71. Bölüm

9.6K 773 396
                                    

Ben geldimm. Biliyorum, bölüm çok gecikti ama gerçekten bu sıcakta insan uzun süre oturup yazamıyor, zaten oy sınırıda geçilmedi ama yapacak bir şey yok 🤷‍♀️

Multideki şarkıya bakabilirsiniz. Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.

İyi okumalarr 🖤

Geçmiş;

Ruhlar Sarayı:

Soğuk bir kış gecesi, sarayın etrafında efendilerine itaat ederek dolanan ruhlar, sanki birazdan olacak şeyleri hissediyorlarmış gibi huzursuzlardı. Bedenleri olmasa bile duyguları üst düzey yaşayabiliyorlardı. Ruh koruyucusu onları özgür bırakmıştı ama ruhlar efendilerini korumaktan kendilerini alıkoyamıyorlardı.

Aynı sessizliğe gömülmüş orman gibi...

Sarayın yanındaki ıssız ormanda sanki doğa koruyucusunun duygularını hissedebiliyormuş gibi sessizdi. Hayvanlar bile sarayın etrafındaki ruhlarda korkmuş, inlerine çekilmişlerdi. Oysaki henüz korkacak bir şey yoktu.

Henüz hiçbir şey yaşanmamış, tarihi değiştirecek olan gelmemişti...

Gecenin getirdiği sessizlik ile, ormanın içinde hızlı ve kararlı adımlarla yürüyen gökyüzü gibi mavi gözlere sahip olan kadın, kendinden emin adımlarla ruhlar sarayına, Ruh koruyucusunun yanına ilerliyordu. Planını gerçekleştirmek için.

Ruh koruyucusu ise her şeyden habersiz, diğer krallıkların onu öldürme planlarını yok saymaya çalışarak, yanında ailesinden kalan tek kişiyle kurtulmak için plan yapıyordu.

Birkaç ay önce sıradan bir adamken, ruhların hizmet ettiği bir adama dönüşmüştü. Her şey bir anda gerçekleştiği için korkuyordu ama artık olan olmuştu. Ataları beden olarak onu seçmişti, şimdi ise onların intikamını almalıydı. Ruh koruyucularının tarih boyunca yaşamalarına izin verilmemişti. Bütün varlıklar onların dünyaya aykırı olduğunu savunuyordu. Bu yüzdende birlikte çalışarak hangi bedene girerse girsin onu buluyorlar ve öldürüyorlardı.

Bu yanlıştı...

Belkide değildi.

Kime göre ya da neye göre yanlıştı? Tamam, Ruh koruyucuları bazen huysuz ve can sıkıcı olabiliyorlardı ama bu onların öldürülmesini gerektirmiyordu ki... Her şey daha farklı olabilirdi. Tabi dünyaya üç koruyucu birden gönderilmeseydi. Şimdi birinin ölmesi gerekiyordu. Ruh koruyucusunu kısa zaman içinde bulamazlarsa şanslarını doğa ya da su koruyucusundan yana kullanmak zorunda kalacaklardı. Ama su koruyucusu Ateş'in elindeydi...

Geriye tek bir kişi kalıyordu. Lena...

Onu asla öldürmezlerdi... Kurt genleri taşımasına rağmen Driad krallığının kraliçesi, Melek ve şeytan krallığının ise prensesiydi. Ona dokunamazlardı.

Ama Ateş bunu yapabilirdi. Su koruyucusuna şu anlık ihtiyacı vardı. Kuzenini koruyucu yapmasını sağlayacak ve onu öldürecekti. Böylelikle kendine yardım eden bir koruyucu daha olacaktı.

Ama bilmedikleri bir şey vardı...

Lena çoktan kendinden sonra gelecek olan koruyucuyu seçmiş ve işaretlemişti. Tabi bundan kimsenin haberi yoktu. Lena saklamıştı bunu. Zamanı geldiğinde en güvendiği kişi, yani erkek kardeşi öğrenecekti. Çünkü ona bağlıydı seçtiği kız. 

Dolunayın AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin