Gökyüzüyle eşdeğerdi yüzün, uçsuz bucaksız güzelliğin. Sonu gelmeyen, anlamı bitmeyen bir şey gibi.
Öyle basite indirgeyemeden yüce bir şeydin benim için, özeldin ve fazlasıyla güzeldin. Kaçamayışlar gibiydin, gidemeyişler.Yakalıyordum bazen seni, gözlerin ruhumun en derinlerine inerdi yüzümü incelerken. Ruhun ruhuma dokunurdu. Ben en çok sen oldum, en çok sen olmuşum.
Hepinize iyi okumalar,
17.02
Ben çok gariptim, garip hissediyordum çünkü sadece düşüncelerimi hissederek, üç kişinin vücudundaki derin kurşun izlerini iyileştirmiştim.
Ve bunu Uraz'la yapmıştım.
Uraz'la ilgili -eğer dediği gibi kazadan önce benimle zaman geçirmişse- hiçbir şey, en ufak bir anı bile hatırlamıyordum.
Sadece onun omzunda ve benim kasıklarımda bulunan simgeler bana bir şeyler söylüyordu. Onun omzunda olan simgeyi en derinlerimde hissettiğimde gözümün önünden bir kısa film geçmişti. Uraz'la dudak dudağa olduğum anlardı ve bu anlara bakılırsa önceden o benim sevgilimdi.
Sevgili..
Bana fazlaca uzak olan bu kelimenin beynimin içinde yankılanarak dağıldığını hissettim. Kuzey ile olanlardan sonra hiçbir erkeğe o gözle bakmamıştım, ben öyle hatırlıyorum, sadece kızlar varken birkaç yakışıklı erkek dikizlemeleri, anlık hoşlantılar gibi saçma olaylar dışında bir şey yoktu.
Ki Uraz'a da öyle baktığım söylenemezdi.
Düşünceli, hatta fazlaca düşünceli, sınırlarıma saygılı ve güzel kalpli gibi görünen bir insandı. İki gündür yanında olsam da, yanında yaşamam gerekmesinden pişman olacağım, sinirleneceğim bir hareketi olmamıştı.
"İyi misin Eflal?" Uraz'ın sesi, düşüncelerimin arasından sıyrılıp kulaklarıma dolmuştu. Gözlerim onu bulduğunda, içinde bulunduğumuz arabanın durduğunu ve eve vardığımızı fark etmiştim.
Başımı hafifçe olumlu anlamda sallayıp gülümsedim ve kısa bir, "İyiyim." Dedim, o da başını sallayıp arabanın kapısını açmış ve inmişti. Daha fazla beklemeden kapımı açtım ve ben de aşağı atladım, derin soluklar sonrası ciğerlerimi temiz havayla doldurmuştum.
Orman havasına bayılıyordum.
"Onlar ne olacak?" Dedim, dört adım önümde yürüyen Uraz'a; kastettiğim o kadın ve adamdı.
Kuzey b*k yesin yani?
Yesin.
"Onlar da depoya gidiyor, farklı odada olacaklar zaten. Öğrendiğime göre adam kızın abisiymiş." Dediğinde, kaşlarımı bir saniyeliğine havalandırdım ve tekrar normal haline getirdim. Evin tüm kapıları girmemiz için açılmış, bizi bekliyor gibiydi. En son evin çelik kapısından da girdikten sonra arkamdan kapı kapanmıştı.
"Biraz dinlenmen gerekiyor, enerjini hissedemiyorum bile." Diyen Uraz'a diktim gözlerimi, biraz da kaşlarımı çatmış olabilirdim.
"Şu hissetme olayını bana da anlatabilir misin? Oraya giderken de Kuzey, enerji menerji bir şeyler söyledin ama anlamadım." Dediğimde Uraz, hafif kıkırdamıştı.
Çok komik, ben de güleyim de boşa gitmesin. Kelaynak.
Ayıp.
Birden kafamı hızla iki yana salladım ve aklımdan geçenlerden kurtulmaya çalıştım. İçsesimle neden konuştuğumu anlayamıyordum ama o susmadıkça ben de susmuyordum. İkimiz de fazlaca keçiydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖZ KURUSU
Science Fiction"Etrafa dağılacak küllerimiz." Eflal Çakır & Uraz Büyükalp - Başlangıç Tarihi / 28.06.2022 📌 (Yayımdan kaldırılmış, tekrar düzenlemeye alınmıştır.)