Ben geldimmm. Bu bölümü ashleyfalan a ithaf ediyorumm. 😘
Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.
İyi okumalarrr ❤
Yorgun bakışlarımı odanın içinde ki pencereden çektim ve derin bir nefes aldım. Yarım saat olmuştu, yarım saattir, odada yatağın üzerine oturmuş, Maviyle birlikte Şeytanı bekliyordum.
Kral, Ruh koruyucusunun geldiğini halka açıklamıştı. Herkes endişeliydi, eski günlerin geri gelmesini istemiyorlardı.
Eskiden krallıkta yaşamadığım için neler olduğunu bilmiyordum ama anlayabiliyordum.
Savaş ise... Halkı kontrol altına almak için gitmişti. Bazıları sıkıntı çıkarmıştı. Ruh koruyucusunun geldiğine inanmayanlar... Onlara yalan söylediğimizi sanıyorlardı. Kendi gözleriyle görmedikleri sürece inanmayacaklarına da emindim.
Mavi'nin yanıma gelip, kucağıma başını koymasıyla yavaşça iç çektim. Ona kısa bir bakış attıktan sonra başımı kaldırıp önümde duran, ne ara geldiğini bilmediğim Novaya baktım.
"Savaşı gördün mü?" dediğimde başını olumsuz anlamda salladı.
Derin bir nefes alıp dudaklarımı ıslattım. Odada beklememi istediği için dışarı çıkmamıştım. Bakışlarım masanın üzerindeki, kavga ettiğimiz gece verdiği kılıfta ki minik bıçağa kaydı. Masaya doğru uzanıp bıçağı elime aldım ve incelemeye başladım. Kılıf beyazdı ve üzerinde rengarenk taşlar vardı. Kaşlarımı çatarak bıçağı kılıfından çıkardım.
Bıçağın tanıdık gelmesiyle ise yavaşça yutkundum.
Bu bıçak Savaş'ın, Ruh koruyucusunu öldürdüğü bıçaktı. Onu bana vermişti...
Bir özelliği olması gerekiyordu... Normal bir bıçağın Ruh koruyucusunu öldürmeyeceğini o da biliyordu...
Kaşlarımı çatarak bıçağı incelemeye devam ettim. Sapında da yine kılıfında ki gibi taşlar vardı.
Gözüme kestirdiğim, mavi ve parlayan taşın üzerine yavaşça baskı uyguladım. Bu hareketimle taş daha fazla parlamıştı.
"Dolunay bunu yapmaman gerekiyor" Nova'nın sesini duymamla başımı kaldıracaktım ki taşın elimi yakmasıyla hızla bıçağı yere attım.
Acıyan parmağımı sallayarak gözlerimi kapattım. "Neden meraklı olmamalıyız adlı çalışma" Nova konuştuğunda ise bıkkınlıkla iç çektim. Çok haklıydı. Fazla merak kesinlikle iyi değildi.
Bıçak elimi yakmıştı...
Gözlerimi açıp elime baktığımda korkuyla dudaklarımı dişledim. Elimde bilmediğim mavi renkli şekiller oluşuyordu ve oluşmaya devam ediyordu. Titrek bir nefes alıp endişeyle bakışlarımı Novaya çevirdim. "Bu şey normal mi?" dediğimde Nova şaşkınlıkla elime bakıyordu. Başını olumsuz anlamda sallayıp kaşlarını çattı.
"Hayır, kesinlikle değil"
Ayağa kalkıp dışarı çıkacakken kapının açılmasıyla gözlerimi içeri giren şeytanın yüzünde gezdirdim. Yorgun gözüküyordu.
Boğazımı temizleyip gülümsemeye çalıştım. Durumu açıklamak için tam ağzımı açacaktım ki çatık kaşlarıyla yanan elimi ellerinin arasına aldı. "Bıçağın üzerinde ki taşa mı bastın?" dediğinde suçlulukla başımı salladım.
Derin bir nefes alıp elini izime çıkardı. Yavaşça dokunduktan sonra elini geri çekti. Elimde oluşan şekiller gitmişti...
"İşe yarar sanmıştım..." diye mırıldandığında kaşlarımı çattım. Açıklamaya başladığında ise dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bıçağı sadece kraliyet ailesinde olanlar kullanabiliyor... Bana bağlı olduğun için kullanabilirsin sanmıştım, yanlış düşünmüşüm" Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunayın Altında
FantasyHiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu sizin elinizde olsa... Asıl soru, siz hiç bir şeytana sonunu bile bile aşık oldunuz mu? Onun ateşinde...