O mesaja karşılık tabiki de hemen pes etmek isteyecekti.
Dalga geçtiğimi düşünecekti ki, sen benimle dalga mı geçiyorsun böyle birşey demediğimi düşün, unut. Demişti bile..
Birşey yapmalıydım onu istiyordum bu tek şansım olabilirdi, yapacağım şey belliydi, gururumu yanıma koyup bende senden hoşlanıyorum agâh..
Ne nasıl ciddi misin? Ciddiydim ona ciddi olmamak pek mümkün değildi.
O kadar inanmıyordum ki, bir hafta sonra bu ilişki kesinlikle bitecekti. Ama ona rağmen ondan vazgeçmek istemedim onu yaşamak istedim, onu yaşamaya başladım.
Her sabah gözlerimi açtığımda günaydın prenses..
Her gece güzel uykular birtanem.
Farklı bir telaş içindeydim,
Sabah onunla görüşecektim giyeceklerimi heyecanla ayarlamıştım.
Ve işte o sabah gözlerimi açtım giyinip gözlerime siyah kalem çektim, saçlarım ortadan toplu..
Hava buz gibi yerden bileklerimize kadar uzanan kar. Etraf bembeyaz karşıdan gelen o ona doğru ilerleyen ben.
Heyecanlanmıştım. Yüzüm çoktan kızarmış o soğukta avuç içlerim terliyor, yüzümden ateş çıkıyor, ellerim titriyor.
Noluyordu şimdi? Daha önce de görüşmüştük.
Birbirimize yaklaştık, yan yanaydık.
Birbirimize çok tanıdık, bir o kadar da oldukca yabancıydık..
Merhabalasıp sarıldık çok soğuktu ama o oldukça sıcaktı.
Yürümeye koyulmuştuk nereye gittiğimizi bilmiyorduk, sadece yürüyorduk ellerimiz birbirine değiyor ve yüzüm kızarıyor aynı zamanda gülümsemekten kasılıyordu.
Bunun farkındaydı ve bu onun hoşuna gidiyor, beni utandırmaya devam ediyordu..
Zaman su gibi akmış birden karanlık çökmüştü evim onların bulunduğu mevkiden 40 dakika uzaktı neredeyse eve dönme vaktim gelmişti.
Gitmek istemiyorum diyordum içimden, gitme diyordu içinden gözlerimiz anlaşmıştı, ama dolmuş gelmişti ve binmiştim çoktan.
Bir yeni mesaj.
Seni seviyorum..
Seni seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOŞÇAKAL SEVGİLİM
Non-FictionYarım kaldı sandığım hikayenin belki de tamamının bu olması ürkütücü