Ben geldimm. Bu bölüm 200 bin özel bölümü gibi bir şey oldu, o yüzden uzun bebeklerim. Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.
Multideki şarkıya bakabilirsiniz.
İyi okumalarr 🖤
Savaş'tan;
Ne kadar süredir bu karanlık zindanda olduğumu hatırlamıyordum. Zaman önemini yitirmişti artık. Her gün sanki tekrarlanıyormuş gibi aynı geçerken, içimdeki boşluk ve göğsümün üzerindeki iz kendini belli etmek istermişçesine yaralı vücuduma eşlik ediyordu. Bu küf ve kan kokulu karanlık zindandan her ne kadar nefret etsemde katlanmak zorunda kalıyordum. Aileme zarar gelmemesi için...
İki duvardan sarkan ve bileklerime bağlanmış zincirleri sinirle çekiştirdim. Bileklerim aşınmıştı artık. Kurtulamıyordum bu sikik zincirlerden. Halsiz ve yaralı olmam yetmiyormuş gibi, birde sarı saçlı şizofren bir piçin teki her gün olduğum zindana uğrayıp başımı şişiriyordu. Bana sorular soruyor, ben cevap vermeyince de kendi sorusunu kendi cevaplıyordu. Gitmeden önce ise halsiz hissetmemi sağlayan bir büyü yapıyordu. Bunu anlamıştım.
Bazen saatlerce zindanın önünde durup beni izliyordu. Tercihlerim arasında olmasa da bana aşık olduğunu bile düşünmeye başlamıştım. Ama hayır, o kesinlikle sadist piçin tekiydi. Acı çekmemi izlemeye bayılıyordu.
Zindanları koruyan muhafızlar... soğuklardı. Asla konuşmuyor, bütün gün hiç hareket etmeden zindanların önlerinde duruyorlardı. Bu yerde tek ben vardım, buraya getirilmeden önce görmüştüm. Yani sesimi kimse duyamıyordu, bu haldeykende bütün muhafızlarla baş edebileceğimi sanmıyordum.
Bu saraya nasıl gelip tutsak düştüğümü hatırlayamıyordum. Gerçi bundan öncesinide hatırladığım söylenemezdi. Gözlerimi bu karanlık zindanda açmış gibi hissediyordum.
Sanki biri hafızamı silmişti...
Zihnimde bir kızın sesini duymam ve o sadist piçin sürekli eşim olduğundan bahsetmesi bunu kanıtlar nitelikteydi.
Benim bir eşim vardı... benim eşim.
Ama neden hatırlamıyordum?
Dişlerimi sıkıp zincirlerden kurtulmak için bir kez daha çekiştirdim parlak çelikleri. Böyle kalmaya devam edersem aklımı yitirecektim. Eski anılarımı hatırlamaya çalışsamda her seferinde bir duvara takılmaktan sıkılmıştım. Biri hafızamı silmişti ve ben o sarı saçlı adamdan şüpheleniyordum. Şizofrende olmuş olabilirdim... bilemiyordum. Artık bir şey bildiğimden bile emin değildim.
Belkide zihnimde benimle konuşan kız gerçek değildi.
Ama gerçek olmasını istiyordum. İlk başlarda kendimi kaybetmememi engelleyen o'ydu. Her gün, her saat ve her dakika benimle konuşuyor, sohbet ediyor ve beni buradan çıkaracağını söylüyordu. Ona inanmıştım başta... Beni kurtaracağına inanmıştım. Ama zaman geçtikçe umudumu yitirmiştim. Sadece onu bir kez görmek istiyordum. Nedense onu yanımda istiyordum. Gerçek olduğuna inanmak istiyordum. O hayal olamazdı.
Çünkü sesi hayal olamayacak kadar güzeldi...
Benimle konuşsun, hiç susmasın istiyordum. Elimde olmadan onu hayal etmeye çalışıyordum. Ve bu bile kalbimin hızlanmasını sağlıyordu. Sessiz kaldığı zamanlar ona bir şey olacak diye korkuyordum. Korkmamın bir diğer sebebi ise o sarı saçlı adamın sürekli eşimi öldüreceğini söylemesiydi.
Ona bir şey yapacak diye korkuyordum. Tek isteğim onu, yani eşimi bir kere de olsa görmekti. Yüzünü bile hatırlamadığınız birinin kokusunu merak etmek kolay değildi... adını bile bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunayın Altında
FantasyHiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu sizin elinizde olsa... Asıl soru, siz hiç bir şeytana sonunu bile bile aşık oldunuz mu? Onun ateşinde...