XVI.Bölüm

731 55 11
                                    

''Öyle parçalanmışız ki artık daha fazla parçalanmak ölmek demek.''

Adnan'ın bu haber karşısında yüzüne yerleşen sırıtışı ve imalı bakışları Hünkar'a çarptığında Hünkar şiddetli bir titreme hissetti. Sanki bütün dünya omuzlarındaydı. Kalabalıklar içinde yalnız olmaya alışıktı ama bu farklıydı. Göğsünü darlayan soluduğu nefesin hava yerine acı olduğunu hissediyordu. Daha önce hiç bu kadar yalnız hissetmemişti kendini. Tarif edemeyeceği kadar tahribat veren bu histen kurtulmak için babalık hevesi yaşadığına inandığı ama şu durumda bile vazgeçemediği adamın gözlerine bakıp hakkı olmadığının ağırlığını da çıkınına alarak bir sığınak aramak istedi. Ali Rahmet'in gözlerinin içinde kendisine dair ufacık bir his bulma umudu ile ona bakmaya yeltendi ama yanı başından gelen ''... Hünkar Yaman'' sesi bir bıçak daha sapladı yüreğine. Kim olduğunu hatırlatan bu uzun cümlenin sadece sonu çınlıyordu kulaklarında. Adnan'a çevirdi bakışlarını yanı başında duran kocası onun halinden zevk aldığını gizlemeden, büyük bir mutluluk ile çifti ikisi adına tebrik etme faslına çoktan geçmişti bile.

A: Tebrik ederim. (Bütün samimiyeti ile gülümseyerek devam etti.) Cihan mükemmel bir ağabey olacak. Bu sefer ki kız olur inşallah ha Ali Rahmet.
Ali Rahmet bakışlarını yere sabitlemişti. Yine bilmeden aynı acıyı farklı bedenlerde, habersizce yaşıyorlardı. Rana durumu fark edip bu durumun babalık heyecanından olduğuna inandırmaya çalışarak Adnanla kısa bir sohbete girdi ardından Hünkar'ın yanına oturdu. Hünkar'ın halinden belli etmemeye çabaladığı bir haz alıyordu. O eski zamanlardan, ikisi içinde hayat dolu zamanlardan yadigar kalmış mazileri ailelerinin gerçeğiydi. Hünkar bu gerçeği çoktan yaşamış, aşkı yüzünden defalarca sınanmıştı. Ali Rahmet henüz bilmesede o da bu gerçeği en zor yoldan öğrenecekti. Adnan aldığı keyfi inkar etmeden Hünkar'ın gözüne sokmaktan kaçınmadan kahkahalar ile Ali Rahmet ile konuşma derdinde iken Rana da Hünkar ile muhabbet etmeye çalışıyordu. Böyle kocalara sahip oldukları için ne kadar şanslı olduklarını, bu müjdeyi Ali Rahmet ile kaç zamandır sabırsızca beklediklerini ve bebeklerinin eş zamanlı doğacak olmasından ne kadar mutlu olduğunu sahte bir samimiyet ile ballandıra ballandıra anlatırken doktor elinde test sonuçlarıyla gelmişti.
Adnan duymak istemediği gerçeğe hazırlamıştı kendini doktorun vereceği sözde hayırlı haber ile havalara uçacak sonra bu bebekten kurtulacaktı. Planını çoktan yapmış Hünkarla hastahaneye gelirlerken Demir'i yollayacağı adresleri bile düşünmüştü. Düşünmediği tek şey bebeğin babasına ne yapacağıydı onu düşünürse Hünkar'ın canını haddinden fazla yakacağını bildiğinden test sonucu çıkana kadar ertelemişti planının bu ayağını düşünmeyi. Adnan derin bir nefes alıp doktora döndü.
A: Ee hadi ama çok bekledik nedir sonuç?
Doktor önce Adnan'a sonra diğerlerine bakıp söze girdi.
D: Önce sizin sonucunuz ile başlayayım Rana Hanım..
Adnan doktorun sözünü kesip beklemeye sabrı olmadığını gösteren hareketler ile önce onların sonucunu söylemesini teklif etti.
D: Adnan Bey heyecanınızı anlıyorum fakat..
A: Doktor Bey ilk bizim sonucumuzu söyleyin lütfen.. (Hünkar'ın omzuna elini koyup devam etti) Hem bugün benim doğum günüm müjdeniz eşimin bana hediyesi olacak.
D: Peki o halde sizden başlayalım. Bugün size böyle bir müjde veremeyeceğim. Maalesef..
A: Nasıl yani?
D: Bazen hanımların yanlış hissiyatları olur. Gebeliğe yakın belirtiler gösterirler ancak test sonucunuz olumsuz. Hünkar Hanım hamile değil.
Hünkar bütün gece içinde yaşadığı sinir harbinin dışarı akacağının habercisi olan bir kahkaha patlattı. Acı bir gülümseme ile Adnan'a döndü.
H: İyi ki doğdun kocacığım!
Doktor boğazını temizleyip tekrar lafa girdi.
D: Size gelirsek tebrik ederim Rana Hanım hamilesiniz.
''Hamilesiniz'' Hünkar bu cümlenin karşısında bir kahkaha daha patlattı. Etraftakiler anlamsız gözlerle ona bakarken doktor Rana'ya bir şeyler anlatıyordu nihayet yanlarından gittiğinde kendi içlerinde sahte bir tebrik faslı yeniden başlamıştı. Herkes kendi içinde ki düşüncelerin pençelerinde savaş verirken durumdan en az etkilenen Rana elindeki fırsatı değerlendirmek isteyip tekrar Hünkar'ın yanına oturdu. Hünkar sessiz sessiz kıkırdarken Rana'nın eli ile irkildi.
R: Üzüldün biliyorum ama daha gençsiniz merak etme. Bizim mutlu yuvamızın bu bebekle taçlandığı gibi sizin de evinize ikinci bir neşe gelecektir.
Rana'nın bu sahte arkadaşlığından iğrenen bir bakışla ona döndü Hünkar.
R: Hem bak aslan gibi bir oğlunuz var evine git yat dinlen daha iyi olacaksın sabaha.
Hünkar yine önüne dönmüştü bu sefer gülmüyor gecenin başından beri tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakmış öylece yere bakıyordu. Kendi kendine belli belirsiz seslerle söyleniyordu ''Demir var..'' Adnan bu duruma daha fazla seyirci kalmak istemediğinden Hünkar'ın omzundan tutup kaldırmak isteyince Hünkar ani bir öfkeyle kolunu çekti.
H: BIRAK!
Hünkar hıçkırıklar içinde yeniden yerine oturduğunda Adnan'da ne yapacağını bilemez halde evde gitmelerini teklif edip duruyordu ama cümleleri Hünkar'a ulaşmıyordu. Hünkar'ın gözyaşları her geçen dakikayla şiddetleniyordu.
Rana çok kez Ali Rahmet'e gitmeyi teklif etmiş, kolundan çekmeye dahi çalışmıştı ama Ali Rahmet olduğu yere mıhlanmış Hünkar'ı izliyordu. Adnan en sonunda sakinleştirici yaptırmayı düşündü. Hünkar'a hemen geleceğini söyleyip koridorda kayboldu. Hünkar'ın ağlama sesi bütün hastahanede yankılanıyor muydu bilinmez ancak Ali Rahmet bütün dünyaya kulağını kapatmış yalnızca o sesi duyuyordu. O anlarda Hünkar'a uzatamadığı elini kopartmak, bu bilmediği acıyı saramayan gönlünü söküp atmak istiyordu. Daha fazla yerinde duramadı Hünkar'ın yanına gitti. Birkaç kez seslendi ama Hünkar onu duymuyor gibiydi.
F: Hünkar.. Hünkar cevap ver bana. Hü.. Yaman Hanım!
O an Hünkar'ın hıçkırıkları durdu. Gözlerini Ali Rahmet'in gözlerine kilitledi. Sanki bir düşmana bakıyormuş gibi bakıyordu, yeşil bir alev parlıyordu gözlerinin içinde. Gözyaşları durmamıştı ama susmuştu Hünkar. Ayağa kalktı Ali Rahmet de onunla birlikte ayağa kalktı. Hünkar ayakta durmakta zorlanıyordu kalkarken sendelediğinde Ali Rahmet kolundan yakaladı.
F: İyi misin?
İstemsizce, can havli ile çıkan bu soru ile Hünkar başını kaldırıp Ali Rahmet'e daha büyük bir öfke ile baktı. Kendini geri çekip gülümsedi.
H: İyi miyim?
Nefes alış verişleri gittikçe hızlanıyordu, ayakta durmakta zorlanıyordu yeniden Ali Rahmet'e yaklaştı. Zar zor konuşuyordu.
H: Değilim...Hiç iyi değilim... Fekeli!
Sanki düşmanına sesleniyormuş gibi çıkan o son kelimesinden sonra Ali Rahmet'in kollarına yığıldı, seçme şansı verseler açmak istemeyeceği gözleri kapandı.
-----
Merhabalar ❤ Yorumlarda bölüm ile ilgili fikirlerinizi bekliyoruz. İyi okumalar 🥳

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin