlerini beklemek zaman kaybı olacaktı. Riven bu konuda uzmandı, ayrıca az kişi içeriye giriyor olmamız daha az dikkat çekiciydi. Onlar evlerin arasında beklerken içeri girebilirdik.

Ejderha Cesareti ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin