-1- Merhaba Asel!

22.6K 740 231
                                    

   Herkese selam! İlk bölümleri yeniden okudum da, gerçekten berbat yazmışım. 3. Bölüm gibi düzelmiş her şey. Şöyle minik bir okuyup devam edin. Hemen çirkin dememelisiniz. Önyargılarınızı bırakın, ben de acemiydim ki hala da acemiyim. Fakat ilk bölümü düzenlemek istemiyorum. Doğal haliyle kalsın kurgusu.

——-

  Yeni bir gün, rutin hayatıma devam etmem için yeni bir gün daha doğuyor. Ve ben, bugün karneler alınmayacakmışçasına, törene geç kalmama son yirmi dakika kalmamışçasına uyuyorum. Çünkü; bana kalırsa, karne günü bir saçmalık.

    Sanırım yıllık rutinimi biraz bozacak bir gün bugün. Her gün saat altıda uyanıp, ayılmadan formalarımı giymek zorunda olmayacağım bir doksan gün var önümde.

  Askılı bir tişört ve siyah bir etek giydim. Hani şu klasik internet butiklerinin kombininden. Koşarak banyodan saç düzleştiricimi aldım. Artık on iki dakikam kalmıştı.

  Saçlarımı düzleştirdikten sonra çekmecemden makyaj malzemelerimi çıkardım, çok azlar idi. Çok fazla makyaj yapmadığım için, fazlasına gerek duymamıştım.

   Eyeliner ile mücadele verdikten sonra, elimi rujlara doğru götürdüm. İki rujdan birini seçmek zorundaydım, aklıma o piti piti taktiğinin her zaman işe yaradığı geldi ve bordo olanı sürdüm.

  Evden çıkar çıkmaz, telefonumu aldım ve Atlas'a yazmaya başladım.

Siz: Atlas evin önündeyim,
Siz: Seri in geç kalıyoruz!
Siz: Son altı dakikamız, hatırlatayım.

  Ağaç olduğum dakikalara yeni şahitler buldum, evet onlar sizsiniz!

Atlas sonunda aşağı inme zahmetine girmişti.

"Ooo, Atlas Bey siz buralara uğrar mıydınız ya?" dedim şaka ile karışık. O ise ciddiye almayıp:

"Uğrarmışım işte, hadi gidelim." dedi.

"Sen ne kadar komiksin öyle!"

  Atlas, benim bebeklikten beri arkadaşım. Annelerimiz de birbirlerinin bebeklik arkadaşı olduğu için, sanırız genlerden kaynaklı durumumuz.

"Asel, gel yürüyerek gidelim gözünü seveyim ya! Geleceği yok şunun." dedi ve beni kolumdan çekiştirmeye başladı Atlas.

"Atlas, önüne bak." dedim ve otobüsü parmağımla işaret ettim.

"Aaa otobüs geçiyor!" dedi, aklınca Aleyna Tilki esprisini yapmaya çalışıyordu.

"Atlas, bayat esprilerini bırak ve bin."

  Bindiğimiz durağın ter kokan otobüsünden bir durak önce inmeye zorlandık. Teşekkürler amca, neden koltuk altlarını tarihi eser gibi halka açıyorsun?
   

   Okula vardıktan sonra, herkesin 'offf' , 'neden' , 'niye' gibi seslerini duydum. Ortama girdiğim zaman, karne almamızın yarım saat ertelendiğini, herkesin kendi sınıfına çıkması gerektiğini duydum.

  Atlas, ben gittiğimde bize sıra kapmıştı bile.

"Var ya sen mükemmelsin!" dedim ve ellerimizle çak yaptık. Müdür'ün gelişi, bütün mutluluğumu bozmuştu. Oturuşumla kalkışım neredeyse aynı zaman dilimindeydi!

Tören için aşağıya inmemiz gerektiğinin duyurusu yapılınca, mutlu bir şekilde aşağıya indik. 'Bitsin de gidelim!' modundaydık.
   
Her karne günü gibi müdür, 'Acısı ile, tatlısı ile bir yılı daha devirdik.' ile başlayan yalan dolu konuşmasını yapmıştı. Sıra dereceye girenlerde idi.

"Hepiniz bu yıl çalıştınız çabaladınız..."

'Koca bir yalan.' diye geçirdim içimden.

"Okul birincimiz Özgül Bal'ı plaketini almak için buraya davet ediyorum."

O sırada yan sınıftan Can büyük bir heyecanla bana;

"A-Asel, plaketlerde ismini gördüm! Ü-üçüncü olmuşsun!"

"Yürü git Allah aşkına!" dedim.

"Sen bilirsin, ben yine de tebrik edeyim." dedi.

"Okul ikincimiz Erkan Vangöl'ü plaketini almak için buraya davet ediyorum."

Erkan ve Özgül oraya elinde plaketleri ile dizildiğinde, sıra üçüncüye gelmişti. Can'a bir yandan inanmıyor, ama bir yandan da inanmak istiyordum.

"Ve son olarak okul üçüncümüz Asel Ayça Elgin'i plaketini almak için buraya davet ediyorum."

'Ben de davetini reddediyorum.' diye mırıldandım.

İsmim okunduktan sonra Can;

"Ben sana dedim, sen dinlemedin." dedi.

"Teşekkürler, üzgünüm." dedim ve gittim. Ne kadar hızlı olursam o kadar iyiydi.

Sınıf temsili öğretmeni elime plaketimi tutuşturduktan sonra, diğer elimi tuttu ve tokalaştık. Ardından tebrik etti ve sınıflara dağıldık.

"Hadi şimdi Duru'yu alalım." dedi Atlas. Duru hemen yan sınıfımızda da okuyordu.

"Okey!" dedim, nasıl olduğunu anlayamadan,
mutluluk kotamı dolduruvermiştim yarım saat içinde...

  Biz tam onların sınıfının önünde beklerken, birden kapıları açıldı. Duru da en az benim kadar mutluydu.

"Asel, bana bir parça sözelinden kopartır mısın? Ucundan şöyle ya, fazlasına gerek yok." dedi.

"Yine mi dört?"

"Ben neden edebiyatımı beş getiremiyorum?" dedi Duru.

"Ulan tek derdin bu olsun! Matematikten 07 aldım!" dedi ve heceledi; "Sı-fır ye-di!"

"İyi halt ettin!" dedi Duru.

"Şimdi buradan nereye gidiyoruz?" dedim, yoksa bu tartışmanın uzayacağı belliydi.

"Ben caddeye çıkmalıyız diyorum." dedi Duru.
Atlas;

"Ben de AVM diyorum."

"Hadi, taş-kağıt-makas! Üç yapan maçı alır." dedim.

  Duru, üç-bir yenilmişti. Atlas bunun kırk yıl lafını yapacaktı, buna eminim.


————

  Alışveriş merkezine vardığımızda, acıktığımızı farketmiştik. Atlas'ı susturamıyorduk, sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu;

"Acıktım."

  Yemek katına çıkmak için yürüyen merdivenleri kullandık. Yürüyen merdiven var iken, normal merdivenler kimin umrundadır ki?

"Bence hamburger!" dedi Atlas.

"Bence de." dedik Duru ile, ve düzelttim;

"Yani, bizce de."

  Burger yerken hiç bir şey beni bozamazdı, o ana kadar buna yemin bile edebilirdim. Ama o an, bütün kararlılığımı bozdu.

Özel Numara: Merhaba Asel 🍯

Siz: Ulan Hollywood filminde miyiz? Özel Numara falan ne iş? Senaryonun devamını getireyim; seni bulacağım!

"Mesaj kimden Asel?" dedi Atlas.

"İnan ben de bilmiyorum."

- - - - - - - - - - - - - - - - - -
Herkese selamlar! Uzun zamandır gizlide olan "Alo Anonim?" adlı kurgumu yayımladım. Umarım beğenilir. Evet çok anonim hikayesi var. Gelip bana şuna benziyor, buna benziyor diyenler gidebilir. Kimseden almadım bu hikayeyi. Açıklamayı okuyun, diğer bölümü Anonim'in ağzından yazacağım! Sizi seviyorum.

Alo Anonim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin