Kabusların Esiri 🧚‍♀️

334 34 9
                                    

"İşte orada!" Tecna küçük bir kapıyı işaret etti. Hepimiz hızla 103 numaralı kapıya yöneldik. Otobüsten ineli çok olmamıştı ve doğru sokakta olduğumuzu düşünüyorduk. Tecna otobüsteyken tüm Magix sokaklarını tarayarak bahsedilen kapıların olduğu sokağı bulmuştu.

"Ama burada 103 var ve 105 var." dedi Flora kapılara bakarken.

Miusa yolun karşısını işaret etti. "104 numara ise karşıda. Kapalı bir dükkan."

İki kapı arasındaki duvarda elimi gezdirmeye başlarken Stella homurdanıyordu. "Yarım saatten az kaldı. Düzgün bir davetiye yollasa ne olacaktı sanki?"

"Tecna kalemin var mı?" diye sordum. Aklıma bir fikir gelmişti. Tecna dijital kalemi olduğunu söyleyerek sağa sola kafasını sallarken Stella'ya döndüm. "Göz kalemi ya da başka bir şey?"

"Hayatta sana makyaj malzemelerimi vermem!"

"Ben de ruj var Bloom." Flora hemen elime pembe bir ruj tutuşturdu. Dokunduğum duvara döndüm tekrar ve boyumun yettiği uzunlukta büyük bir dikdörtgen çizmeye başladım. Davetiyede 103 ve 105 numaralı kapılar arasında oluşturacağımız kapıdan bahsediyordu, bir kapı oluşturmalıydık.

İşe yaracağından emin olmasam da çizdiğim kapıya küçük bir tokmak ekledim. Kızlar anlam veremeyen bir ifade ile bana bakıyordu. Kısaca özet geçtim.

"Yani bu kapı açılacak mı?" Stella kapıya doğru ilerlemeye başladı. "Bu çok saçma Bloom. Başka bir yöntemi olmalı." Yine de elini tokmağa doğru uzattı. Duvarda olan bir şeyi kavradığında kocaman açılmış gözleri ile bize döndü. Elleri gerçekten de gerçek olmayan bir tokmak ile buluşmuştu.

Yavaş ve temkinli hareketlerle duvarda çizdiğim kapıyı araladı. Uzun ve karanlık bir koridora açılmıştı kapı. Tecna elindeki küçük feneri yakarken Stella yüzüğünü asaya çevirdi, önden yürümeye başladı.

Koridor korku filmlerinden fırlamış gibiydi. Zifiri karanlığa Tecna'nın zayıf feneri, Stella'nın asasındaki güneşi ve yolun sonundaki sarı ışık yaşam katıyordu. Dar koridor hepimizi tek sıra halinde yürümeye zorluyordu, duvardan tavana kadar her yerde bulunan soğuk mermerler ise içimizi ürpertiyordu.

Yolun sonundaki ışık kocaman, yuvarlak bir odaya aitti. Girdiğimiz koridorun kapısı da dahil üç kapısı vardı ve duvarları sayısız kavanoza ev sahipliği yapan raflar ile kaplıydı. Rafların olduğu duvarlar sanki sonsuza kadar gidiyordu, üstümüzdeki cam tavan odaya ışık katsa da duvarların sonu yoktu.

Kavanozlardan birine göz gezdirdim. Küçük yuvarlak kavanoz Hayal Kırıklığı 847 etiketi ile isimlendirilmişti. Yanındaki kavanozun üstünde ise 235 numaralı Aşk Kabusu yazıyordu.

"Neresi burası?" dedi Stella, gözleri durmadan etrafı inceliyordu.

"Sanırım rüyaların depolandığı bir yer." dedim raflardaki kavanoz isimlerini okurken.

Miusa raflardan bir kavanoza dokunduğunda dizlerinin üstüne düştü sertçe. Gözleri korkuyla açılmış, kulaklarını sanki duymak istemediği bir şey varmış gibi sıkıca elleri ile kapatmıştı. Yanına koştuğumuzda titreyen bedeni yere doğru bükülmeye başlamıştı.

Birbirimize ne yapacağımızı bilmeden bakıyorduk, Miusa büyük bir acı çekiyor gibiydi. Elleri kafasına daha da baskı yaparken vücudu hızla sarsılıyordu. Artık yerde cenin pozisyonunda duruyordu, gittikçe küçülüyordu. Ne olduğunu anlamamıştım ve ne yapacağımı da bilmiyordum. Arkadaşım gözümün önünde acı çekerken elimden bir şey gelmiyordu. Acısının kaynağını bulamıyordum.

Gözlerime yaşlar dolarken Tecna Miusa'nın önüne diz çöktü. Neredeyse yerde yatar halde olan bedenini doğrultu ve kendisine bakmaya zorladı. Kulaklarını kapatan ellerinin üstüne ellerini koydu şefkatle. İkisinin de elleri etrafında koyu pembe ışıltılar uçuşurken Miusa'nın kafasında kocaman bir kulaklık belirdi.

Ejderha Cesareti ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin