⚜ 4. BÖLÜM : ''ATEŞ İLE BARUT'' ⚜

1.3K 156 37
                                    

28.08.2021

18:03

Bugün size alev alev içinizi yakacak bir bölümle geldim. Umarım beğenirsiniz ve keyif alırsınız keyifli okumalar bitanelerim. 

Bölüm sonunda tekrar buluşalım :)

BÖLÜM ŞARKIMIZ STATE OF MİNE - RİSE

ŞARKIYI AÇARAK DİNLERSENİZ DAHA KEYİFLİ OLUR YORUM VE OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN

ŞARKIYI AÇARAK DİNLERSENİZ DAHA KEYİFLİ OLUR YORUM VE OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4. BÖLÜM.

''ATEŞ İLE BARUT''

Hiçliğin ortasında gibiydim.. Bir kelebeğin ömrü sizce ne kadar sürer? belki bir gün, belki bir yıl. Kozasından çıkmak isteyen ruhumla tam bir boğuşma içerisindeyim. Ölü bir iskeletin pençesi altında çırpınan bedenim, kaçmak için her türlü yolu seçmemi istiyor. Aklımı mı dinlemeliyim? yoksa kalbimi mi?

Her türlü kafadan bir ses çıkıyor. Yalanların ortasında kaybolan benken, başkaları sadece umursamamayı seçiyor. Neden bu kadar zalimliğin ortasında iyilerin kaldığını çözemiyorum. Ortada bir düğüm var. Çözülmesi gerekiyor, ama kimse kılını bile kıpırdatmadan izlemeyi seçiyor.

Bu çok adaletsizce.

Kurşun yarasının izleri bedenimde kalırken, tek hissettiğim ''Çaresizliğin'' adıydı. Büyük bir kara delik geldi, ve hepimizi içine aldı. Buna bende dahil olmak üzere bu saatten sonra yok edilen bütün duygu, ve arzularımı karanlığa kendi ellerimle teslim etmeyi seçtim. Bu seçim her ne kadar hayatımı, geleceğimi, ve düzenimi etkileyecek olsada, verdiğim karardan vazgeçmemek için gemileri yakmayı seçtim.

Batan bir gemide hayatta kalmak için çırpınmaktan vazgeçmemeliydim. Bu benim son hayata tutunuş dalım olsada arkamda kalanlara çevrildi gözlerim.

Annem...

Hayatımda tek varlığım. Herşeyi feda edebileceğim tek insan. Yarı silik hafızamla hatırladığım kadarıyla küçükken elimde tutmuş olduğum kelebeği nefessiz bırakarak öldürmüştüm. Benimde sonum belki o kelebek gibi acı çekerek çırpınmaktı. Annemin yanına koşturarak ''Anne artık özgürce uçamayacak mı,'' diye ağlamıştım. Avucumun içindeki kelebek hareketsiz şekilde yatarken, göz yaşlarımı tutamamış vicdan azabı çekmiştim.

Doğru ya vicdan azabı. Sanki leke gibi yapışan illet gibi. Peşini asla bırakmayan, günlerce, haftalarca, hatta aylarca süren boşluğun özeti. Elimi uzattığım her şey elimde kalıyorken, çevremdekilere de daha fazla zarar veremem.

İşte sırf bu yüzden körelmiş hissiyatsızlığın pençesi altındayım. Bu zaman kadar kendime olan güvenim beni asla yanıltmadı. Sebebi her ne olursa olsun cehennemin kapılarını araladım, ve bir adım atarak ölümle yaşam arasında yapmış olduğum seçimle kalbimi dinlemeye karar verdim.

TUTKULU ESİRLER / TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin