Ben geldimm. Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.
Multideki şarkıya bakabilirsiniz.
İyi okumalarr 🖤
Kısık bakışlarımı kanatlarımı iyileştirmeye çalışan şifacıdan çektim ve hızla beyaz duvara çevirdim. Boğazıma bir yumru oturmuştu sanki. Gözlerim dolsada belli etmemeye çalışarak titrek bir nefes aldım.
Ne mi oluyordu?
Şifacı saçmalıyordu.
Son sözlerini söyledikten sonra revirde büyük bir sessizlik olmuştu. Herkes söylediklerini algılamaya çalışıyordu. Ya da bana öyle geliyordu... bilmiyordum. Çünkü hiçbir sesi duyamaz olmuştum. Revirin diğer bir tarafında, beyaz çarşaflı yatağın üzerinde yatan Berk'e kaydı gözlerim. Sonrada bana çaresizce bakan abim ve babama. Hoş, acınacak haldeydim zaten. Böyle bakmaları normaldi.
Batu bir küfür mırıldanarak birkaç adım geri çekildi, Bulut ise gözlerini kırpıştırdı. Hera'yla şifacının konuşmasına kulak kesilmiştim. Daha çok kavga ediyora benziyorlardı.
"Kanatlarını bir daha kullanamayabilir?" Dedi Hera ses tonunu yükselterek. Yaşlı şifacı yüzünü buruşturdu. "Bu da ne demek oluyor?!"
"Bakın, benim alanım Driad'lar, melek ve şeytanlar değil" dedi yaşlı kadın ve bakışlarını yatağın üzerinde serbest bıraktığım kanatlarıma çevirdi. "Ama böyle giderse yaralar iyileşmez. Kanatlarını düzgün kullanmasına engel olur" gözlerimi kapattım. "Şekil değiştirenin pençesi eklem yerine gelmiş, iyileşmesi zor. En azından uzun bir süre kullanmaması gerekiyor"
Bulut araya girip bana hitaben konuştu. Sesi endişeliydi. "Dolunay senin iyileştirme gücün yok mu? Berk'i iyileştirmiştin aynısını kendine de yapabilirsin!" Dedi.
Nefesimi dışarı verdim ve ona döndüm. "Sence gücüm kendi üzerimde işe yaramış olsaydı bu zamana kadar bekler miydim?" Dedim isyan ederek. "Şu halime bir bak. Her yerim yara içinde ama ben bir şey yapmıyorum. Neden? Çünkü gücüm kendi üzerimde işe yaramıyor." Daha kendim bile kabullenememişken başka birine anlatmak zordu. "Bu aptal güç herkesin üzerinde işe yarıyor ama kendi üzerimde yaramıyor!"
Birde Ateş'in yaptığı yaralar...
Sesim titremişti. O kadar çaresizdim ki. Yavaş yavaş kaybediyormuş gibi hissediyordum bu savaşı. Kötü haberler ard arda gelirken hepsini kaldıramıyordum.
Bulut dediklerinden pişman oluşmuştu. Kısık bir ses tonuyla konuştu. "Özür dilerim"
Başımı sallayıp arkamı döndüm ve sırtımdan yatağa doğru uzanan sargılı kanatlarıma baktım. Onları kullanmaya daha yeni alışmışken bu haber canımı acıtmıştı. Ya şeytan? O çok üzülür müydü?
"Geçecek..." dedi Lena. Sesi zihnimde yankılandı. "Keşke sana yardım edebilseydim Dolunay... Her gücün kötü bir yanı vardır. Bir bedeli. Bu da bizim gücümüzün bedeli. Etrafındaki herkesin yarasını iyileştirebilirsin, kendininkini ise yapamazsın" derin bir nefes aldım. "Ama geçecek. Biliyorum..."
"Geçecek..." dedim mırıldanarak. Bu da diğer her şey gibi geçecek.
"Seninle yalnız konuşmam gerekiyor" Abimler beni deli sanmadan elbisemin açık olan omuzlarını düzelttim ve pelerinimi kanatlarımı saklayacak şekilde taktım. Ne yapacağımı anlamak için beni izliyorlardı. Yataktan kalkıp kapıya ilerledim. Arkamdan gelmeye yeltendiler ama onları durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunayın Altında
FantasyHiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu sizin elinizde olsa... Asıl soru, siz hiç bir şeytana sonunu bile bile aşık oldunuz mu? Onun ateşinde...