Sabah olmuştu işe gitmek için evden çıkarken ben, agâh'ta çıkmıştı.
Sarılıp işe uğurlamıştı beni, sanki hiç birşey olmamış gibiydi.
Ama bir çok şey olmuştu.
Ve biliyorduk ki bugünden sonra yine görünmez olacaktı, bir kaç gün aradı geldi, gitti.
O aramadan, aramadım.
O yazmadan, yazmadım.
Bu ona ben istemiyormuşum gibi gösterdi ona.
Ama şunu unuttu, kız arkadaşı vardı.
Ve ben 9 yılımı verdiğim adama, bana yapılanı yapmadım.
Aradığın da açacaktım elbet.
Ama kimsenin arkasından iş ceviremedim, benim elimden sevdiğim adam alınmıştı.
Ben bunu da bir fırsata ceviremedim..Ve bir kaç gün sonra her yerden engellemişti.
Aramayı, yazmayı bir anda kesmişti.
Şaşırmadım, üzülmedim.
Olacak olan buydu bu defa bile isteye kendimi ateşe atmıştım.
Yani gideceğini bildiğim halde kabul etmiştim..Dağıtmadım öyle ilk günler gibi kendimi.
Daha güçlü bastım.
Kimseye ihanet etmedim, ettirmedim.
Herkes hakkı neyse onu aldı bu aşktan..Bana hiç bir zaman yetmeyecekti o hak.
Çünkü ben farklı, diğerleri çok farklı.
Dolu dolu örnekler verirdim insanlara.
Ama agâh'ın bunun bilincinde olması, benim bunu biliyor olmam yeterliydi.Bu yüzden hayatıma o bar'da kaldığım günden devam ettim.
Dikiş tutmadı yine.
Tutamadım elimde, kalsın diye birşey yapmadım da..Hayatında biri olmasaydı, canımı bile verirdim.
Ama yapamadım işte, buda benden cılız'a ders olsa keşke..
Demiştim ya üçüncü kişiler, ah kadınlar ne çok sever diye..
Ben miydim fazla olan?
Yada onlar mı?
Ben miydim agâh'ın hayatında üçüncü kişi.
Onlar mı?
Birbirimizden vazgeçemeyen iki insandık, birbirimizden en kolay vazgeçende olduk.
Önce vazgeçemedik, sonra geçip gitmeyi öğrendik.
Ben agâh'tan öğrendim..
Insanlardan gitmeyi, kalmamam yerde durmamam gerektiğini.
Tüm güzellikleri öğrettiği gibi, tüm kötülükleri de öğretti.
Öğretti, öğretti de.
Herkes neyse de onun öğrettiklerini bir onda geçersiz saydım, bir onda kendime hakim olamadım.
Bir onu seve kaldım öyle.
Hayatım gittiğin de kaldı, adım atarken bunu yaparsam diye onu düşündüğüm oldu.
Ben o gece o bar'da mı kaldım?
Yoksa onun yanında mı?
Yok yok kendimi kandırmadım, aynayla konuştum aynadakini hep uyardım.
Aynadakine devam et dedim..
Devam ettim.
Nerede kaldığımın bir önemi yoktu, devam ettim.
Görmezden geldim, ben gelemesem, beni görmezden geleceklerdi.
Aylar geçti üzerinden.
Ne aradı, ne sordu.
Beklemedim de arar mı diye..Bir sebeple çalışmıyorduk, evlerimizde günler geçmeye başladı.
Başka sorunlarımız oldu.
Şehirden kaçıp gitmek istedik arkadaşımla.
Gittik, kaçtık.
Gezdik, tozduk.Hayatıma girmek isteyen insanlar oldu.
Aşka inancını kaybetmiş yaralı bir kadın olduğumun kimse farkında değildi.
Kimseye de bir umut vaad etmedim, kişi kendinden bilir.
Oturdum hayatıma birisi girsin istiyorken, herkesi bir gece de hayatımdan çıkarttım.
Erkekler'e düşman kesildim.
Hepsi aynıydı..
Yada ben öyle görüyordum.Şehrime döndüğüm zaman içim rahat, kafam daha da rahattı.
Birinden kaçmadım yada bir kişiden.
Ama şehir boğmuştu.
Belki 8 belki 9 ay geçti..
Evde yapacağımız, yaptığımız tek şey alkol almak oldu.
Hergün böyle geçerken, rüyalarım da agâh'ı görmeye başladım.
Hassiktir, kafamı çevirdigim de insanları ona da benzetiyordum.
Birileri onun adını anmaya onu sormaya başlamıştı.
Aylardır adı geçmiyordu, şimdi neden üst üste geliyordu herşey.Herşeyi güzel anlatıyordum.
Ne sinirim kalmış ne öfkem, insanlar sorduklarında güzel şeyler anlattım.
Kötüye hikâyemizde bile yer yok der gibi.Üç gece buluştum onunla görüştüm..
RÜYALARDA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOŞÇAKAL SEVGİLİM
Non-FictionYarım kaldı sandığım hikayenin belki de tamamının bu olması ürkütücü