Bölüme geçmeden önce biraz konuşmak ve teşekkür etmek istiyorum.
Geriye dönüp şöööyle bir baktığımda, 5 yıl önceki İrem'in asla aklına gelmeyecek bir ilgi gördü bu sanal kitap. Dönüp ona birisi söylese ki 5 yıl bile geçse hala okuyanlar olacak, kitabın 250.000 kez okunacak, yorumlar yapılacak, oylar verilecek, destekleyenlerin olacak,
...asla inanmazdı, eminim.
Her şey için çok teşekkür ederim, ergenliğimde yaptığım en saçma ama en iyi, bana en büyük tecrübeyi getiren ve yazma konusunda kendimi geliştirmemi sağlayan şeydi Alo Anonim.
Final bölümünü yazıp bu güzel anıya bir son getirme vakti geldi, kimsenin kafasında soru işareti kalsın istemem. Henüz anonimi öğrenmediniz zaten.
Bu kitaba başladığımda küçük bir çocuktum, şimdiyse üniversite sınavına hazırlanıyorum. Hayat cidden hızla akıyor, garip:)
İyi okumalar:)
—
Sonunda İstanbul'uma geri dönebilmiştim. Çok özlediğim yatağımda uzanıyordum ve yaşadıklarımızı düşünüyordum. Ulusal bir yarışma kazanmıştık, başarmıştık bunu. Geriye dönüp baktığımda, çok şaşırıyordum.
Uzun süredir ceketimin cebinde sakladığım, Yankı'nın bana doğum günümde verdiği belleğin içinde ne olduğuna bakmanın vakti de gelmiş, geçiyordu bile.
Belleği bilgisayarıma taktım. İçinde bir tane video vardı sadece. 20 dakika uzunluğundaydı, adı ise 'İyi Ki Doğdun Asel' idi. Başlangıçta Yankı kayıdı başlatıyordu ve Duru ile Atlas yanına geliyordu. "Gerçekten bunu yapacak mıyız? Beğeneceğinden pek emin değilim." dedi Duru.
"Eminim ki beğenecektir. Siz gerisini bana bırakın." dedi Yankı onlara cevap olarak. Daha sonra bir sandalye çekti ve o oturdu. Duru ve Atlas gitmişti.
"Öncelikle selam! Ben Yankı Kılıç. Son 1 sene içinde seninle şarkılar söyleyen, yarışmanın peşinden koşarken şehirler gezen, eğer kazanırsak ülkeler gezecek olan, en önemlisi de daima arkadaşın olacak, sırdaşın olacak Yankı Kılıç. Yıllar önce bugün sen doğdun, büyüdün, benim, ve biraz sonra seninle konuşacak olan insanların hayatlarına dokundun. Sözün özü, iyi ki doğmuşsun, iyi ki varsın ve en mühimi de iyi ki benim arkadaşım olmuşsun. Beni kovalamadığın sürece hayatında olmaya devam edeceğimden emin ol, bunu da sakın unutma. İyi ki seni Filiz Hoca'ya önermişim, iyi ki seni önerdikten sonra seçmeleri geçmek için günlerce sesimi parçalarcasına şarkılar söylemişim. İyi ki doğdun Asel!" videoyu gülerek izlemeye devam ediyordum, şimdi ise Duru o sandalyeye oturuyordu.
"Umarım kayıttadır yoksa bu sefer Yankı'nın kafasında paralayacağım kamerayı, bu 3. baştan konuşuşum. Birlikte geçirdiğimiz onlarca yıldan sonra, bir bu kadar daha, hatta çok daha fazla yılın önümüzde oluşunu bilmek beni o kadar mutlu ediyor ki Asel. Umarım ömürlerimizin geri kalanını Atlas'ı dışlamakla, dedikodu yapmakla, diziler izlemekle, dertleşmekle, seninle müzik geceleri yapmakla geçiririz." arkadan Atlas'ın bağırdığını duyuyordum: "Ben seni bir dışlarım var ya işte o zaman görürsün, gerizekalı."
"Her neyse... İyi ki doğmuşsun, iyi ki benim biricik dostum olmuşsun. 'Umarım hayatımda olmaya devam edersin.' safsatalarına girmeyeceğim, bir zahmet hayatımda olmaya devam et zaten!" dedi ve kahkaha attı. "Sözü Atlas'a bırakıyorum çünkü tutamıyor kendini, konuşacağım da konuşacağım diye diye nefesini tüketti bir köşede..."
"Hey, hey, hey! Ben Atlas Ercan, nam-ı diğer Asel'in favori arkadaşı. Öncelikle seni Duru'dan çok daha uzun süredir tanıyorum, o gidip bir köşede ağlayabilir, asla umrumda değil. Seni ne kadar çok sevdiğimi bunca sene sana katlanmamdan anlamışsındır, bu büyük bir kanıt çünkü. Of, ben böyle konuşamıyorum ki!" dedi ve güldü. "Biliyorsun, ben ciddiyetlerin insanı değilim, istesem de olamıyorum. Ama şunu bil ki ömrümün sonuna kadar en yakın arkadaşın ben olacağım! Sakın Duru falan deme, boşver onu. Amaaaan! İyi ki doğdun, iyi ki varsın!" Atlas'ı sandalyeden ittirerek, Bora kadraja girivermişti.
"Selamlar, selamlar ve selamlar! Ben Bora Yiğit Yaman! Umarım şu an bunu gülerek izliyorsundur çünkü biz deli gibi eğleniyoruz... Yankı sayesinde hayatıma girdin ve kesinlikle tanışmadan önce senden nefret ediyordum, bu klişe biliyorum, evet, ama ediyordum. Sakın bana Yiğit falan demeye kalkmayasın bu videodan sonra, çok kötü bozuşuruz! Geri kalan tüm yaşlarında arkandan 'Ayça' diye bağırırım! Her neyse, zaten diğerleri kadar içten bir konuşma yapamam ben, fazla tanışmıyoruz. Ama gerçekten hayatımda tanıdığım en eğlenceli insanlardan birisin, aramızda kalsın, Yankı'dan daha eğlencelisin! İyi ki doğmuşsun Asel."
Alkım'ın kameraya girmesiyle beni bir gülme kaplamıştı, tüm yüzü pasta içindeydi. "Ya şimdi sen bunu izleyince deli gibi gülüyorsundur, biliyorum... Senin için pasta almıştık, ya aslında bu şakayı sana yapmaları gerekiyordu, kaza kurşunu gibi oldu, bana geldi... Dışarıdan ne kadar soğuk nevale biri gibi dursam da, beni o kalıptan Yankı ve sen çıkardın, ne kadar iyi biri olduğumu herkese gösterdiniz, size hala bu yüzden çok minnettarım... Umarım senelerce bu grubumuz hiç dağılmaz, kalan doğum günlerini de beraber kutlar, bu pastayı da senin suratına yapıştırırız. İyi ki doğdun Asel!"
Yalın sandalyeye geçmişti, tam konuşmaya başlayacaktı ki, Yağmur elindeki sandalyeyi onun yanına yerleştirip, oturmuştu. "Yankı kameranın şarjının bittiğini söyleyince, beraber kayıt almak zorunda kaldık." dedi ve göz devirdi Yağmur. "Ya şimdi bu Yalın var ya, saatlerce tatava yapacak 'Canım kuzenim, canım kuzenim!' diye diye, işin aslını biliyorsun, seni en çok ben seviyorum, hadi görüşürüz!" dedi ve kalktı Yağmur. Yalın göz deviriyordu bu sefer. "Asıl tatavayı her seferinde Yağmur yapıyor Asel, biliyorsun. Hala bana abi demediğin için sana kızgınım ama bugün doğum günün, o yüzden izinlisin." Yalın ile aramızda 2 yaş olmasına rağmen ona 'abi' dememi istiyordu... "İyi ki doğmuşsun, iyi ki ezikleyebileceğim aptal kuzenim olmuşsun."
Klibin en sonunda ise, hepsi birlikte 'İyi ki doğdun Asel!' diye bağırıyordu. Daha sonra Yankı kameraya koşarak "Allah'ım ne olur şarjı bitmemiş olsun!" diyerek kayıdı durduruyordu.
-
Siz: Ya siz deli misiniz arkadaşlar
Siz: Müthiş bir hediyeydi, hayatımda aldığım en anlamlı doğum günü hediyesiydi
Siz: Özür dilerim, çok geç izledim ama durumları biliyorsunuz henüz yeni döndüm İstanbul'aAlkım: En sevdiğim tişörtümden, pastanın üstündeki vişnenin lekesi çıkmadı
Alkım: Kim verecek bunun hesabını? Yankı? Hiç acımadın mı yüzüme o pastayı yapıştırırken?Bora: Kendin kaşındın gerizekalı
Bora: 'Yapıştır hadi!' diyen sendinYankı: Ki demiştim ki "Yapıştırmaktan hiç çekinmem."
Alkım: En sevdiğim tişörttü o ya
Siz: Yiğit nasılsın?
Bora: İyiyim nasıl olayım canım ya, sen?
Siz: Ben de iyiyim valla, kupamıza bakıyorum öyle
Yankı: Annemler kupaya el koydu, daha doğrusu Alp
Yankı: Onun odasında duruyor, kırmızı ya, onun en sevdiği renkmişmişSiz: Alp'e kendiminkini verebilirim <3 küçük kuzuyu o kadar çok sevdim ki..
Yankı: sana biraz fazla hayran sanırım.. aradaki yaş farkını göremeyecek kadar
Siz: 1 hafta sonra gidiyoruz Yankı, Los Angeles.. Hollywood tabelasında fotoğraf çekileceğiz! Long Beach, daha nereler nereler!
Yankı: o kadar heyecanlıyım ki
Duru: nispet mi yapıyorsunuz siz?
Siz: yoo çalıştık kazandık işte
Yankı: Videoyu yeni izlemen beni her ne kadar kırmış olsa da..
Siz: Yankı, neler yaşadığımı sen de gördün, özrümü de diledim zaten
Yankı: tamam, tamam hahah
Siz: Üniversite sınavının sonucu biz Amerika'dayken açıklanacak..
Yankı: Bizi bağlamıyor, yetenek sınavına girdik, ki bu şampiyonluk bizi puan değerlendirmesine bile bırakmaz
Siz: O da doğru
Bora: Sınavın nasıl geçmişti peki? Yazılı olandan bahsediyorum.
Siz: Çok güzel geçti, hala tereddütteyim hatta müziği hobi olarak yapıp, veteriner hekim olma konusunda..
Yankı: ŞİMDİ SUSUYORSUN VE ÜNİVERSİTEYİ DE AYNI OKUL VE AYNI BÖLÜMDE OKUYORUZ
Siz: oh...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alo Anonim?
Teen FictionMiss Of Anonim - 1 Kendi halinde, bir o kadar da rahatına düşkün, üç kişilik minik grubu ile mutlu, hafiften de çılgın -hatta belki de çok-, hayatının tek bir dokunuş ile değişebileceğine inanan bir kız; Asel Ayça Elgin! Arkadaşları ile mas...