>17<

342 43 19
                                    

Dakikalar geçmişti.

Jisung arkasındaki kaslı bedeni tümüyle hissedebiliyordu. Kendisini geriye yaslamış, onun sıcak kolları vücudunu sarıp sarmalarken gözleri ağır ağır kapanmıştı. Üzerine binmiş her türlü yükün kendisini terk ettiği tek andı bu. Sevdiği adamın geniş göğsü aldığı derin nefeslerle inip kalkarken sırtını okşuyor, erkeksi kokusu kendisini anında sarhoş edebiliyordu. Gözleri kapalı halde başını yavaşça geriye attı ve onun omzuna dayadı. Çok geçmeden boynuna yumuşak dudaklarını bastıran sevgilisi, çenesine doğru öpücükleriyle bir yol çizerken Jisung göz kapaklarını araladı. Yüzüne nazik öpücüklerini konduran bu güzel adamı bir süre yarı aralık gözleriyle çıt çıkarmadan seyretti.

İkisi de şu an doğru zamanın olmadığını biliyordu ancak kim ağzını açarsa açsın her biri sonu gelmeyen yalanlarını öne sürecekti ve böylece tartışmanın hiçbir anlamı yoktu. Minho doğru söylediğini iddia edecek bir yalancıydı ve öte yandan Jisung, doğruları içine gömüp yalanları dışa savuran bir zavallıydı. İkisi de birbirlerini kaybetmekten ölesiye korktular ve akmak bilmeyen bu zamanda, bu karanlık bodrumda etraflarını saran gerçeklerle yüzleşmeyip sadece sustular. Yanlış olduğunu bile bile sustular.

Minho, sonunda kollarını kendine çektiğinde Jisung'un az önce içine dolan o anlatılamaz his toz olup gitti, yerini doldurulamaz bir boşluğa bıraktı. Hâlâ arkası dönük, omuzları düşük sevgilisinin belini kavrayarak bir çırpıda kendine çevirdi Minho, bu göğüslerinin birbirine çarpacak kadar yakın olmalarını sağladı. Korkarak sevdiğinin gözlerinin içine baktı Minho, irislerindeki umutla büyüyen çiçek giderek soluyordu. Jisung'un korkusunu en derinlerinde hissetti, gözlerinin içinde kaybolup gitti.

" ne yaptığın umurumda değil, sadece söyle bana. Senden öğrenmek istiyorum, bir başkasından değil. Bana ihanet etmeyeceğini, arkamdan iş çevirmeyeceğini zaten biliyorum. Sadece susmanı istemiyorum, onları boş ver ve bana gerçeği söyle. Sana güveniyorum"

Jisung ona sımsıkı sarılan Minho'ya gerçeği söylemek için yanıp tutuşuyordu. Kendisini korkutmamak için içini ısıtan bir tebessümle öyle bir bakıyordu ki, Jisung onun gibi eşsiz bir insanın gözünün içine baka baka yalanlarını sıralayacağını bilerek bir kez daha bundan nefret etti. Suçu olmamasına rağmen asıl yalancıların suçunu üstlenmek zorunda kalmaktan, Minho'nun içinde bulunduğu bu rezil ortamdan, onu bunca yalanla büyüten ebeveynlerinden, Dennis'ten ve elinden daha fazlası gelmediği için kendinden bir kez daha nefret etti.

Soğuktan dolayı titreyen ellerini Minho'nun yüzüne çıkardı ve yanaklarını okşamaya başladı. Minho hafiften mayışırken "söyle Jisung" dedi. " birbirimize ihtiyacımız var. Söyle ki sana yardım edebileyim"

Minho'nun ses tonunun tehditten uzak, şefkat dolu olduğunu gören Jisung " bilmiyorum" dedi çaresizce. " inan bana burayı daha önce görmedim, eğer görseydim emin ol sessiz kalmazdım. Bu yaptıkları kesinlikle kabul edilemez. Ben kötü biri değilim Minho, biliyorsun değil mi?"

Minho ifadesini değiştirmeden başını salladı, tabii ki Jisung'un kalbinde kötülük olmadığının farkındaydı ancak bunu onun ağzından duymak istemişti. Yoksa Jisung'a bir kere baksa, suçsuz olduğunu anlardı. Gözleri bunu söylüyordu.

" elbette biliyorum, böyle bir aileye sahip olman senin suçun değil, bunun için kendini üzme" dedi Minho ancak Jisung'un morali çoktan alt üst olmuştu. Jisung, bir taraftan Minho'nun yanlış bir anlaşılma sonucu hem sağlığı hem de psikolojisi için endişe ederken, bir taraftan da Lee ailesinin bodrumdan çıktıktan sonra üzerinde yaratacakları baskıdan dolayı stresliydi. Gün geçtikçe olayları daha karışık bir hale sokacak şeyler öğrendiği için bu durum ona göre katlanılamaz olmuştu. Dinlenmeye, kafasını toplamaya ve sevgilisi ile baş başa kalmaya ihtiyacı vardı. Minho'yla tanıştığından beri ondan başka kimseye güvenemez olmuştu Jisung, onun dışında kimsenin yüzünü görmek istemiyordu. İnsanlar onu hiç olmadığı kadar yormuştu.

KÖR-MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin