>12<

385 52 23
                                    

Bay Halper'ın yolunun üzerinde olmasından dolayı Jisung Ofelé kafede buluşmayı teklif etmişti. Kafede oturup etrafı incelerken Bay Halper'ın kaç dakika geciktiğini görmek için süre tutuyor, aynı zamanda stresten önünde duran vazodaki çiçeğin yapraklarını yoluyordu.

Minho'nun dediklerine inanmıyordu, anlattığı hikaye hiç de ikna edici değildi. Jisung bunun hastalığın bir belirtisi olduğunu düşünüyordu çünkü Minho'nun ailesi ona bu konudan hiç bahsetmemişti, ayrıca Jisung böyle bir olaya inanmak istemediği için bir taraftan kendini kandırıyordu. Ancak öte yandan bunun gerçek olma olasılığı da vardı ve Jisung bunu düşündükçe Minho'nun hayatını tehlikeye soktuğunu hissediyordu. Minho kimseye söylememesi gerektiğini çokça dile getirmişti çünkü. Peki ya tüm bunları Bay Halper'a söylemeli miydi?

" ah, Bay Jisung, beklettiğim için üzgünüm. Bu günlerde trafik başımın belası oldu" Bay Halper bitmiş bir halde Jisung'un karşısına yerleşince Jisung hemen üzerini düzeltip dikeldi.

" sorun değil, ben de yeni geldim zaten" diyerek kestirip attı Jisung. Oysaki buraya varalı yarım saatten fazla oluyordu.

" gerçekten mi? Ben de fazla geciktim sandım" Bay Halper garsondan bir fincan kahve istedikten sonra Jisung'a döndü. Jisung bir el hareketiyle istemediğini belirtince Bay Halper Jisung'u kısaca süzdü.

" Minho sizi zorluyor mu? Yüzünüz beş karış, umarım kötü haberlerle gelmemişsinizdir. Bugün güzel bir gün geçiriyordum çünkü"

" hayır, sadece onun için endişeleniyorum. Şöyle ki ondan birkaç şey öğrendim, sizin de tahmin ettiğiniz gibi karışık ve inanmayacağım türden şeyler söyledi. Yine de gerçek olabileceğinden şüphe ediyorum ancak bunu nasıl anlayabilirim?"

" Eğer bu bir yalansa sizin yardımınıza ihtiyacım var çünkü bu uydurduğu öyküler ona zarar veriyor, gece uyuyamıyor ya da kimseye güvenemiyor. O korkuyor Bay Halper, bu bir uydurmaca da olsa onun böyle bir durumda olmasına dayanamıyorum. Öte yandan gerçekse eğer bana kimseye söylemeyeceğime dair söz verdirdi, hangisine inanmalıyım?" 

Bay Halper Jisung'tan bunları duymayı bekliyordu zaten. O yüzden hazırlıklı gelmişti. Huzursuzca kıpırdanan Jisung'u kolundan tuttu ve " anlıyorum Bay Jisung, lütfen beni dinleyin" deyip dikkati üzerine topladı. Jisung ona söyleyip söylememekte kararsızdı. O sadece Minho'nun iyiliğini istiyordu.

" bu yaptığınız davranış çok hoş, Bay Minho iyileşince kız arkadaşını hatırlayabilir ve bu sizin ilişkinizin sonu olur. Ancak siz gerçekten onu seviyorsunuz, bencillik etmeyip önce onun sağlığını düşündünüz. Bu beni cidden etkiledi" deyip gururla Jisung'a baktı Bay Halper.

Jisung ise burukça gülümsedi. Evet, o kendini düşünmüyordu. Minho'nun belki de iyileştikten sonra kendisini takmayacağını bilse bile hâlâ onun için çabalıyordu. Demek ki aşk böyle bir şeydi. Jisung onun sadece mutlu olmasını istiyordu.

" bu yüzden onunla birlikte olabildiğim sayılı günleri güzel geçirmek istiyorum. Sonuçta şu an beni seviyor, bu bana yeter" dedi ancak yetmeyeceğini biliyordu. O kısa sürede Minho'ya kalbini kaptırmıştı ve o giderse hiçbir şey eskisi gibi olmazdı. Jisung Dennis'in yerinde olmak için çok şey feda ederdi.

" hey, hemen umutsuzluğa kapılmayın Bay Jisung, bu Bay Minho aptal değil diye düşünüyorum. Kendini bırakıp giden bir kızın peşinden gitmek yerine sizi tercih eder, haksız mıyım?"

" konu Minho olunca farklı. O Dennis'e çok bağlı, sevmediğini bile bile hem de" Bu da Minho'nun aptal olduğuna işaretti, Jisung böyle düşünüyordu. Dennis hiç de sevilecek bir kız değildi, onu gördüğü an yüzünden anlamıştı. İçinde hâlâ bir şeytanlık olduğunu hissedebiliyordu. O kız Minho'yu rahat bırakmazdı.

KÖR-MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin