Ben geldimmm, söz verdiğim gibi upuzun bir bölümle. Bu bölümde Savaşçığıma daha fazla aşık oldumm. Jxnjdnd
İyi okumalar bebeklerimmm 💕 💕
Savaş'ın bana sarılırken burnunu çekmesiyle yerimde dona kaldım. Şeytan ağlıyor muydu?
"Savaş..." sarılırken yüzüne bakmak için başımı geri çekecektim ama çok sıkı sarılıyordu. "Sen ağlıyor musun?"
Başını olumsuz anlamda salladı ve beni daha sıkı sardı. "Hayır, sadece gözüme melek kaçtı" dediğinde hem güldüm hemde ağladım sözünün karşılığını verdim.
Alp'in araya girmesiyle elimi şeytandan kurtarıp göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. "Efendim, sizin bu hallerinizide mi görecektik?" Dedi ve sırıttı.
Savaş boğazını temizleyip uyarır bir ses tonuyla konuştu. "Alp, kapa çeneni" Alp elini dudaklarına götürdü, fermuar çekti. Tabi bunu yaparken sırıtıyordu.
Savaş en sonunda benden ayrılırken boynumdan öptü ve kokumu içine çekti. Derin bir nefes alıp gözlerime baktı. "İyisin değil mi? Bir şey yapmadılar" Başımı olumsuz anlamda salladım.
"İyiyim sorun yok" diyip kadına baktım. "Bir prens tutsakmış burada, onu da kurtarmamız gerekiyor, kraliçeye bir borcumuz var" Savaş dudaklarını ıslattı ve araya girdi.
"Aslında... O işi buraya gelmeden hallettik" Dedi ve bakışlarını Alpe çıkardı. "Prens, şuanda bir kaç kişiyle birlikte saraya dönüyor" Bunu da hallettiğimize göre artık eve dönebilirdik.
Tam konuşacakken öksürmemle elimi dudaklarıma götürdüm. Sonrada hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya başladım. "Planımız nedir?" Boğazım aşırı derecede ağrıdığı için sesim kısık çıkmıştı.
Savaş gözlerini kısmış bana bakıyordu. Alp planı anlatmaya başladığında ise mavi gözlerini benden çekti. "Ormana girip sınıra kadar yürümemiz gerekiyor" dedikten sonra Savaşa baktı. "Burada arabaya binersek çok dikkat çekeriz"
Ela da konuşmaya başlamıştı. "Yürüyüş yaklaşık yarım saat sürecek, dayanabilirsiniz değil mi? Yani bir sorununuz yok" diyip beni süzdü. Biliyorum berbat bir haldeydim ama buradan çıkmak için her şeyi yapardım.
"Dayanabiliriz" dediğimde Şeytan bana sorar bakışlar gönderdi.
"Dolunay iyi gözükmüyorsun" cevabıma karşılık verdiğinde derin bir nefes aldım.
"Ben iyiyim tek istediğim bu yerden kurtulmak" kendimi halsiz hissediyordum, ama şuanlık umrumda değildi.
Elaya kısa bir bakış attım. O da gitmek istediğimi anlamış olacak ki harekete geçti. Eliyle siyah pelerinleri işaret etti. "Ormana girene kadar kimseye gözükmemeliyiz" pelerini üzerime geçirdikten sonra Alpe baktım.
"Sizde mi bizimle geliyorsunuz?" Alp başını salladı.
"Bir süreliğine sizinleyiz" Dedi ve kapıya ilerleyip açtı. Dışarıya bakarak iç çektim. Sonunda...
Alp bize baktı ve gülümsedi. "Leydiler önden" Elaya kısa bir bakış attım. Kapıya ilerlemeye başladığında onu takip ettim.
Kapıdan çıkacakken Savaş'ın kolumdan tutmasıyla bakışlarımı gözlerine çevirdim. "Dolunay son kez soruyorum... İyi misin?" Neden aynı şeyi defalarca soruyordu ki?
"İyiyim Savaş" Dedim ve Kapıdan çıkmış Elaya baktım. "Artık gitmeliyiz"
Savaş isteksiz bir şekilde elini kolumdan çekti ve önden ilerlememi bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunayın Altında
FantasyHiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu sizin elinizde olsa... Asıl soru, siz hiç bir şeytana sonunu bile bile aşık oldunuz mu? Onun ateşinde...