XV.Bölüm

878 53 7
                                    

''Huzura kavuşmak, kimin ne dediğini duymadan yaşamak istiyorum. Yaşamak istiyorum gönlümce, kimselere hesap vermeden. Uzaklara dalmak istiyorum. Bir dalganın sesinde kendimi bulana kadar. Yeri geldiğinde hiç olmak istiyorum. Kimsenin beni tanımadığı ve kimseyi tanımadığım kadar.''

Hünkar bir hışımla şehir kulübünden çıkmış hızlı adımlarla Adana sokaklarına dalmıştı. Suzan bir süre arkasından koşmuş ama etrafta dolaşan meraklı gözleri fark edip kendini toplamış az önce ''Hünkar Hünkar..'' diye seslenerek sokakları arşınlayan o değilmiş gibi gerisin geri şehir kulübüne dönmüştü. Hünkar'ın neyden bu kadar etkilendiğini neden cevap dahi vermeden meydanı Hülya'ya bıraktığını merak ediyordu. Bildiği Hünkar bu kadın değildi. Sessizce kalkıp gidecek, söylenen laflara alınmış olsa dahi belli edecek bir kadın değildi onun bildiği Hünkar. Bu karşılaştığı kadın ile çok farklıydı. İşte bu farklılık, ilk defa karşılaştığı bu sukunet, kendini içine attığı yenilgi hali ve ilk defa yüzünde gördüğü vazgeçmişlik onun merakını daha da alevlendiriyordu. Şehir kulübüne dönüp Hülya'nın sırıtışı ile karşılaşınca Hünkar gibi olamayacağını anladı Hülya ile münakaşaya her zaman hazırdı şimdi de geri durmayacaktı.

---
Hünkar şehrin kalabalığına karışıp kendi yalnız, kırgın, arafta kalmış ruhunu saklayabileceğini zannederek bir süre daha yürüdü çarşıda. Yanından geçenlere, kendisine verilen selamlara aldırış etmeden, duymadan yürüdü saatlerce. Kontrolü ayaklarına bırakmış düşünmeden yürürken mezarlığa geldiğini fark edince nihayet kaçtığı ana döndü. Neden buraya geldiğini bilmediğini sanıyordu ama Adnan'ın kabrinin önüne gelince tamda olması gereken yerde olduğunu anladı. Mezarın yanına oturdu seyretti bir süre geç kalınmış bir yüzleşmenin eşiğindeydi.

---
Ali Rahmet Adnan'ın ihanetini hayatı boyunca içinde taşımıştı. Bu dost kazığı onun öfkesini diri tutan körüktü. Ama bu son öğrendikleri ile asıl ihanetin Kenan'dan gelmiş olduğu gerçeği hem içini sızlatmış hem de intikam ateşine yeni bir yol açmıştı. Geçmişte yerine oturtamadığı taşlar şimdi kendiliğinden oturuyordu boş kalan yerlere. Kendi kendine Kenanla tartışırken Çetin kapıyı çaldı.
Ç: Ağam müsait misin?
F: Gel Çetin. Hayırdır yine telaşlısın.
Ç: Ağam hani şu tesisle ilgili verdiğin emir..
F: Emir değildi ama sen ağzında geveleyip durma ne olmuş?
Ç: İşi ve izni almışlar ama bizim bankacı Erol'un dediğine göre Kenan Yaman yüklü bir para yollamış bilinmeyen bir hesaba. İşi böyle almış diyorlar.
F: Bu işi bırakma Çetin. Entegre tesis için mi yoksa başka bir şey için mi bul bana.
Çetin onaylayıp çıktığında Ali Rahmet'in yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşti. Kenan açık vermişti hem de en çok kazanmak istedikleri işte. Bu işin sonunda Kenan'ı yerle bir etme düşüncesi ile keyiflendi.
---
Kabristanda uzun sessizliğin ardından Hünkar gücünü toplamış bir halde söze girdi.
H: Ne çok isterdin normal aileler gibi olmayı değil mi Adnan? Oturup sohbet edecek kadar bile sevgim yok mu içinde derdin.  Seni sevemeyeceğime öyle kuvvetli inanmıştın ki sana adım atsam bile görmezdin. Sonra ufacık sebepler öfkeni harlardın, kurduğun mahkemelerinde suçlu ilan ederdin beni. Oysa ihanet eden sendin.. Ama bunu sahiplenecek kadar bile cesaretin yoktu.. İhanetin ağırlığından aklanmak için her zaman olduğu gibi beni yakardı öfken. Benden hep almak istedin.. bana ait ne varsa hepsi sana da ait olsun istedin. Seninle aile olmanın hayalini kuruyorum deyip hayallerinin sorumluluklarını da taşımamı isterdin. Ama tüm bunlar çok fazlaydı yapamadık işte.. Keşke affedici olabilseydim.. Ben de senden çalmak istedim, yaşamama izin vermediğin hayatı sen de yaşama istedim. Hata yaptım geç olsa da kabul ediyorum.. Sende, bende özgür olabilseydik belki bugün bu kadar yorgun olmazdı ruhum.. Keşke gururumu bir kenara atabilseydim.. Yapamadım..
Kendisini suçlarken yine hatıralar içinde gezinirken buldu kendini. Hünkar'ın Adnan'dan boşanmak yeni bir hayat kurmak için yaptığı planları bozan yine Adnan olmuştu. Yıllar önce ailesinin zoruyla ve belirsizlik içinde nikah defterine attığı, hayatını değiştiren o imzanın izini silmek için atmıştı bu seferki imzaları. İtibar uğruna yapılmış bir evlilikten,yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazanlardan kurtulma ümidiyle, doğup büyüdüğü Çukurova'dan, olan biten onca şeye rağmen bütün ruhuyla ait olduğu Ali Rahmet'ten kopacak olmanın burukluğu ile atmıştı. Ancak bu kararlılığı Adnan'ın bir sabah işe gitmeden evvel "Ama seni takdir ettiğimi bilmeni isterim yaptığını her kadın yapamaz. Bunca malı mülkü,Yaman soyadını bırakıp gitmeyi kabul ettin. Ama hiç meraklanma sen gittikten sonra Yamanlar'in yeni bir hanımı olacak. Böylelikle ben evliliğin gereklerini yerine getiren bir eşten Demir de anne şefkatinden mahrum kalmayacak." diye başlayan konuşmasına dek devam etmişti. Bu konuşmayla gururunu ve mantığını bir kenara bırakmış Adnan'ın ondan çaldığı hayatın bedelini ödetmek onu bu mutsuzluğa mahkum etmek için boşanma kağıtlarını bir çırpıda yırtıp atmıştı. Adnan onun bu karardan vazgeçmesini sahte bir sinirle Sevda'ya anlatsada içten içe sevinmiş yıllar sonra ilk defa vazgeçilmeyen erkek tahtına oturtulmuş olmak gururunu okşamıştı. Hünkar ise Kenan'la ve kendiyle girdiği bir savaşın içindeydi. Doğru mu yanlış mı yaptığı arasında düşünüp dururken Adnan da tanıyıp bildiği o adam olmaktan çıkmıştı. Şu bir haftadır elinde hediyelerle erkenden konağa geliyor, Hünkar'a yaz için yaptığı Avrupa seyahat planlarını anlatıyordu. Evlendiklerinden beri ilk defa bu kadar anlayışlı ilk defa bu kadar kibar bir Adnan görüyordu Hünkar. Onun emeğinin karşılığını Adnan'ın doğum günü için tertip ettiği bir yemekle verme kararı almıştı. Ancak kulüpte toplanmış Adnan'ı beklerken evliliğini kurtarmak için çabalayacağı bir dönemin başlangıcına Ali Rahmet'i çağırmış olmaktan pişmanlık duyuyordu. Onlar geldiklerinden beri Hünkar gözlerini dikmiş gülümseyerek  Ali Rahmet'i ve kucağındaki Cihan'ı izliyordu. O geçmişin geri gelmeyeceğinin pişmanlığında boğulurken nihayet Adnan içeriye girmiş onlara doğru yaklaşıyordu. Yüzündeki memnun ifadeyle karısına sarıldığında Hünkar onun tüm bu çabaya değmeyecek bir adam olduğunu anlamıştı yeniden. Yine o kadından geliyordu yine öyle uzun Sevda'nın yanında kalmıştı ki kokusu onun üstüne sinmişti ve bunca şeye rağmen Adnan yine sevilmeyi bekliyordu. Yemek boyunca Hünkar sus pus oturmuş, çakırkeyf haldeki Kenan'ın uzattığı şarap dolu kadehi ve diğer teklifleri reddetmişti. Hünkar için işkence olan yemek faslı bittiğinde Adnan kendisine verilen hediyeleri açmaya başlamıştı. Sıra Kenan'ın hediyesine geldiğinde Hünkar dolmuş gözlerle paketin içinden çıkan plağa ardından da Kenan'a baktı. Kenan elindeki kadehi havaya kaldırarak Adnan'a doğrulttu. "Sevda Çağlayan -Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına. Üstelik imzalı" dedikten sonra bakışlarını dolmuş gözlerle ona bakan Hünkar'a çevirdi:Hünkar söyledi sen çok severmişsin Sevda Hanım'ı.
Adnan bozuntuya vermemeye çalışarak teşekkür ettikten sonra Hünkar ani bir hareketle ayağa kalkıp hızlı adımlarla lavabonun yolunu tuttu. Adnan Hünkar'ın arkasından gitmek için yeltendiğinde Suzan gülümseyerek onu durdurdu: Anlaşılan bu sene doğum gününde sana en güzel hediyeyi Hünkar verecek.
Adnan:Ne demek bu ?
Suzan:Bana kalırsa Hünkar hamile.
Adnan:Ne !?
Kenan:Hünkar hamile mi ?
Hülya:Suzan öyle dedi ya Kenan. Kaçıncı bardağın bu? İşittiklerini bile anlamıyorsun!
Ali Rahmet derin bir iç çekerek akşamın başından beri boş duran rakı kadehini doldururken Adnan da boş gözlerle Suzan'a bakıyordu.
Suzan gülerek Adnan'ın koluna dokundu:Ay dondu kaldı adamcağız ! Bugün öğlenden beri böyle. Geçen haftadan beri hiç hali yok hele bize geldiği gün düşüp bayılacaktı nerdeyse. Onun da şüpheleri var bana kalırsa bir şey içmedi bile.
Hünkar gelip yerine oturduğunda bütün başları ona çevrilmiş masadaki herkesi sorgulayan gözlerle ona bakarken bulmuştu.
Adnan gülümsemeye çalışarak kolunu Hünkar'ın omzuna atıp onu kendine çekti:İyi misin Hünkar?
Hünkar şaşkınlıkla başını solundaki Adnan'a çevirdi:İyiyim
Hülya:Aşk olsun Hünkar! Niçin bize söylemedin bu güzel haberi ?
Hünkar:Hangi güzel haberi?
Hülya:Hamileymişsin Suzan öyle söyledi çok tebrik ederim.
Hünkar kahkahalarla gülerek sordu:Neymişim neymişim ?
Rana:Allah analı babalı büyütsün Hünkar. İnşallah bu seferki kız olur!
--------
Yemek boyunca Hünkar hamile olduğunu ne kadar inkar etse de Suzan Hünkar'ın yüzüne gelen güzellik ve halsizliğine başka hiçbir şeyin sebep olmayacağını iddia edip durmuştu. Ancak masadaki hanımlar bu masum temmenninin Ali Rahmet'in içindeki kıskançlık ateşini,Adnan'ın da kinini harladığını bilmiyorlardı. Konağa geldiklerinde Hünkar Adnan'ı beklemeden yatak odasına çıktı. Üzerindeki kürkü çıkarıp yatağın üzerine oturdu ve sessizlik içinde az sonra kopacak kıyameti beklemeye başladı. Adnan odaya girip sessizce kapıyı kapatırken kendinden beklenmeyen bir sakinlikle sordu:Sahiden hamile misin Hünkar?
Hünkar:Daha kaç defa söyleyeceğim hamile olmadığımı ?
Adnan Hünkar'ın tuvalet masasında duran sürahiyi eliyle ittirip bağırarak yineledi:Sana bir daha sormayacağım Hünkar! Bana doğruyu söyle!
Hünkar:Beni neyle suçladığının farkında mısın? Kendin o kadının yanından çıkıp gelmişken beni zina ile suçluyorsun öyle mi ?
Adnan sinirle Hünkar'a doğru yürüyüp kollarından tutup sarsarak ayağa kaldırdı: Sanki yapmadığın şey! Sen Demir'e hamileyken birkaç erkekle birlikte olduğun için söylemen zordu! Ancak şu an...Benimle birlikte olmadığına göre...Babası kim ? Hangisi? Hangisi Hünkar söyle!  Söyle yoksa elimden bir kaza çıkacak!
Hünkar:Yapmadım diyorum Adnan!
Adnan sinirle kaldırdığı elini Hünkar'ın yüzüne indirdi. Hünkar yüzünde hissettiği acıyla elini yanağına götürüp şaşkınlıkla Adnan'a bakarken Adnan onu iki kolundan tutmuş sarsmaya devam ediyordu:Demir'i kabul ettim diye karnındakini de mi kabul edeceğim sandın? Bu yüzden değil mi ? Bu yüzden boşanmadın benden! Ben de aptal gibi senin bu yuvayı kurtarmak için uğraşacağın yalanına inandım!
Adnan yatağın üstünde duran samur kürkü eline almış Hünkar'ı da bileğinden tutarak merdivenlere sürüklüyordu. Hünkar'ı zorla arabaya bindirip hastaneye götürmüş çocuk haberini alırsa mutluluktan havalara uçacak baba rolünü oynamaya başlamıştı bile.

Tahlil sonuçlarını beklerken koridordaki sandalyelerde yan yana oturduklarında Adnan tehditlerine devam ediyordu. Hünkar ise onu dinlemek yerine zaman ve mekandan habersizce duvara bakıyordu. Öyle ki koridorun ilerisinden kol kola gelen Ali Rahmet ve Rana'yı ancak Adnan ayağa kalkıp Ali Rahmet ile tokalaştığı esnada fark edebilmişti.
Adnan:Benim içim hiç rahat etmeyince gelip bir tahlil yaptıralım dedik.
Ali Rahmet:İyi yapmışsınız...
Birkaç dakika süren sessizlikte Ali Rahmet gözlerini Hünkar'ın üzerine dikmişti sonunda dayanamayıp sordu:Sen daha iyi misin Hünkar ?
Hünkar oturduğu yerden kalkmadan dolu gözlerini kaldırıp Ali Rahmet'in gözlerine dikti. Titremesine engel olamadığı sesiyle cevap verdi:İyiyim... Niye iyi olmayayım ? Çok iyiyim...
Adnan:Siz neden geldiniz böyle gece vakti ?
Rana gülümseyerek elini karnına koyduğunda Hünkar gözlerini tekrar Ali Rahmet'in gözlerine dikti. Uğruna odalara kilitlendiği,babasından,kocasından dayak yediği Ali Rahmet yeniden baba oluyordu.
-----
Herkese merhabalar ❤ Yorumlarda fikir ve isteklerinizi belirtirseniz çok çok mutlu oluruz iyi okumalar 🥳

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin