XXX.Bölüm

961 36 17
                                    

Uzun bir aradan sonra hepinize merhabalar 🥰 Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi lütfen unutmayın hepinize iyi okumalar.
-----
Hünkar ellerini Ali Rahmet'in elinden çektiğinde aşağıdan gelen kadın sesini daha önce nerde duyduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Ki Ali Rahmet aradığı cevabı bir çırpıda söyleyiverdi. "Lütfiye geldi. Burada aşağıda." dedi keyifle. "Ha şu telefondaki Lütfiyen ! " dedi Hünkar üzerindeki örtüyü itip yataktan kalkarken. Sırtını kocasına dönerek dolaptaki elbiseler arasında seçim yapmaya çalışırken Ali Rahmet de olduğu yerden onu izliyordu.
A:Bilirim böyle emri vakileri hiç sevmezsin ama...Ama aynı zamanda misafir ağırlamayı sevdiğini de bilirim. Haklısın sana söylemem gerekirdi ancak aylar evvelinden Lütfiye ile konuşmuştuk,olanlardan sonra da aklımdan çıkıvermiş işte. Kusura bakma Hünkar.

"Mühim değil. Sonuçta sen Lütfiye Hanım'a karını ilk gece bir başına bırakıp gidecek kadar kıymet veriyorsun. Senin bu denli kıymet verdiğin birine kabalık etmem. Eğer korktuğun şey buysa..." dedi elindeki elbiseyi yatağa bırakıp yeniden dolaba yönelirken.

Ali Rahmet yataktan kalkıp sırtını dolaba yaslayarak sordu:Sen şimdi Lütfiye'yi habersiz getirdim diye mi böyle sitem ediyorsun yoksa başka bir şey yüzünden mi?

"Başka ne sebepten olabilir ? " dedi Hünkar dolabın kapağını kapatırken.
Ali Rahmet bıyık altı gülümseyerek elindeki tesbihe bakmayı sürdürdü:Diyorum ki dün gelen o telefondan sonra sen beni kıskanmış olmayasın.

Hünkar:Ne münasebet ! Ben kıskanç biri miyim Ali Rahmet?

Ali Rahmet gülümseyerek Hünkar'a yaklaşıp dirseğinden kavradı:Hadi itiraf et ! Dün telefon geldiğinde için içini yiyordu kim bu Lütfiye diye.

"Kıskanmadım! " dedi Hünkar kolunu Ali Rahmet'ten kurtarırken. "Yalnızca merak ettim ! Ama bu merak senin hayatına müdahale etme hakkını bana vermiyor diye sormadım bile fark ettiysen. Karından saklayacak kadar hususi bir mesele yalnız seni ilgilendirir. Hem günün birinde benim de seninle paylaşmak istemeyeceğim şeyler olabilir diye buna saygı da duyuyorum."

Ali Rahmet "Lütfiye'yi sen hatırlarsın diye düşündüm. Hani Safiye vardı ya bizim Musa'nın karısı,onun ablası işte rahmetli beyi Muzaffer de ahbabımdı. Ben Bursa cezaevindeyken çok yardımları dokundu." dedikten sonra Hünkar'ın iki kolundan tutup onu kendine çevirdi.
A:Hem ne demek beni ilgilendirmiyor ? Kız vallahi kıskanman hoşuma gitti diye söylemedim!
------
Yapılan kahvaltının ardından Lütfiye bavulu ile merdivenleri adımlamaya başladığında Ali Rahmet karşısında oturan karısına çevirdi bakışlarını:Nasıl sevdin mi Lütfiye'yi?

Hünkar:Bu kadar kısa sürede ancak çocuklar birini sevip sevmediğine karar verir Ali Rahmet.

Ali Rahmet:Orası doğru ama ilk intiba önemlidir neticede.

Hünkar:Neşeli biri

Ali Rahmet gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı:Öyledir

Hünkar elindeki fincanı orta sehpaya bırakırken bakışlarını devirdi:Fazla neşeli...

Çalan telefonun sesiyle Ali Rahmet yerinden kalkıp ahizeyi götürdü kulağına. Belli ki yine gidecekti. Onun soyadını taşımazken bile Ali Rahmet'i daha çok gördüğünü fark etti Hünkar. Yoksa dedikleri gibi evlilik aşkı sahiden öldürüyor muydu ? Ardından Kenan'ın " Seninkisi aşk değil, yaşanamamış bir hayata özlem." sözleri çınladı kulağında. Tam karşıdaki duvarda Rana ile çocukların fotoğrafı dururken başka türlüsünü düşünmek zaten ne mümkündü. Ali Rahmet çıkarken Lütfiye de onunla beraber çıkmıştı. Hünkar'a çok ayıp ettiğini illaha ona bir hediye alması gerektiğini söyleyip duruyordu Ali Rahmet'e. Çetin tamirden gelen arabasının anahtarını verdiğinde o da arabasıyla gözden kayboldu. Hünkar her ne kadar gelişinden pek memnun kalmamış olsa da konakta tek kalmamak için Lütfiye'yle kalmaya bile razıydı o an. Hızlı adımlarla yatak odalarına çıktı. Sağ taraftaki komodinde duran çerçeveyi alıp karşı odadaki Ali Rahmet'in çalışma masasının üzerine koydu. Bir gün daha Rana'nın hatırası altında ezilmeye, Ali Rahmet'in onu sevmiş olabilme ihtimaline katlanmayacaktı. Yeniden salona indiğinde Nazire'ye seslendi hışımla. Karşı duvarda duran fotoğrafı gösterek "Şu fotoğrafı başka bir yere kaldırın Nazire" dedi.

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin