VIII.Bölüm

1.1K 56 19
                                    

Hünkar Suzan tarafından konağın büyük holünde karşılandıktan sonra yavaş yavaş merdivenleri çıkıp Kenan'ın odasından içeriye girdi. Yıllar öncesinde girdiği bu odada hiçbir şey değişmemişti sanki. Kenan dışında... Öncesinde Hünkar'ın her düşüşünde ona uzanan elleri, Adnan'ın ölümüyle Hünkar'ın boynuna dolanıp nefesini kesen ellere dönüşmüştü. Kenan her yaptığına her dediğine müdahale eder olmuştu. Kenan kapanan kapı sesini duyunca yüzüne kapattığı gazeteyi indirmeden söylenmeye başladı:Hemşire ! Bak vallahi sıkıldım ikide bir gelip gidiyorsun! Ölüp kaldım mı diye kontrol mu ediyorsun ne bu Allah aşkına?
Hünkar gülümseyerek yatağın ayak ucuna yaklaştı:Boşuna söyleniyorsun Suzan yine bildiğini okuyacak. Kenan Hünkar'ın sesini duyunca elindeki gazeteyi heyecanla indirdi. Hünkar'ı gözünde eskilerden kalma o parıltıyla kendine bakarken görünce Kenan da gülümseyerek yerinde doğruluyordu ki Hünkar onu durdurdu:Yo yo kalkma ! İyi misin?
Kenan Hünkar'ı süzerek konuşmaya başladı:Şimdi daha iyiyim.
Hünkar Kenan'ın yatağının yanındaki berjere oturdu:Suzan çok korktu sana bir şey olacak diye.
K:Bir Suzan mı korktu ?
Hünkar elini Kenan'ın eli üzerine koyarken dostça gülümsedi: Elbette biz de korktuk.
Hünkar elini çekmek isterken Kenan elinin üstündeki eli avcunun içine aldı:Bana tekrar böyle bakman için vurulmam gerektiğini bilsem ben daha evvelinde kendimi vururdum.
Hünkar elini Kenan'ın elinden çekerken sitem ederek söylendi:Sen yıllar evvelki Kenan mısın ki ben sana böyle bakayım?
Kenan'ın yumuşak bakışlarının yerini hırs dolu bakışları almıştı yeniden:Adnan'ın ölümünden sonra beni yanından uzaklaştıran sendin...
H:Haksız mıydım ?
Kenan uzanıp Hünkar'ın elini tekrardan tuttu:Ne yaptıysam seni sev-
Kapının önünden gelen Ali Rahmet'in sesini duyup duraksasa da elini Hünkar'ın elinden çekmeden devam etti :Seni sevdiğimden... Ali Rahmet'in ve Suzan'ın içeriye girişiyle avcunun içinde hapsettiği eli bir kuşu azat edercesine bıraktı:Sana kıymet verip kendi kanımdan bildiğimden...
Suzan bu durumu hiç garipsemeden yatağın ucuna geçip oturmuştu ama Ali Rahmet için aynı şey geçerli değildi. Hünkar'ın "Öldürün dediğin adamı ziyarete gelmeye utanmıyor musun ?" sorusunu duyana kadar gözleri ikisinin ellerinin kavuştuğu yerde sabitlenip kalmıştı.
A. R:Jandarmada olanları biliyorsun Yaman Hanım. Hem Kenan benim eski de olsa dostum niye yapayım bunu ?
Hünkar kaçamak bakışlarla geçip karşısındaki berjere oturan Ali Rahmet'e bakarken Ali Rahmet bu sefer Hünkar'a gözlerini dikerek konuştu:Hem sen bilirsin eskilerin yeri dolmuyor. O boşluğu doldurayım diye uğraşırken yerine getirip koyduğun eğreti duruyor. Bir de üstüne hatıralar taşıveriyor insanın yüreğinden.
Kenan ikisinin gözlerinin kaçamak değil de ulu orta buluştuğunu fark ettiğinde kendi varlığını hissettirmek için söze başladı:Öyle Boşuna dememişler eski dosttan düşman olmaz diye. Arkadaşını merak eden bir dost maskesi takarak sordu:Sen aklanabildin değil mi ? Böyle bir mesele yüzünden başın ağrısın istemem...
A. R:Aklandık aklandık da Yaman Hanım'ın ifadesi bile yetmedi başta beni aklamaya. Allah'tan Kamil insafa geldi de meselede benim parmağım olmadığını söyledi.
Kenan Ali Rahmet konuşurken ara ara Hünkar'a bakıyordu. Hünkar Ali Rahmet'in onu vurdurttuğuna inanmamıştı belli ki ama Kamil'in söylediklerinin aklına kurt düşürdüğü de belliydi. Tüm bunlara rağmen ikisi göz göze gelince Hünkar elini kolunu nereye koyacağını bilemeyerek oturduğu berjerde kıpırdanıyordu. Hünkar yeniden gelmek için verdiği sözlerin ardından kaçar gibi odadan çıkmıştı ki Suzan da peşi sıra çıktı. Hızlı hızlı merdivenleri inip sonunda Hünkar'a yetişti:Beraberdiniz demek...
H:Attan düştüm Suzan !
Suzan alaycı bir gülümsemeyle Hünkar'ı süzdü:Çocukluğundan beri ata binen sen, attan düştün öyle mi ? Neyse neyse... O da gelip seni kurtardı demek.
Kıkırdayarak Hünkar'ın koluna girip yürümeye devam etti:Ayy çok romantik!
Hünkar ciddi kalmaya çalışarak söylendi:Yaa ne romantik ne romantik!
S:Sonra da sen ifadenle onu iftiracıların elinden kurtardın öyle mi ? Ayy Hünkar!
Hünkar gülerek arabaya yönelince Suzan kolundan tutarak söylendi:Doğru düzgün anlatsana canım!
H:Sonra anlatırım.
Hünkar'ın yeşil arabası konağın kapısından çıkarken Hünkar pencereden dışarıya bakarak o günü düşünmeye başladı.
Hünkar çakılı kaldığı yerden yavaşça yürüyerek kapıya daha da yaklaştığı esnada komutan imalı bir bakışla Hünkar'ı süzerek konuşmuştu :Sizin de misafiriniz varmış ama...
Hünkar kumandanın dediğini duymazlığa gelerek Ali Rahmet'i müdafaaya koyulmuştu:Burada benim yanımdayken kimi nasıl vurabilir ?
A. R:Kenan vurulmuş Yaman Hanım.
Hünkar başını çevirip Ali Rahmet'e bakarken kumandan konuşmaya devam etmişti:Vuran kişi Fekeli'nin adını verdi, azmettiricisi olduğunu söyledi. Biz buraya ifadesini almak için karakola götürmeye geldik.
Kumandanın elindeki kelepçeyi gören Hünkar söze atıldı:Böyle bir şeye lüzum var mı ?
K:Kenan Bey'in sağ olup olmadığı değil de Ali Rahmet Bey'e kelepçe takıyor olmamız mı meseleniz oldu Hünkar Hanım ?
A. R:Yaman Hanım haklı kumandan ! İfadene başvuracağız dediniz. Adaletin önünde boynum kıldan ince dedim kabul ettim ama böyle mapus damına koyacakmış gibi götürmenize lüzum yok !
-----Karakol
Hünkar ifadesi alınmasına rağmen kumandanın odasında beklemişti bir süre daha. Gitmemişti daha doğrusu gidememişti. Yıllar evvel eli kolu bağlı oluşu yüzünden geçen zamanı her fark edişinde kafasını duvarlara vurduğu kan revan bir pişmanlık yüzünden mi buradaydı yoksa daha Adnanla evlenirken unuttum dediği Ali Rahmet'in aşkı yüzünden mi ? Kumandan elinde birkaç kağıtla tekrardan içeriye girince Hünkar düşüncelerinden kurtulup başını ona çevirince kumandan açıklama yapmaya başlamıştı.
K:Sizin ifadeniz olayın gidişatını değiştirmiyor ne yazık ki Hünkar Hanım. Kenan Bey'i vuran Kamil, Fekeli'nin adamı. Bir süre duraksadıktan sonra devam etti: Üstelik Kamil'in dediğine göre Kenan'ın defterini sen dür ben Hünkar Yaman'dan intikam alırım demiş.
H:Bunu Ali Rahmet mi söylemiş? Yani yani Fekeli mi söylemiş?
K:Kamil'in dediğine göre evet.
Hünkar buruk bir gülümsemeyle başını sallamıştı:Anladım...
------ 1 hafta sonra
Suzan Hünkar'ın kolundan tutup çekiştirdi:Bak şu elbisenin rengi çok güzelmiş!
H:Az evvel aldın benzerini.
S:O başka bir yere bunu bizim oğlanın sözünde giyerim.
H:Evlenecek kız bulamadın ki daha.
S:O kolay kısmı canım. Kıyafet seçmesi gelin seçmekten daha zor.
Dükkan sahibi içeriden çıkıp saygıyla ikisini de selamladıktan sonra Suzanla beraber içeriye girdiler. Hünkar bir süre bakındıktan sonra sıkılarak dışarıya çıkmıştı ki Suzan dükkandan çıkıp elindeki fularlardan birini Hünkar'ın üstüne tuttu:Bunu da sana alalım!
Hünkar gülümseyerek Suzan'ın elini ittirdi:Vallahi delireceğim! Sabahtan beri altını üstüne getirdik Adana'nın. Kenan sana kızmakta haklı.
Suzan elindeki fuları Hünkar'ın eline tutuşturdu:Olsun alalım.
Hünkar Suzan'ın elinden kurtulmak için etrafa bakındığı sırada Berika ve Nedret'in yanlarına yaklaştığını gördü. Onların geldiğini gören Suzan kaçarcasına dükkan sahibinin peşinden içeriye girip Hünkar'ı çoktan oracıkta bırakıvermişti bile. Hünkar samimiyetsiz bir gülümsemeyle ikisiyle selamlaştıktan ve neden burada olduklarına dair meraklarını az da olsa giderdikten sonra Berika'ya döndü:Berikacığım nasılsın?
B:Çok iyiyiz Hünkar Hanımcığım çok iyi. Gelir gelmez kalan davetiyeleri satma işine giriştik Nedretle.
Nedret gururlu bir bakışla gülümsedi:Sona kalan 200 bileti de sattık.
Hünkar gülümseyerek Nedret'in koluna dokundu:Vallahi tebrik ederim kızlar sizi !
N:Esas biz sizi tebrik ederiz Hünkar Hanım. Ailece böyle yüce gönüllü,affedici olmanız ne hoş.
Hünkar anlamayarak Nedret'e baktığında Berika'nın kolunu dürterek onu susturmaya çalıştığını gördü. Nedret umursamadan konuşmayı sürdürdü:Az evvel diyorum biletleri Kenan Beyle Ali Rahmet Fekeli'ye sattık. Kenan Bey bizim Hünkar'ın hayır işi deyince yarışır gibi kalan biletleri kapıştılar vallahi.
H:Ne güzel işte ! Bunda yüce gönüllülük diyecek bir şey yok ki Nedret.
B:Biz ikisini yan yana görünce şaşırdık da. Sonuçta Fekeli cezasını çekmiş olsa da Adnan Bey'in katili. Kenan Bey'in amca oğluydu aynı kanı taşıyorlardı.
H:Onlar çok eski dostlar...
B:Mutlaka mutlaka öyledirler. (İmalı bir gülüşle Hünkar'a bakarak konuşmayı sürdürdü) Eski dostuyla böyle yan yana olması temiz bir sayfa açması çok hoş. Sonuçta olanı da öleni de geri döndürmüyor hiçbir şey.
Hünkar aynı imalı gülüşle Berika'yı süzdü:Adanalıların dostluklara ne kadar kıymet verdiğini en iyi senin bilmen gerekir Berikacığım. Kocan da öyle iyi adamdı ki eski hanım dostlarını evsiz barksız bırakmamıştı sağ olsun.
Berika bozulduğunu belli etmemeye çalışarak elindeki zarflara baktı:Bizim daha çok işimiz var Hünkar Hanımcığım.
Hünkar zafer kazanmış bir edayla çenesini havaya kaldırarak kenara çekilip yolu açtı: Tutmayayım ben sizi.
Berika ve Nedret yanlarından ayrılınca Hünkar dükkana girmek için adım atmıştı ki Kenanla Ali Rahmet'i fark etti. Kenan muzip bir bakışla Hünkar'ın yanından ayrılan Berikaları işaret ediyordu:Bakıyorum havadisimiz bizden önce ulaşmış sana.
Hünkar başını çevirip Berikaların arkasından baktı:Öyle...
Dükkandan çıkan Suzan Kenan'a yakalandığını fark edince gülümseyerek yürümeye devam etti:Vallahi bir şeycik almadım! Üç beş parça bir şey. Şimdi alacağım bir dahaki seneye kadar hiçbir şey almayacağım tasarruf edeceğiz böyle.
Dükkan sahibi Hünkar'ın elindeki fuları fark ederek Hünkar'ın eline yöneldi:Kusura bakmayın ben bunu paket yapmayı unuttum.
H:Yok almayacağım elimde kalmış.
S:Ama çok yakışırdı gözlerine. (İmalı bir gülüşle başını Ali Rahmet'e çevirerek sordu)Değil mi ?
K:Beğenseydi Hünkar alırdı zaten Suzan.
Dükkân sahibinin gidişiyle oluşan kısa sessizliğin ardından Hünkar başını Suzan'a çevirdi:Hadi gidelim akşama kadar çok işimiz var.
Suzan başını sallayarak kabul ettikten sonra vedalaşıp ayrılmışlardı. Biraz uzaklaşmışlardı ki Suzan arkasına dönüp Ali Rahmetle abisine baktı, imalı imalı gülerek Hünkar'ın kolunu çekiştirdi:Hâlâ bakıyor!
H:Suzan !
S:Ne var canım? Ayıp değil günah değil! Sen bekarsın o bekar ! Gören de iffetsiz kadınlar gibi şe-
Hünkar Suzan'ın sözünü keserken kolundan çekiştirip önüne döndürdü:Ayıp değil günah değil belki ama adam benim kocamın katili.
Suzan umursamaz bir tavırla gözlerini devirdi:O ufacık bir detay canım ne olacak !
H:Ufacık?
S:Adanalılar neleri unuttular nelere göz yumdular bunu da unuturlar ! Hem zamanında ağabeyim de evlen demedi mi sana ?
H:Ağabeyin evlenmemi söylerken Ali Rahmet'i kastetmemiştir herhalde!
S:Hâlâ seviyorsun değil mi Hünkar?
H:Ne sevmesi Suzan ? O zamanlar ikimiz de gençtik... Hayranlıkla aşk arasındaki farkı göremeyecek kadar genç...
---
Hünkar'ın kapı girişinde dernekteki hanımlarla herkesi karşılamasının ve Suzan'ın kadınların kıyafetlerine yaptığı eleştirilerin ardından yemek yemek için masalara geçmişlerdi. Demir dernek kadınlarını vitrindeki süs bibloları gibi gördüğünden Hünkar'ın onca ısrarına rağmen katılmamıştı. Berika kendi konuşmasını yaptıktan sonra Hünkar'ı kürsüye davet edince Hünkar gülümseyerek mikrofonu eline aldı:Yıllar evvel Çukurovalı hanımlar olarak bu derneği kurarken rahmetli kayınvalidem Safiye Hanım kimsesiz çocuklara yardım edecek olmanın mutluluğu içindeydi.
Kenan sahnedeki Hünkar'dan gözlerini alıp sağında oturan Suzan'a eğilerek fısıldadı:Doğru mu bunlar ?
Suzan da Kenan'a doğru eğilerek fısıldadı:Uyduruyor... Yengem "El alemin anası babası belli olmayan çocuklarına para mı vereceğim bir de? " demişti.

 Yengem "El alemin anası babası belli olmayan çocuklarına para mı vereceğim bir de? " demişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Gif olduğu için jet hızında bir canlandırma oldu 😄)

Kenan gülerek başını Hünkar'a çevirdikten sonra önüne eğip gülmemeye çalışarak konuşmayı dinlemeye devam etti.
H:Bu gece burada bulunuşumuz ve sizlerin yaptığı bu bağışlar başka bir hayat için umut olup küçücük bir çocuğun hayatını değiştirecek. Yardımlarınız için hepinize teşekkür ederiz.
Gecenin sonunda Hünkar Suzanla dışarıdaki arabaya yürürken geride kalan Kenan'ın Ali Rahmet ile tokalaştığını gördü:Kenan!

Kenan Hünkar'ın sesini duyunca Ali Rahmet'i geride bırakıp arabaya yöneldi. Hünkar'ın kapısını açtıktan sonra kendisi de geçip şoför koltuğuna oturdu. Suzan kendi kapısını kendi açıp sinirle arka koltuğa otururken söyleniyordu:Biz de kendi kendimizi buyur edelim. Ne yapalım?
Yolda Suzan'ın derneğin diğer hanımlarına yaptığı eleştiriler arasında Hünkar başını Kenan'a çevirdi:Önce Suzan'ı bıraksan olur mu?
Kenan:Vallahi Berika'nın giydiği çirkin elbiseyi onuncu dinleyişim olduğundan bu teklifi reddetmeyeceğim.
Suzan:Çirkindi yalan mı?
İkisi gülmeye başlayınca Suzan küçük çocuklar gibi söylendi:Konuşmuyorum ikinizle de !
Konağın önüne geldiklerinde Suzan sessiz sedasız açtığı arabanın kapısını ikisine de tavırlı bir halde çarparak kapattı. Hünkar gülerek Suzan'ın konağa girişini izledikten sonra Kenan konağın bahçesinden çıkıp toprak yoldan diğer konağa sürmeye başladı. Yol boyunca hiç konuşmamışlardı ki Hünkar konağın kapısına yaklaşınca bu sessizliği bozdu:Burada dur Kenan, konuşalım.
Başını şoför koltuğunda oturan Kenan'a çevirdi:Nasılsın? Rahat uyuyor musun geceleri ?
Kenan:Geceleri nasıl uyuduğumu sormak için Suzan'ı önce bıraktırmadın herhalde.
Hünkar yüzündeki imalı ifadeyle gülümsedi:Haklısın! Ben de hiç hoşlanmam imalardan o yüzden açık açık konuşayım. Her şeyi biliyorum Kenan. Kendini Kamil'e vurdurtup sonra da Ali Rahmet yaptırdı diye ona iftira attırdığını biliyorum...

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin