XXXIV.Bölüm

617 20 7
                                    

Herkese merhaba! Geçiş niteliğinde bir bölüm olduğundan umarız sıkılmadan okursunuz. Şimdiden iyi okumalar 💫❤

Kahvaltı masasındalarken Çetin elindeki lilyum buketiyle içeriye girdi. Muzur bir ifadeyle  "Bunlar sanaymış Lütfiye abla" diyerek masaya daha da yaklaştığında Ali Rahmet kimden geldiğini çoktan tahmin ederek:İstemiyormuş ablan çiçek miçek Çetin! Alerjisi varmış geri gönder gönderene!

Lütfiye Ali Rahmet'e ters bir bakış atarak yerinden kalkıp Çetin'in elindeki buketi aldığında üzerindeki notu okuyup gülümsedi. Ali Rahmet sandalyeden kalkıp Hünkar'ın yanağına öpücük kondurdu. Ardından huysuz ihtiyarlar gibi söylenerek "Ben kahvemi fabrikada içerim,hadi Çetin gidelim oğlum" dediğinde Hünkar da gülümseyerek masadan kalkmıştı. Ali Rahmet kapıdan çıkınca yanlarına gelen Nazire'den iki kahve isteyip Lütfiye'nin yanına oturdu.

"Çok hoş çiçekler. Baykal Bey'den mi ?

Lütfiye:Hı ! Dün akşamki yemeği ben ısmarladım diye teşekkür için yollamış.

----
Ali Rahmet öğle yemeği için kulüpten içeriye girdiğinde ortadaki büyük masaya oturmuş Baykal ve partilileri ile denk geldi. Görmezlikten gelip geçip bir masaya oturacaktı ki Baykal gülümseyerek ayağa kalkıp onunla tokalaştı.

"Gel bizle ye. Biz bizeyiz yabancı yok" dediğinde garson masaya yeni bir sandalye eklemişti. Ardından Baykal karşılarında oturan Salih'i takdim etti.

"Salih Bey'i hatırlarsın belki Ali Rahmet. Kendisi  bizim partiye geçti."

" Hatırladım. Ava gitmiştik birlikte. "

"Doğru hatırladınız!  Hünkar Hanım Adnan Yaman'ı vurmuştu"

Masadaki herkes şaşkınlıkla birbirine bakarken Baykal konuyu değiştirdi.

"Sen gelmeden evvel, Çukurova'nın ileri gelen ailelerinden fikir alalım diyorduk tam da.  Senden, Yamanlardan, Hünkar Hanım'ın baba tarafındaki akrabalarından işte.

Salih imalı bir gülüşle "Karşı tarafa seçimi kaybettirmek istiyorsak, danışacağımız tek kişi Ali Rahmet Bey'in eşi olmalı bence. Zira kendisi rahmetli kocasına bile seçim kaybettirdi. " dediğinde herkes ikinci bir şok yaşıyordu.
------
Hünkar ve Lütfiye Azize Hanım'ı ziyaret edip Yaman konağından döndüklerinde salondaki çiftli koltukta oturan Ali Rahmet'i bulmuşlardı karşılarında. Lütfiye üzerini değiştirmek için merdivenleri çıkarken Hünkar geçip kocasının yanına oturdu.

"İşlerim erken bitti" dedi Ali Rahmet karısının arkasına kırlent koyarken.

"Nasıldı bugün? Yorulmuşsun belli." dedi Hünkar onun bu keyifsizliğini yorgunluğuna yorarken.

"Baykal Bey ve taifesine denk geldim öğlen. Seneye olan seçimler için belediye başkanlığı teklif ediyorlar. " dediğinde Hünkar şaşkınlıkla Ali Rahmet'e bakıyordu. Zaten reddetmişti ya nedense desteklenmeye, Hünkar'ın arkanda dururum demesine ihtiyaç duyuyordu.

Hünkar beklentilerinin tam aksi şekilde "Kabul etmedin inşallah! " dediğinde Nazire "Ağam sofra hazır" diyerek araya girmişti. Ali Rahmet muzur bir ifadeyle masaya yürürken Hünkar da peşi sıra onu takip ediyordu. Baş köşeye oturduğunda sandalyesini çeken karısına baktı "Niye yakıştırmıyor musun yoksa kocana ? " dedi yarı sitemle.
Hünkar dirseklerini masaya yaslayıp çenesini eline dayadı.

Öyle bir şey mi dedim Allah aşkına ! Siyaset senin gibi bir adamı ne kadar yıpratır tahmin edemiyor musun?

Ali Rahmet öğleden beri içinde tuttuğu düşünceyi bir çırpıda söyleyiverdi: Yanlış hatırlamıyorsam Adnan'ı bu hususta sonuna kadar desteklemiştin!

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin