XXXIII.Bölüm

790 29 22
                                    

Herkese merhabalar ! Bölümle ilgili görüşlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın. Umarız bölümü seversiniz. İyi okumalar 💫
------
Hünkar çantasındaki anahtarı çıkarıp orta sehpaya koyacakken Ali Rahmet gömleğinin düğmelerini ilikleyip ıslık çalarak merdivenleri iniyordu. Hünkar onu görünce anahtarı avucuna sıkıştırıp Ali Rahmet'e yaklaştı. Yanağına konan buseden sonra "Günaydın" diyerek tebessüm ettiğinde diğer yanağı da buseden nasibini almıştı. Avcundaki anahtarı gösterdiğinde Ali Rahmet şaşkınlıkla "Nerden çıktı? " dedi. Hünkar anahtarı Ali Rahmet'in avucuna koyup "Allah sevdiği kuluna eşeğini kaybettirip sonra buldururmuş" diyerek gülümsedi.

Ali Rahmet'in anahtar meselesini çözemediğini fark edince de oyunu bozulmuş bir çocuk edasıyla pes edip "Bakıp durma öyle ben aldım anahtarı şimdi de geri veriyorum."

Ali Rahmet: Beni gecenin karanlığında her türlü musibetin ortasına atacaktın yani.

Hünkar: Abartma Ali Rahmet iki adım yol yürüyecektin alt tarafı.

Ali Rahmet: Gecenin bir körü başıma neler neler gelirdi düşündün mü hiç?

Hünkar yüzüne yalandan bir üzüntü ifadesi yerleştirdi elini Ali Rahmet'in yüzüne götürüp "Haklısın hayatım kaçırırlardı maazallah." diyerek kocasının yüzünü sevdi. Ali Rahmet'in aralarındaki mesafeyi kapatma çabasını fark edince de aynı mahzun ifadeyle elini çekip "Bu kadar gaddar olamam yayan bıraktığım bir adamın birde aç kalmasına gönlüm el vermez gidip bir şeyler hazırlayayım." diyerek mutfağa girdiğinde Ali Rahmet "Tam şu anda ne kadar gaddar olduğunu bilmek istemezsin" diye kendi kendine söylenerek salona geçip koltuğa oturdu. Dünü bugünü düşünürken kendini mutluluğun sarhoşluğuna bırakmış bulutların üstünde sürükleniyordu ki Hünkar mutfaktan çıkıp muzur bir bakışla "Bak aklıma ne geldi" diyerek kocasını çekip aldı hayallerin pençesinden. Ali Rahmet ona döndüğünde Hünkar devam etti "Kaybolmuş olsaydın bu hikayede sevdiğini kaybeden ben oluyordum sende şey oluyorsun..."

Ali Rahmet: Ney?

Hünkar kıkır kıkır gülerek cevap vermeden mutfağa girdi tezgaha yaslanıp kendi kendine gülmeye devam ettiği sırada Ali Rahmet de peşinden mutfağa gelip arkasından sarıldı başını iyice boynuna yaslayarak kulağına "Kal demenin binbir türlü yolu var değil mi?" dediğinde gülmesini durdurup ona doğru döndü elini gömleğinin yakalarıyla meşgul edip "Dolapta bir şeyler bulundurmak lazım." dediğinde Ali Rahmet duymazlıktan gelerek karısına iyice sokuldu.
Hünkar bir adım geri gidip ellerini tezgaha yasladı.
Hünkar: Acıktım diyorum Ali Rahmet.

Ali Rahmet: Senin hep böyle vakitlerde iştahın açılır zaten.

Hünkar az evvel açtığı mesafeyi kapatıp ufak bir öpücük kondurdu kocasının dudaklarına ardından kendini hole attı.
Hünkar: Ben arabaya gidiyorum sende oyalanmadan gel.
Ali Rahmet istediğini alamamış olmanın verdiği memnuniyetsizlikle karısını takip etti.
---
Başlayacağım anahtarınıza ha ! diye söylenirken içerideki odadan çıkan genç sekreter "Anahtarınız burada değil muhakkak Baykal Bey'dedir." diye Lütfiye'yi sakinleştirmeye çalışıyordu. Oysa bu cevabı bugün üçüncü kez duyuşu olduğundan Lütfiye'yi daha da sinirlendiriyordu.

"Kendisi de parti binasına gitti toplantı için. Şu iki sokak arkada hemen. İsterseniz bekleyin" dediğinde Lütfiye çoktan merdivenleri inmeye başlamıştı.
Sinirle parti binasından içeriye girdiğinde dışarıdaki daktilonun başında oturan adam gülümseyerek yerinden kalktı.

"İçeride toplantı var efendim."

Lütfiye çantasının sapını sıkarken "Sanki memleketi kurtarıyorlar" dedi bıkkınlıkla. "Ben Baykal Bey'den arabamın anahtarlarını alacaktım siz bir zahmet girip alıverseniz"

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin