81. Bölüm

4.3K 327 716
                                    

Ben geldimm. Biliyorum uzun bir ara oldu ama kurguyu sonunda toparladım, sadece ilk bölümlerin düzenlenmesi kaldı. Ondan sonra kusursuz olacak kitabımız 🥺

Aradan geçen uzun sürenin telafisi olarak upuzun bir bölümle geldim, lütfen yavaş yavaş okuyun.

Başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn. Satır arası yorumlarıda unutmayın.

İyi okumalarr 🤍

Mutluydum.

Aradan geçen zamanın ardından sonunda gerçekten mutlu olabildiğimi hissediyordum, bu benim için bir mucizeydi sanki ama eşim yanımdayken hep mutluydum. Her şey onun sayesindeydi. Ben şeytanımsız yaşayamaz, nefes alamaz olmuştum. Parmağımda ağırlığını hissettiğim yüzüğüm olmasa bile, bağımız olmasa bile ben onsuz kendimi bulamazdım. Ben onsuz kendim olmazdım.

Aradan geçen üç yıl bana sonsuzmuş gibi gelmişti. Bu bizim küçük sonsuzluğumuzdu aslında. Sanki hayatımın her anında Savaş yanımdaydı. Öyle yer edinmişti ki kalbimde, kimse onu benden almaya cüret edemezdi. İzin vermezdim.

Onun için savaşacaktım.

"Dolunay Karahan..." Diye mırıldandı eğlenceli bir sesle kulağıma şeytan. "Soyadımın sana bu kadar yakışacağını kim bilebilirdi ki?"

Kıkırdadım. "Boş zamanlarında soyadımı adının yanına koyuyordun değil mi, doğruyu söyle melekcik." Dedi bu seferde, sırıtarak geri çekildim. Islak kanatlarım içinde bulunduğumuz gölün yüzeyine yayılmıştı. Onları hareket ettirip büyük bir su kütlesinin Savaş'ı ıslatmasını sağladım. Dehşetle bana baktı.

"Kaşınıyorsun melekcik." Dedi ve sırılsıklam olan saçlarını geriye attı.

Dudaklarımı büzdüm. "Ne yapacaksın peki?" Dedim ve ona yaklaşıp elimi ıslanmış göğsünde gezdirdim. Titrek bir nefes aldı. Kesinlikle etkilenmişti.

"Çok güzelsin." Diye mırıldandı ve başını eğip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Uzun bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi. Elini yüzüme çıkarıp başparmağını dudağımda gezdirdi. Mavi gözleri gözlerimdeydi. "Seni alıp saklamak ve buralardan götürmek istiyorum. Güvenli bir yere..."

"Bunu zaten yaptık şeytanım ama uzun sürmedi. Yine bizi buldular." Yavaşça iç çektim. "Benim kaderim ve görevim bu, Savaş. Kabullenmemiz gerekiyor. Kaderimden kaçmam bir işe yaramaz. Her ne olacaksa yüzleşmeliyim."

"Biliyorum meleğim." Alnını alnıma yasladı. Gözlerimiz kapandı. Yüzüklerimizin daha çok parladığına yemin edebilirdim. "O yüzden hangi yolu seçersen seç, yanında olacağım. Yorulduğunda veya pes ettiğinde sana yardım edeceğim. Yanına baktığında beni göreceksin. Orada seni bekliyor olacağım. Daima..."

Yorgun bir şekilde iç çekip başımı salladım. "Biliyorum. Aynısı senin içinde geçerli sevgilim. Bana ihtiyaç duyduğunda orada olacağım."

"Orada ol ama yaşa meleğim. Yaşayarak ve mutlu olarak bana yardım et. Her şeyi bunun için yapıyorum." Dedi eşim.

Gözlerimi açıp onun kusursuz çehresini izledim sakince. Sözlerinde bir sürü ima yatıyordu. Derin bir nefes alıp başımı salladım.

Kısa bir süre sonra, gölün diğer tarafından bir ses yükseldi. Hüzünlü bir melodi ve şarkı. Kaşlarım çatıldı çünkü şarkıyı duyduğum anda bedenimi bir titreme esir almıştı. Ağlamak istiyordum ve bunların hepsi istemsizce oluyordu.

"Sende duyuyor musun?"

Şeytan başını salladı. "Sirenler. Genelde kendilerini kimseye göstermezler. Sadece avları için şarkı söylerler."

Dolunayın AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin