X.Bölüm

1.1K 50 16
                                    

Hünkar gözüne gelen güneş ışığıyla gözlerini birazcık aralamıştı. Çarpmanın etkisiyle savrulduğu yerden kalkmadan kollarındaki çiziklere bakarken aralanan gözleriyle sanki anıların kapısı da aralanmıştı. Hünkar geçmişinde nereye baksa keder rengiydi,koskoca bir kül yığınıydı. Ama güzel anıları yerine neden bunlar geliyordu gözünün önüne? Neriman Hanım'ın ısrarlarına rağmen Kenan'ın uzun senelerce ailesinin bulduğu kızları reddettiği zamanlardı. İlk görüşte vuruldum diyerek aile ile tanıştırmaya getirdiği kızları Neriman Hanım aileye uygun bulmadığı gibi Kenan da sahiden aşkla bağlı olmadığından defalarca yüzük atmışlardı. Tam Neriman Hanım Kenan'dan umudu kesmişti ki Kenan yanında Hülya ile çıkagelmişti Adana'ya. Hülya gelen gelin adaylarının arasında en kabul edilebiliri olmasının yanında Hünkar'a da en çok benzeyeniydi aynı zamanda. Hülya bu benzerliği fark edip sorgulamaya başlayınca Suzan şaka ile karışık bir dille "Bizim ailenin beylerinin güzellik anlayışı aynı" diyerek geçiştirmişti. Kenan ise Hünkar'ın zümrüt gözlerindeki manaları yeşil gözlü tüm kadınlara has bir özellik sandığından Hünkar'ın yerine Hülya'yı koymaya çalışıyordu. Unutmaya çalışırken istemsizce ikisini kıyaslamaya, Hülya'nın yerinde Hünkar olsa neler olacağını hayal etmeye başlarken buluyordu kendini. Akşama da nihayet nişanlanıyorlardı. Bu nişanla Hünkar'a ilelebet veda ediyordu Kenan. Onun gözlerine benzeyen gözlerde bulmayı umduğu saadetle...
Hünkar tüm bunlardan habersiz bankada Şermin'in savurduğu paraların hesabındaydı. 1 saatten fazladır oturmuş banka müdürünü bekliyor,nişana erkenden yetişebilmek için planlar yapıyordu ki nihayet beklediği kişi kapıda göründü.
Banka müdürü:Hünkar Hanım kusura bakmayın hesap dökümlerini bulmamız biraz zaman aldı. Elindeki kağıtları uzatırken onunla birlikte bir hesap cüzdanı da uzattı: Adnan Bey'e de özürlerimizi iletin lütfen.
Hünkar uzatılanları alırken sordu:Ne için bu özür peki?
B:Mersin'deki akrabanıza her ay düzenli olarak giden mebla için. Bu ay bir aksaklık oldu Adnan Bey de bu yüzden sabahtan buradaydı.
Hünkar:Akrabamıza mı?
B:Baba tarafınızdaki şu uzak akrabanız...
Hünkar anlam veremeyerek elindeki cüzdanı açınca içindeki isimle hayatını kurduğu tüm yalanlar yine karşısına dikiliyordu. İnanamayarak defalarca okumuştu o yürek yakan ismi. Sevda...Sevda Çağlayan... Adnan'ın yıllar önce buluşmayı bıraktım diye yalanlarla Hünkar'ı kandırdığı sevdası
----
Kararan havayla yatak odasına vuran gün ışığı olacaklardan korkarcasına kaçarak gitmişti. Hünkar elinin tersiyle gözyaşlarını silerek yataktan kalkıp odanın ışığını açtı. Sanki hiçbir şey olmamış aldatılmanın can yakıcı yüzüyle karşılaşmamış gibi hazırlanmaya başladı. Bu evlilikte mutluluklarının kumdan bir kale olduğunun farkındaydı en başından beri. Ancak gelgit saati belli olmadığından Hünkar hep sabırla çabalamış,suların geç yükselmesini umut etmişti o kumdan kaleyi sağlam tutabilmek için. Ama şimdi gelgit saati gelmiş o kale çoktan yıkılmıştı Hünkar da bir yıkıntıya muhafızlık ediyordu belli ki.
Adnan yatak odasının kapısından girince şaşırmış gözlerle Hünkar'ın üstündeki siyah elbiseyi süzdü:Böyle mi gideceksin?
Hünkar:Beğenemedin mi ?
Adnan üzerindeki ceketi çıkarıp yatağın üzerine koyarken bir taraftan da gömleğinin düğmelerini açıyordu:Beğendim çok beğendim de...Birkaç ay evvel diktirdiğin elbiseye ne oldu ?
H:Canım bunu giymek istedi. (Ağzının içinden mırıldanarak)Böylelikle biten evliliğimizin yasını tutmuş olurum.
--
Arabayla diğer Yaman konağına geldiklerinde Hünkar'ın arabadaki suratsız yüzü bir anda gülüşüyle aydınlandı. Hünkar Suzan'a ve Neriman Hanım'a sarılıp Hülya'ya yardım etmek için yukarı kata çıktığı sırada Adnan da Ali Rahmet ve Kenan'ın yanına gitmişti. Sohbet ilerlediğinde Adnan Kenan'ın sırtına vurdu:Müzmin bekarlıktan kurtuluyorsun ha bugün?
Kenan babasını taklid ederek konuşmaya başladı:Vallahi ayıp! Tarladaki ırgattan,konaktaki beye kadar herkese malamat olduk !
Kenan'ın gerçekçi taklidi üzerine ikisi de kahkahalarla gülerken Kenan Halis Bey'le konuşan Hünkar'ı fark etti. Hünkar Hülya'nın soğuk tavırlarına katlanamayacağını fark edince sinirli bir şekilde aşağıya inmiş o esnada Halis Bey'in dert yandığı tatlı sohbetiyle kendi derdini unutmuştu.
Halis:Vallahi rahmetli babana öyle imreniyorum ki ! O vakitler oğlum olmadı diye anneciğine çektirmediği eziyet kalmamıştı (Karşıda yan yana duran Adnan Kenan ve Ali Rahmet'i göstererek)Şu ikisinin şimdiki halini görse senin gibi bir kızı olduğuna şükretmekten başını secdeden kaldırmazdı! Hünkar kahkahalarla gülerken Adnan da Kenan ve Ali Rahmet'in gözlerindeki hayranlığı göremeyecek kadar sinirle bürünmüş gözlerle Hünkar'ı izliyordu. Ona bir kere bile içten gülmemiş kadınla, gülüşüyle neşe saçan bu kadın aynı kişi miydi ? Davetliler konağı doldurduğunda nişan kesilmiş Kenan ve Hülya'yla beraber diğer davetliler de dans etmeye başlamıştı. Hünkar kucağındaki kız çocuğunu gülümseyerek annesine uzatıp masaya doğru yöneldiğinde onu fark eden Adnan ayağa kalkıp elini Hünkar'ın beline koyarak fısıldadı:Tüm tanıdıkların gözünü yeterince boyadıysan gel biz de dans edelim.
Hünkar elini Adnan'a uzatırken fısıldadı:Tanıdıkların gözünü boyamaya ne lüzum var Adnan?
Adnan bıkkınlıkla Hünkar'ın elini tutup Kenan ve Hülya'nın dans ettikleri yere sürükledi. Bu esnada Hünkar'a sorular soruyor ama her defasında kısa kısa cevaplar alıp tersleniyordu. Hünkar o sırada Adnan'ın kollarındaydı ama kalbi de gözleri de onda değildi. Kaçamak bakışlarla Ali Rahmet ve Rana'yı izliyordu. Bir ara Rana ile göz göze geldiklerinde Hünkar yakalanmış olmanın verdiği utançla başını çevirip sanki herkesi aynı dikkatle izliyormuş gibi davranmaya başladı bu sırada Adnan Kenan'a yaklaştı:Güzel nişanlınla biraz da ben dans edeyim.
Adnan Hülya ile dans ettiği sırada Kenan da Hünkar'ın kokusuyla bambaşka bir dünyaya öylesine dalmıştı ki Hünkar'ın elini sıktığının farkında bile değildi.
Hünkar imalı bir şekilde gülümseyerek onu daldığı rüya aleminden uyandırdı: Ne kadar çapkın olduğunu bilmesem bir kadının elinin nasıl tutulacağını bilmiyorsun diyeceğim. Elimi sıkıyorsun.
Kenan elini gevşeterek gülümsedi:Afedersin.
Hünkar başını yana çevirdiği anda gözü Hülya'ya takıldı. Mutlu olması gereken bu günde rüzgarda savrulan yaprak gibiydi. Hissettiklerinden çok ona söylenenleri yapıyordu tıpkı Hünkar'ın kendi düğününde yaptığı gibi. Gözlerini Kenan'ın gözlerine dikerek sordu: Sahiden evlenecek misin ?
Kenan beklemediği bu soruyla yarınlardan umutlu bir çocuk gibi sordu:İstemiyor musun?
H:Hayır.
K:İstemiyorsan evlenmem...
H:İstemiyorum çünkü bu aileye bir mutsuz evlilik yeter diye düşünüyorum. Adnan gibi seviyorum diye evlenip defalarca aldatan bir koca olmanı istemiyorum.
Kenan Hünkar'a cevap vermek için hazırlanıyordu ki şarkının bitişiyle Hünkar ondan ayrıldı ama Kenan yaşadığı düş kırıklığından bir türlü ayrılamıyordu.
Davetin bitişiyle erkeklerin aldığı kararla gençler olarak şehir kulübüne gidiyorlardı. Adnan masadaki herkese siyasete atılma planlarını anlatıyor ona vadedilen konumu övüyordu. Adnan'ı dinleyenlerden Ali Rahmet dışında hepsi onun bu kararını destekleyen şeyler söylüyordu.
Ali Rahmet:Yapma yahu! Böyle bir zamanda siyasete atılmak akıllı adam işi mi?
Adnan:Sen de biliyorsun ki bu işler cesaretle alakalı Ali Rahmet. Çok şükür o da bende var. Hem Adnan Bey de bir toprak ağası..
Adnan'ın konuşması Hünkar'ın kahkahalarıyla bölündüğünde masadaki herkes başını ona çevirmişti. Hünkar gülmeyi bırakıp yanında oturan Adnan'a döndü alaycı bir gülümsemeyle:Adnan Menderes'le adaş olmanız siyasette başarılı olacağın manasına gelmiyor Adnan! Masada oluşan ciddi havayla beraber Hünkar gülümseyerek Hülya'ya baktı:Hadi Hülya sen bize biraz kendinden bahset ! Malum apar topar nişanlandınız. Neriman yengemler seni istemeye geldiğinde Adnan'ın kavuşamadığı aşkı yüzünden gelemedik İstanbul'a. Bu yüzden pek tanımıyoruz seni.
Adnan sinirli bakışlarını Hünkar'a yönelterek sordu:Ne aşkından bahsediyorsun sen ?
Hünkar yine gülerek omuzlarını silkti:Politika Adnancığım politika.
Hülya'nın anlattıklarını herkes ilgiyle dinledikten sonra masada yeniden başka şeyler konuşulmaya başlanmıştı. Erkekler siyasi meseleleri konuşurken Suzan evliliğinden ve kocasından dert yanıyordu,Hülya mesleğindeki zorlukları,Rana da çocuklarını anlatıyordu. Ama Hünkar bu muhabbetlerin tümünü sadece dinlemekle ve önünde boşalan kadehi doldurmakla yetiniyordu. Kenan ve Ali Rahmet kaçamak bakışlarla onun neden bu kadar içtiğini anlamaya çalışıyordu. Ali Rahmet bu hüznün sebebinin Kenan'ın evliliği olduğu düşüncesini Hülya'nın Hünkar'a olan benzerliğiyle birleştirince Kenan'ı boğmamak için kendini zor tutuyordu.Hünkar ise elindeki Yaman yüzüğüne bakıp düşünüyordu. Bu soyadı için mi babası tüm hayatını karartmıştı yani? Yıllar evvel Ali Rahmet'in bu kadar zengin olacağını bilse babasının onu Ali Rahmet'e vereceğini söylemişti annesi. İçinden bir ses "Verse ne olacaktı? Yine seni sevmeyen bir adamla evli olacaktın" diyerek Hünkar'ı suçlarken başka bir ses de "Ali Rahmet gençliğinde sana aşık değildi ama evlendiğinizde o da senin onu sevdiğin gibi sever, sevmese de şu an sadık bir kocan, mutlu bir yuvan olurdu" diyerek onu daha derin bir pişmanlık çukuruna itiyordu. Hünkar kendi kendine düşünmeye devam ederken Kenan çalan hareketli parça ile ayağa kalkıp üzerindeki ceketi ve papyonu çıkardı. Gülümseyerek gömleğinin kollarını sıvarken sitem ediyordu:Sözde eğlenmeye gelmiştik! Cenaze evine çevirdiniz! Siyaset ve dedikodu dışında bir şey konuşulmadı. (Elini Hülya'ya uzatarak)Gel sevgilim dans edelim hadi!
Hülya kesin bir dille Kenan'ı reddedince Kenan Suzan'a elini uzattı. Suzan tarafından da teklifi reddedildiğinde nihayet teklifin esas sahibine sıra gelmişti.
Hünkar:Yok ben dans edemem Kenan! Bu danslar pek benlik değil!
Kenan zorla Hünkar'ı yerinden kaldırıp elinden tutarak çekiştirirken şakayla karışık bir tavırla Adnan'ın omzuna vurdu:Karını çalıyorum birader !
Hünkar mahcup bir ifadeyle gülümserken Kenan onu rahatlatmaya çalışıyordu:Bir şey yok canım rezil falan olmazsın! Hem herkes sarhoş yarına hatırlamazlar bile!
Hünkar gülümseyerek Kenan'ın omzuna elini koydu:Ben hatırlayacağım ama.
Kenan tam yavaş yavaş dans adımlarını gösterip anlatmaya hazırlanıyordu ki Hünkar o anlatmadan dans etmeye başladı.
Kenan çapkınca gülümseyerek elini Hünkar'ın beline iyice sardı:Bilmiyorum diyenden korkacaksın zaten !
Hünkar gözüyle şarkıyı söyleyen solisti gösterdi:Çok güzel söylüyor değil mi?
K:Kim acaba?
H:Masaya gidince Adnan'a sorarız mutlaka tanıyordur.
Kenan gülerek Hünkar'a bakarken Hünkar da dayanamayıp gülmeye başlamıştı. Bu görüntü yalnız Adnan ve Hülya'nın içindeki kıskançlık alevini harlamakla kalmamış Ali Rahmet'e de sıçramıştı. Hünkar'ı kıskanmaya dahi hakkı olmadığı hissiyle önündeki kadehi tek dikişte bitirirken Suzan gülen gözlerle önüne dönüp keyifle konuşmaya başladı:Vallahi Hünkar çok güzel dans ediyormuş da fark edememişiz!
Adnan sinirli sinirli garsonlardan birini çağırıp Hünkar'ın şarap kadehini uzatırken sinirine hakim olmaya çalışarak umrunda değilmiş gibi gülümsedi:Sarhoş oldu da ondan!
--
Konağa geldiklerinde Hünkar makyaj masasının pufuna oturmuş açıktaki saçlarını geriye atarak kulağındaki küpeleri çıkarıyordu. Adnan odadan içeriye girdiğinde ellerini birbirine vurarak alkışlamaya başladı:Tebrik ediyorum karıcığım (!) Güzel sarhoş taklidi yapıyorsun herkes inandı sahiden sarhoş olduğuna!
Hünkar önüne dönmeden aynadan Adnan'a bakarak konuştu:Senin sadık eş taklidinden daha gerçekçi olduğu kesin!
Adnan sesi tüm konağı inleterek bağırmaya başladı: Ne senin derdin ha !
Hünkar ayağa kalkıp makyaj masasının çekmecesinden öğlen banka müdüründen aldığı ve ağlarken elinde büzüştürüp durduğundan kenarları bükülmüş hesap defterini çıkardı. Adnan Hünkar'ın cevap vermek yerine sessizce hareket etmesine de sinirlenmişti:Yüzünü dön bana ! Söyle neydi bu akşamki halin?
Hünkar yatağın diğer tarafındaki Adnan'a yaklaşıp elindeki hesap cüzdanını yüzüne fırlattı:Bir de hesap mı soruyorsun utanmadan ?
Adnan yatağın üzerine düşen hesap defterini açıp derince bir nefes almıştı ki Hünkar sinirle devam etti:Hünkar'ın akrabası sıkıntıda para gönderiyoruz öyle mi? (Küçümseyerek Adnan'ı süzdü)Sahiden mi ? Metresini gizlemek için bulabildiğin en iyi yalan bu mu? Boşanmak istiyorum Adnan! Yıllar evvel gözümü evlat hasretiyle korkutmuştun,Yamanlar'a düşman olursam tüm Adanalının Koçoğlu sülalesine düşman olacağıyla! Demir büyüdü üniversiteye gidiyor onunla tehdit edemezsin artık. (Kaşını çatarak sinsice gülümsedi)Hem bu süreçte sen de bayağı düşman kazandın canını yaktığın insanları sıraya dizsek burdan Mersin'e yol olur! Hem biricik metresinden uzak kalmamış olursun bu yol sayesinde.
Adnan:Ne boşanması ha ! Ne diyorsun sen ? Kendin bu evlilik boyunca çok mu sadıktın sanki ?
Hünkar:Ne saçmalıyorsun sen ?
Adnan yatağın diğer ucundan yavaş yavaş yürüyerek Hünkar'ın yanına gelmiş ellerini arkasında kavuşturmuş Hünkar'ın etrafında turluyordu :Evliliğimiz boyunca bir düşünce vardı ki aklımı kurt gibi kemirip durmuştu. Senin başka bir erkeği düşlediğin düşüncesi! Beni sevmiyordun zorla evlenmiştin biliyorum! Mesut olmak için iyi kötü çabaladığını bildiğim gibi. Ama bir şeyi bilmiyordum. Bu gizemli beyin kim olduğunu...
H:Kendi suçunu bastırmak için paranoyakça uydurduğun şeyleri anlatma bana !
Adnan işaret parmağını havaya kaldırarak turlamaya devam etti:Şişt! Dinle! Seni aldattığımı biliyordun. (Hünkar'ı baştan aşağıya süzdü) Zekanı hep takdir etmişimdir. Senin gibi hırslı ve kindar kadınlar böyle durumlarda hele ki böyle zekilerse mutlaka intikam almanın bir yolunu bulurlardı. Düşünüp duruyordum Hünkar'ın bulduğu yol ne diye? Tam da bu noktada hatıralar yardımcı oldu.
Hünkar bağırarak kapıya yöneldi:Saçmalıklarını dinlemeyeceğim Adnan!
Adnan Hünkar'ın kolundan tutup sertçe geriye çekti:Sana dinle dedim ! Yıllar evvel sizi görmüştüm Ali Rahmet'le at binerken. Gelip geçmiştir dedim evliliğimizin başlarında ama sonra biz ortak olunca senin verdiğin tepki,yemeklerdeki kaçamak bakışların elini ayağını nereye koyacağını bilemeyişlerin esas şüpheliyi hep Ali Rahmet yapmıştı gözümde!
H:Kendi yaptıklarına bakmadan utanıp sıkılmadan şu söylediklerine bak!
Adnan bağırarak Hünkar'ın omuzlarından tutup sarstı:Hünkar sus dedim sus!
Sonra çocuğunu dövüp de pişman olmuş bir baba şevkatiyle Hünkar'ın omuzlarından dirseklerine kadar okşayarak konuşmaya başladı:Ama bugün gözümü açtın!
Hünkar Ali Rahmet'i izlerken yakalanmış olmanın ve bunun sonucunda Adnan'ın ona yapabileceklerinin korkusuyla mırıldanır gibi güçsüz bir sesle sordu:Nasıl?
Adnan ellerini Hünkar'ın omuzlarından çekti: Bu akşamki danstan da anlaşıldığı üzere aşığını seçerken çok uzaklara bakınmamışsın diyorum! Doğrusu babanın Yaman soyadına olan zaafını biliyordum ama senin de zaafın olduğundan haberim yoktu karıcığım!
Odanın içinde yeniden volta atmaya başlamıştı ki birkaç dakika sonra büyük bir gizemi çözmüş gibi gözünde yanıp sönen o ışıkla Hünkar'a döndü:Tabi ya! Ali Rahmet ile her buluşmanıza bir şekilde Kenan da dahil oluyordu o zamanlar. Evlendiğimizde hep çevremizdeydi,konağa girip çıkıyordu siz de bu sayede bu yasak aşkı kolay kolay sürdürdünüz!
Hünkar:Yeter ! Anladın mı yeter! Kafanın içinde neler kuruyorsun neler düşünüyorsun bilmiyorum ama yeter !
Adnan dindiremediği öfkesiyle Hünkar'ı bileğinden tutup kendine çekmiş diğer eliyle de Hünkar'ın yüzünü zorla kendine çevirmişti. Bağırarak Hünkar'ın yüzüne haykırmaya başladı kendince doğru saydığı tüm gerçekleri:Kardeşim saydığım Kenan'la aldatmadın mı beni? Hah!
Hünkar'ı serbest bırakmıştı ki öfkesine hakim olamadan belini sarıp yeniden esir aldı. Hünkar ellerini Adnan'ın göğsüne koymuş iterek ondan kurtulmaya çalışıyordu. Adnan Hünkar'ın yana çevirdiği yüzünü zorla kendine çevirip sinirden ateş saçan gözlerini Hünkar'ın zümrüt gözlerine dikmişti. Hünkar'ın başkasıyla olmuş olması düşüncesi onu tümden delirtmişti: Bir kere olsun doğruyu söyle bana...Demir onun oğlu mu ?

-------
Günaydın,tünaydın,iyi akşamlar günün hangi saatinden bu hikayeyi okuyorsanız hepinize merhabalar ❤
Yorumlarda düşüncelerinizi belirtin lütfen

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin