XXXII.Bölüm

661 32 19
                                    

Ali Rahmet:Ben sen nasıl mutlu olacaksan onu yapalım demek istiyorum Hünkar.

Hünkar elini göz pınarına götürürken "Sen istiyor musun ? " diye sordu başını öne eğerek.

A:Elbette istemiyorum! Ömrüm boyunca seninle evli olmayı hayal etmişken hele.
Hünkar ona direnen gözyaşları yanağından süzülürken buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Eminim böyle hayal etmemişsindir. " dedi ağlamaklı bir sesle. Doğrusu kendisi de böyle hayal etmemişti. Ne gençlik yıllarında ne de Ali Rahmet İstanbul'da o dar sokakta evlenme teklifi ederken.

Ali Rahmet: Senden gelecek her şey kabulüm. Seni istemiyorum dersen-
Hünkar dolu gözlerini ona diktiğinde bir anlığına duraksadı. Tam sözlerine devam edecek direnci kendinde bulmak için kafasını başka tarafa çevirmişti ki Hünkar'ın ceketini üzerine geçirip ayağa kalkışıyla ona döndürdü gözlerini. Nereye gidiyorsun dedi ancak Hünkar duymazlığa gelerek önündeki düğmeleri iliklemeye devam ediyordu.
Tam şu anda bu lokantayı benim başıma yıkacak dedi Ali Rahmet kendi kendine. Ancak Hünkar onun düşündüğünün tam aksi bir sakinlikle elindeki kadife kutuyu bıraktı masaya.

" Daha fazla bu meseleyi konuşmak istemiyorum Ali Rahmet. Bana kalırsa sen de biraz susup düşün! Böyle yaparak mazimize, benim sevgime, sana olan sadakatime ettiğin ihaneti düşün! " diyerek uzaklaştığında Ali Rahmet pişmanlık ve peşinden gidip gitmeme konusunda kararsızlılıkla oracıkta kalmıştı.

-----

Hünkar bir zamanlar hayallerinde hanımı olacağına inandığı evin bahçesine girdiğinde ışıkların yandığını görünce şüpheyle durdu ahşap kapının önünde. Kalbi içeride Ali Rahmet olsun istiyordu ama aklı bir daha yenemeyecekleri ayrılıklarına takılı kalmıştı. Gecenin sessizliği içinde evden bir ses gelmesini beklercesine bir süre durdu kapının önünde içeriden hiç ses gelmiyordu daha fazla dayanamadı çantasından anahtarlarını çıkarıp kilide soktuğu anda kapı kendisini buyur edercesine açıldı.

Ali Rahmet:Hünkar?

Hünkar:Senin konağa gideceğini düşünmüştüm.

Ali Rahmet:Ben de senin Yamanlar Konağına gideceğini düşünmüştüm.

"Gitsem daha beter kavga çıkardı. Neyse madem sen buradasın ben konağa giderim dedi elindeki anahtarı çantasına yeniden koyarken. "

Ali Rahmet:Gel içeriye konuşalım sonra sen kalırsın ben giderim.

Hünkar gözlerini kaçırarak omuzlarını silkti:Nasıl olsa kavga edeceğiz ne lüzum var?

Ali Rahmet fortamantoda duran ceketini ve anahtarını alıp kapıyı yarım açık bırakıp çıktı:İyi madem geç sen burada kal. Bu saatte onca yolu gitme.

Hünkar:Yürüyerek gitmeyeceğim ya bir taksi bulurum.

Ali Rahmet Hünkar'ı kolundan tutup geriye çekerek:Bu saatte ne taksisi ? Ben giderim

Hünkar kolunu çekiştirirken bir anda duraksadı:Bu koku ne?

Ali Rahmet aniden hatırlayarak içeriye fırlayınca Hünkar yavaş adımlarla içeriden gelen yanık kokusunu ve Ali Rahmet'i takip ederek mutfağa yöneldi. Ali Rahmet zar zor ocaktaki çaydanlığı alırken Hünkar gülmemeye çalışarak onun elindeki çaydanlığın yanık plastik sapına bakıyordu. İçeriye geçip salonun pencerelerini açarken Ali Rahmet de peşinden gelmiş elleri üzerindeki ceketin ceplerinde onu izliyordu.

Hünkar imali bir gülümsemeyle arkasına döndü:Sen közde pişirmeye alışkınsın tabi. Ocak senin için asrın icadı! Henüz çözememiş olman çok doğal.

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin