Selaams!
Satır arası yorumlar yaparak oy vermeyi unutmayın, keyifli okumalar!
Sınır koymuyorum, yeterli oya ve yoruma ulaştığımızı görünce yeni bölümü salarım. Yaptığınız yorumlar ve verdiğiniz oylar bölümlerin geliş hızını, uzun olmasını sağlar. Önceki bölüm gelmedi ama bu bölüm gereğinden uzun :)
Rüzgar'ın kucağında uzanmış dışarıyı izlerken kedimiz Karamel'in tüylerini okşadım. Rüzgar yanımda olduğunu hissettirmek istiyorcasına saçlarımı okşadı. "Nasıl oldun, biraz daha iyi misin?" Başıma bıraktığı öpücükle gülümserken sesimi çıkarmadan başımı onaylar anlamda salladım. Söylediği gibi, bırakmamıştı beni. Karamel'i ve kendince getirdiği birkaç parça kıyafetle geri gelmişti İlteriş'in evine.
"İyiyim, sadece yorgun hissediyorum kendimi." Karamel, beni özlemiş gibi davranırken daha uysal ve narin bir şekilde sırnaştı kucağıma. Onu kendime çekip daha fazla sarılırken başına büyük bir öpücük bıraktım. "İstersen psikolojik yardım alabiliriz, kolay şeyler yaşamadın." Rüzgar'ın anlayış dolu sesine başımı olumsuz anlamda sallayarak cevap verdim. Psikoloğa gidip, yaşadığım şeyleri üstünkörü anlatmak istemiyordum. İlteriş, normal bir adam değildi. Kim duysa anında şikayet eder, bizi tutuklatırdı. Başıma bela almaya hiç isteğim ve niyetim yoktu.
Ankara'nın rüzgarlı olan havası, hafif bir uğultu çıkarırken sıcak bir ortamda bulunduğum için şükrettim. Bu soğukta sıcak bir evi ve yemeği olanlar çok şanslıydı.
Bahçedeki ağacın dalları, esen sert rüzgarla salonun boydan boya kaplı camına çarpıyor, korkutucu sesler çıkarıyordu.
"Rüzgar?" Ağzımdan çıkan mırıltılı sesle birlikte başımı doğrultarak Rüzgar'ın omzuna yasladım. "Rüzgar değil, abi." Neşeli çıkan ses tonuna gülümserken mavi gözlerimi onun kahverengi gözlerine çıkardım. "Abi?" Kısa bir duraksamayla gülümserken parmağıyla burnumu sıkıştırdı. "Çıkar ağzındaki baklayı, yavru kedi gibi bakma."
"Bugün İlterişle konuştuk." Başımı kaldırıp vereceği tepkiyi izlerken merakla bana baktı. "Konuştunuz? Hem de kavga etmeden?"
"Rüzgar!" Kaşlarımı çatıp ona bakarken takıldığı noktaya kızmıştım. Sırıtarak bana bakarken küskünce önüme döndüm ve ona bakmadım. İlteriş'in işi çıkmıştı ve salonda yalnız kalmıştık. Bu yalnızlığı kullanarak ona ettiği tekliften bahsetmek istiyordum, gece yarısına az kalmıştı ve o bana verdiği odaya gelecekti. "Tamam güzelim, kızma da söyle hadi. Seni dinliyorum."
"İlteriş, bana Şahmeran olmayı teklif etti." Uzatmadan direkt konuya girerken bakışlarımı kaldırarak Rüzgar'a baktım. Bana dikkatle bakarken bu sefer ben bakışlarımı kaçırdım ve başımı göğsüne yasladım. Ne tepki vereceğini bilmiyordum ve benim kararımı Rüzgar'ın vereceği tepki belirleyecekti. O benim abimdi, onun kararları benim hayatıma yön veren kararlardı.
"Sen ne dedin?" Sandığımdan sakin sesiyle bana bakarken umursamazca omuz silktim. "Bir şey demedim, gece yanıma gelecek. O zaman konuşacağız." Rüzgar ses çıkarmazken susarak onu bekledim. Sessiz evin içerisinde sadece dışarıda kopan fırtınanın sesleri duyuldu. Ben Rüzgar'dan cevap beklerken o sadece saçlarımı okşadı ve beni göğsüne yatırdı. Ona ayak uydurarak yatarken sesimi çıkarmadım.
"Seni gözüne kestirdiğinin farkındaydım, belli etti." Rüzgar geçen dakikaların ardından konuşurken duraksadım. "Nasıl yani?" Rüzgar saçımdaki ellerini yüzüme indirirken narin narin okşadı. Ona biraz daha sokulurken mümkün olabilirmiş gibi daha çok çekti kendine. "Biliyorsun, ona çalışan bir sürü yılan kadın var ama sen içlerinden en göze batanısın Deniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÂRUMAR
Teen Fiction"Perişan..." Kulağıma fısıltısı ulaşırken kulak mememi dişlerinin arasına aldı ve kışkırtıcı bir şekilde emdi. Ellerimi saçlarına çıkarıp avuçlarken kendime doğru çektim. "Sen perişan olacak en son insansın İlteriş Kara!" Fısıltılı ve hırlamaya benz...