-42- "SEYİRCİ Mİ?"

1.7K 136 5
                                    


Karşımızdaki aynalar ana baba günü gibi idi. Bakmayan kalmamıştı, herkes görünümüne bakmak için birbirini ittiriyordu. Ben ise kendimi görmeden üstümü, saçlarımı düzelttim.

"Yankı bir baksana."
"Yankı sana diyorum!"
"Hay Allah senin cezanı..."

"He Asel!" dedi, dalmıştı. "Diyorum, olmuş mu? Aynayı göremiyorum, bilirsin; boyum da kısa." dedim ve güldüm.

"Hı hı, olmuş." dedi.

"Hadi bir fotoğrafımı çekiver, hatıra kalsın." dedim ve telefonumu uzattım. "Asel valla modumda değilim, hem sen sahnedeyken söz veriyorum bol bol çekeceğim."

"İyi tamam ver! Ben çekerim, Allah'ın üşengeçi." dedim ve telefonu alıp kamerasını açtım. Aynanın önü boşalmıştı! Bu anı bir daha yaşayamayabilirdim.

"Bu makyaj malzemelerinin burada ne işi var be!" dedi Yankı, hayatında ilk defa makyaj malzemesi gördüğünü düşünmeye başlamıştım. "Yankı, ablan vardı senin sanki."

"Yok lan, benim küçük kardeşim var. Anca ona ders çalıştırıyorum, sonra Yankı neden sınavdan düşük alıyorsun? Ama yine de 'Yankı git Alp'e ders çalıştır.' oluyor." dedi, çok dertliydi ama buna kahkaha atmıştım.

"Asel bunun nesi komik?" dedi. "Bence bayağı bir yerleri komik."

"Yankı, bu yarışmada sonuncu falan olursak saçımı omzumda kestireceğim. Saçıma olanlardan sonra sonuncu olmasak bile kestirmek zorundayım ama."

"Help me, dı dı dıdın, sometimes a dı dı dındın dın the dıdın dıdı dıdın." diyordu.

"YANKI
LÜTFEN
SÖZLERİ
BİLİYOR
OL!"

"Sözleri biliyorum, dıdıdın yapmak içimden geldi bir an. Sen Skyscraper'dan haber ver."

"Boş yapıyorsun, yapma."

"Çocuklar, bu ne rahatlık? Bana bir sıcak bastı, siz burada gülüşüyorsunuz! Var mı sizden rahatı?"

  Ah, Filiz Hoca bir bilse... Sadece stresimi atlatmak, çaktırmamak için ne mücadele verdiğimi. Söyleyeceğim şarkının zorluğu aklıma geldikçe ellerime bir soğukluk geliyordu. Kimse, içinde olduğumuz durumun farkında değildi. Bir tek ben Yankı'yı, Yankı da beni anlıyordu.

"Allah belanı versin, Allah belanı versin. Sana gelen, bana gelsin yaaaar..." diyerek içeriye girdi Bora.

"Ooo karşimm, yine çok yakışıklısın." dedi ve, "Ama benden çok değil, biliyorsun." dedi ve göz kırptı.

"Gel bakayım buraya." dedi ve Yankı'yı yanına çağırdı. Giydiği sweatshirtün, kapüşonunu düzeltti. "Tamam, benden de yakışıklı olduğuna göre hazırsın."

"Huh," diyerek saçlarımı geriye doğru attım. Pardon, yanık saçlarımı! "Son bir performans kaldı Yankı."

"Keşke sizin yaşınızda olsam, size nasıl özeniyorum bir bilseniz. Ben de zamanında katılmıştım böyle bir yarışmaya, yanımda en yakın arkadaşım vardı."

"Kazandınız mı peki?" dedik. "Bunu yarışmadan sonra size anlatırım. Şimdi sizi hırslandırmak veya umutsuzluğa kaptırmak istemiyorum." gerçekten merak etmiştim doğrusu. Bence kazanmışlardır, çünkü provalarda dinliyorduk ister istemez. Bize teknikleri gösterirken, o da söylemek zorunda kalıyordu. Gerçekten çok güçlü bir sesi vardı, sesini çok iyi kullanabiliyordu.

"Asel, kazanırsak çıkışta sana hamburger ısmarlıyorum!" dedi Yankı, iyi bir hamle yapmıştı. "O zaman hamburger ile olan ilişkimizi sonlandırıyorum, özür dilerim hamburger... Ama bunu ben istemedim, umarım kader yollarımızı bir daha kesiştirir." hüzünlü tonda konuşuyordum.

Alo Anonim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin